Ali H. Demir
13 Mart 2007
Milli eğitim bakanlığının öğretmenliğe, öğretmenlik mesleğine dair bakışı üzerinde sorunlar var mı? Milli eğitim bakanlığı öğretmenler arasında farklı uygulamalar yapıyor. Yapılan uygulamalar sınıf öğretmenliğini branş öğretmenliğine göre daha önemsizmiş gibi, ikinci plandaymış gibi bir izlenim veriyor. Öğretmenlik branşları içinde en önemlisi hangisidir? Sorusu üzerinde duracak olursak buna cevap vermeden önce kriterlerin geliştirilmesi gerekir. Biz bu yazımızda bu kriterler üzerinde durmaktan çok bakanlığın öğretmenlik mesleğine bakışı ve uygulamalar üzerinde duracak kısmen de bir karşılaştırma yapmaya çalışacağız. Bakanlığın uygulamalarında branş öğretmenliğinden gelenlere daha fazla yükselme olanakları verilirken sınıf öğretmenliği branşından gelenlere aynı haklar verilmemektedir. Çıkarılan kanunlarda branş öğretmenlerine yönelik yaptırımlar arasında sınıf öğretmenliğine indirilme cezası türü cezalar halen varlığını sürdürmektedir. Branş öğretmenliği yapacak olanlara üniversitelerde daha fazla eğitim görme şartı getirilmekte, bir bakıma sınıf öğretmenliğine göre alan öğretmenliğinde görev alacaklarda daha fazla eğitim görme şartı konulmakta, bir bakıma eğitim süresini uzatmakla öğretmenler arasında bir eğitim farklılığı ortaya çıkarılmış olmaktadır. Ücret karşılığı girilecek ders saat sayılarına bakıldığında sınıf öğretmeni aleyhine düzenlemeler yapılmaktadır. Branş öğretmenlerine daha az sayıda derse girme yükümlülüğü getirilerek zımnen bir kayırma yapılmaktadır. Sanki branş öğretmenliği sınıf öğretmenliğine göre daha zor bir alanmış gözüyle bakılmakta, bir bakıma daha az çalışma yükümlülüğü verilerek denge kuruluyormuş izlenimi oluşturulmaktadır. Bu uygulamalar geçmişten bu yana bakanlığın bir çok olumsuz alışkanlıktan vazgeçemediğinin bir göstergesi. Cumhuriyetin ilk yıllarında Osmanlıdan devralınan sistem uzun bir süre devam ettirilmiş. Osmanlı dönemindeki mahalle mektebi türü okullarda sadece basit hesap kitap işleri, Kur’an okuma öğretimi türü pratik hayata yönelik bir takım bilgiler verilirken mesleğe yönelik okullarda daha üst düzey bilgi verilmesi üzerinde durulmaktaydı. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte mahalle mekteplerinin yerini köy okulları aldı. Öğretmen yetiştirme sistemimiz cumhuriyet dönemi boyunca farklılıklar göstermiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki öğretmen ihtiyacının fazlalığı nedeniyle askerliğini çavuş olarak yapmış olanlar dahi eğitmen adı altında öğretmen olarak görevlendirilirken zamanla lise mezunlarının sınıf öğretmenliği yapması uygulamasına geçilmiştir. Öğretmen ihtiyacı şehir ve kırsal yörelerdeki okullara göre farklılık göstermektedir. Cumhuriyet tarihimiz boyunca köy öğretmenliği kavramı ne yazık ki ortadan kalkmamıştır. Okuma, yazma, hesap kitap türü basit düzeyde bilgi verilmesi anlayışı bu düzeydeki öğretmenliği kolaylıkla yapılabilecek bir iş olarak görülmesine yol açtı. Bu uygulamalar sınıf öğretmenliğinin daima ikinci planda kalmasına yol açtı. Bakanlık yönetim kademelerine seçim yaparken, merkez teşkilatına eleman seçerken hep branş öğretmenliği yapıyor olma şartı aradı. Doğal olarak bu uygulamalar karar mekanizmalarında branş öğretmenlerinin yer almasına yol açtı. Karar mekanizmalarında branş öğretmenleri bulununca onların da aklına öğretmen denilince her zaman branş öğretmenlerinin gelmesine yol açtı. Bu gelenek günümüzde de aynen devam ediyor. Bunun yanında sınıf öğretmenliği yapanların uğraştıkları öğrenciler küçük yaştaki çocuklar olunca bu çağın öğretmenleri de küçümsenir oldu. Geçmişte öyle uygulamalar oldu ki sınıf öğretmenlerini küçük çocuklarla ilgileniyor diye çocuklaşmış kişiler olarak nitelemek doğal karşılanır hale geldi. Hatta bir dönem sınıf öğretmenliği yapanların şahitliği dahi kabul edilmezmiş türü menkıbeler anlatılır oldu. Aslında uygulamanın tersine öğretmenler arasında sınıf öğretmenleri özellikle eğitim öğretim ve yönetim faaliyetleri konusunda özel bir şekilde ele alınmaları gerekiyor. Sınıf öğretmenliği eğitim öğretim faaliyetlerinin kalitesi üzerinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Çünkü sınıf öğretmenleri öğrencilere en temel davranışları kazandırmaktadırlar. Okuma, yazma, anlama, konuşma gibi temel beceriler yanında bir çok değişik akademik becerilerin büyük çoğunluğu öğrencilere küçük yaşlarda kazandırılır ve bu çağlardaki öğrencilere yönelik öğretim ve eğitim faaliyetini yapanlar sınıf öğretmenleridir. Eğitim öğretim faaliyetlerinin başlangıcı, temeli durumundaki dönemler çocuklar için en önemli, en can alıcı dönemler olarak görülmesi gerekir. Bu nedenle eğitimin kalitesini arttırmak düşüncesinde olan bir yönetim öncelikle sınıf öğretmenlerinin kalitesi üzerinde etkin bir şekilde durmalıdır Öğretmenlik branşları içinde sınıf öğretmenliği tüm alanlara yönelik becerilerin temellerini vermekle sorumlu. Sınıf öğretmeni öğrenciye temel davranışları verir. Bu yönüyle sınıf öğretmenliğine bakıldığında okuma, yazma, anlama, anlatım, temel matematik becerileri, sanatsal yöne ilişkin temel beceriler, bedensel yöne ilişkin temel beceriler sınıf öğretmeni tarafından verilmeye çalışılır. Beceri gerektiren alanlarda sınıf öğretmenlerine göre alan uzmanlarının önemi daha fazladır. Resim, müzik, beden gibi derslerde özel alan öğretmenliği daha önemli olarak görülmelidir. Ancak akademik beceriler için temel becerilerin öğrencilere çok iyi kazandırılması gerekir. Dil, anlama, kavrama gibi beceriler sonraki beceriler için temel oluşturur. Bu nedenle bu alanlarda öğrencilerin çok iyi yetiştirilmesi gerekir. Öğrenci okuma yazma bilmiyorsa hiçbir dersi kuralına uygun öğrenemez. Matematik becerileri ile ilgili temel kavramların mutlaka çok iyi öğrenilmesi gerekir. Sınıf öğretmeni olarak görev yapan öğretmenlerin çalışma alanları olan okullar yerleşim yerleri itibariyle çok değişik özelliklere sahip yerlerde bulunmaktadır. Sınıf öğretmenliği görevini yürüten öğretmenler en küçük yerleşim yerlerinde tek öğretmen olarak çalıştıkları gibi en kalabalık şehir merkezlerindeki büyük okullarda da görev yapma durumundadırlar. Öğretmen sayısının fazla olduğu yerlerde görev yapan öğretmenler açısından büyük oranda bir sorun yaşanmıyor diye düşünülebilir. Ancak özellikle tek veya birkaç öğretmen olarak özellikle de kırsal kesimde görev yapan öğretmenler bu konuda büyük sorunlar yaşamaktadırlar. Özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerindeki okullar bu anlamda büyük oranda kırsal kesimdeki okullardan oluşmaktadır. şanlıurfa ilindeki okulların büyük çoğunluğu tek veya birkaç öğretmenli kırsal kesimde yer alan okullardır. Bu nedenle sınıf öğretmenliği konusu bu okullarda oldukça önemlidir. Ülkemizde ortalama eğitim öğretim görme yılına bakıldığında da nüfusun büyük çoğunluğunun halen ilk beş yıl eğitim öğretimden gerçek anlamda yararlandığını, beş yıldan sonra pek çok değişik nedenden dolayı eğitim öğretimden uzak kalındığı görülmektedir. Bu durum da ülkemiz için özellikle sınıf öğretmenliğinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Öncelikle milli eğitim bakanlığı ardından öğretmen yetiştiren kurumlar olan üniversiteler öğretmenlik mesleği üzerinde daha fazla durup düzenlemeyi çağdaş bilimsel kriterler ışığında yeniden gözden geçirmeleri gerekmektedir.