Mehmet Göncü
8 Kasım 2007
Rahmetli Erdal ınönü’den bahsediyorum.
4 Kasım 2007 tarihinde onu toprağa verdiklerinde kendi kendime şöyle söyleniyordum: Bu faniden engin gönüllü, gerçek bir aydın daha geldi geçti.
Cumhuriyetimizin 2. Cumhurbaşkanı ve birinci Başbakanı olan ve Cumhuriyeti kuran ekibin ön saflarında yer alan, zaferler kazanmış, kahraman bir kumandanın oğlu olan Erdal ınönü, kendisi de dünya çapında ödüller kazanmış ünlü bir fizik alimi ve profesör idi.
Demem o ki, bu erdemlere ve geçmişindeki bu güzel olgulara rağmen o değerli insan yaşamı boyunca hiçbir şekilde ve hiçbir zaman kibirli bir tavır sergilemedi.. Hep mütevazı, hep güler yüzlü, hep esprili bir halk adamı gibi davrandı ve dolayısı ile de halkın büyük sevgisini kazandı.
Gerçekten, üstün akıllı insanlar, bütün dünya nimetlerinin geçici olduğunu ve bütün yetki ve ünvanların da emanet olduğunun farkındadırlar. . O nedenle; davranışlarını daha bir tevazu içinde çevrelerine ve halka yansıtırlar.
Bu konuda; Mahatma Gandhi’den bir örnek vermek istiyorum. Gandhi, “Ben her sabah evden ayrılırken giydiğim terliğimin üzerindeki toz zerrelerinden daha yüksekteyim diye mahcup olurum. Bilirim ki neticede ben de bir toz zerresi olacağım” demektedir.
Emperyalizme karşı verdiği mücadele ile ülkesi Hindistan’ın bağımsızlığını kazanan bir dahi liderin yorumu böyle.
Konumuza dönersek; Erdal beyle son olarak Harran Üniversitesi’nde verdiği bir konferanstan sonra, o tarihteki Rektörümüz Sayın Prof.Dr.Uğur Büyükburç’la birlikte çay içip sohbet etme şansım olmuştu.
Kendisine, rahmetli babasının tarihi sözünü hatırlattım. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülke demir ağlarla örülürken, tünellerin açılması o günkü teknikle çok zor oluyor. Bunu öğrenen ısmet ınönü, “Çalışmaktan vazgeçilmez. Bütün zor işler azimle çalışmakla aşılır” diyerek her işçi yediği ekmek kadar taş koparırsa bu tüneller açılır” demiş ve gerçekten de bu çalışma azmiyle Toros dağları delinmiş ve bütün tüneller açılmıştır.
Benim bu anlatımımı dinleyince rahmetli Erdal bey, “Demek ki halk meseleyi biliyor. Ama bugün daha çok zenginiz ve ekmeğimiz daha da büyüdü bu nedenle önümüzdeki tüm engelleri daha bir azimle ve güçle aşmalıyız” diyerek esprili bir dille sohbete katılmıştı.
Sonuçta her fani gibi Erdal bey de doğdu, yaşadı ve öldü. Arkasından engin gönüllü, gerçek bir beyefendiydi dedirterek….
Nur içinde yatsın…