Konuk Yazar
31 Ağustos 2016
Abuzer Akbıyık
Mehmet Hulusi Öcal Abi’yi yazıları ve şiirleri ile çok öncelerden tanırdık. Fakat kendisi ile yüz yüze 90’lı yıllarda tanıştık. Veterinerlikten emekli olduktan sonra bir müddet ŞURKAV vakfımızın kütüphanesinin sorumluluğunu üslendi. Böylece kendisi ile sık sık görüşme ve sohbet etme imkanımız oldu.
Hulusi Abi, katıksız, halis bir Urfalı idi, Kibardı, Beyefendi idi. Gururlu idi, kimseye minnet etmezdi.
Urfa’yı ve Urfalıyı onun kadar tanıyan azdır desem yerdir.
Gerçek bir Urfa sevdası idi.
Hizmet Gazetesi başta olmak üzere elli yılı aşkın sürede, Urfa ile ilgili binlerce köşe yazısı yazdı.
Urfa’nın güzellerini, güzelliklerini anlatan şiirler kaleme aldı.
Urfa’yı tanıtan kitaplar yayınladı.
Çiğköfte üzerine “Özellikleri ve güzellikleri ile Çiğköfte” kitabını yazdı, Şiirlerini “Bahar Taşıyan Kervanlar”, “Laleden Gülden İlhamlar” ,”Aşkıyla meşkiyle Urfa” kitabında yayınladı, Urfa Kültür Sözlüğü ve Urfa’nın Etrafı kitaplarına önemli katkılar sağladı.
Öğrencilik döneminden başlayıp, vefatına kadar Urfa’nın kültürünü, sanatını, edebiyatını, folklorunu konuştu, yazdı, tanıttı, Urfa’nın sorunlarını dile getirdi, yetkililere iletti, çareler sundu. Ömrünü Urfa’ya verdi. Ve bugün de ebedi hayata göç etti.
Allah rahmet etsin, mekânı cennet olsun. Biz Urfalı olarak ona sahip çıkabildik mi?
Hastalığında, dar gününde yanında olabildik mi?
Milletvekili, Valisi, Belediye başkanı, Yetkililerden kaç kişi, hangi vakıf, hangi dernek başkanı ömrünü Urfa’ya vermiş, şair-yazar, Urfa’nın en önemli kültür adamı, nasıl yaşar, ne yer, ne içer diye sordu mu?
Hastalandığında, bir avuç yakın dostunun dışında halini soran oldu mu?
Maalesef bunların hepsine vereceğim cevap “Hayır” dır.
Sahip çıkmak “Göstermelik anma gecesi”, verilen tahta bir ”plaket” değildir.
Sahip çıkmak; sormaktır, aramaktır, sağlığında hastalığında ilgilenmektir, özel günlerde, bayramlarda elini öpmektir, güler yüzdür, tatlı dildir.
Sahip çıkmak; pazara kadar değil, mezara kadar maddi, manevi desteklemektir.
Hayatım boyunca yakinen tanıdığım ve Urfa’ya ömrünü veren birkaç kişiden biri Mehmet Hulusi Öcal’dır. Urfa sevdalısı idi. Urfa’nın kalkınması için, kültürünün tanıtımı için çaba sarf etti, konuştu, yazdı, yetkililere iletti.
Urfa’nın güzellerini, özelliklerini, güzelliklerini şiirlerinde oya gibi işledi. Ömrünü Urfa’ya verdi fakat ne yazık ki Urfa ona gereği gibi sahip çıkamadı.
Bu nedenle Urfa sevdalısı birkaç kişi gibi Mehmet Hulusi Öcal abinin vefatı da canımı çok yaktı.
Nur içinde yat, bizi affet Hulusi Abi.
Biz, “Ayağında Kundura türküsü” ile Urfa’yı , yurt çapında tanıtan sanatçı Mukim Tahir’e de sahip çıkamadık, gurbet elde, Zonguldak’ta vefat etti, mezarını dahi bulamadık.
Biz, Urfa müzik kültürünü sırtında taşıtan, kaynak kişi olarak, pek çok hikayeyi, masalı, 325 Urfa türküsünü Kültür Bakanlığı arşivine kazandıran Tenekeci Mahmut’a da sahip çıkamadık, Biz, Urfa müziğini yurtiçi ve yurt dışında tanıtan Gazelhan Kazancı Bedih’e de sahip çıkamadık, eşini ve kendisini katalitik sobaya kurban verdik. Biz, Urfa’nın su sorununu iletmek üzere Ankara’ya gitmek için, tek geçim kaynağı Dikiş makinasını satan Urfa Sevdalısı Mustafa Dişli’ye de sahip çıkamadık. Nur içinde yatın, affedin bizi, sizlere sahip çıkamadık.