Mahmut Çepoğlu
20 Kasım 2006
Öncelikle “iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına” sözüyle konuyu eleştiriye açıyorum. Kimi zaman yazılarımda rastladığım anlatım bozuklukları ve noktalama işaretlerinin eksikliğinin sıkıntısını çekiyorum. Onca titizlik ve hassasiyeti göstermeme rağmen, gözden kaçanlar oluyor. Bazen yazılarımın gecikmesinin nedenlerinden biri olarak da saya bilirsiniz.
Günlük olaylar çok işlendiği için yazıları yazmamaya çalışıyorum. Ayrıca; günlük problemlerle haşir neşir iken, iş içinde yazı yazmak, o yazıyı redakte, tashih (düzelti) yapacak kimse olmadığı için de, kimi zaman gözden kaçan hatalar oluyor. Gazetede de bunu yapacak birileri olmadığından bu yanlışlıklar ister istemez okuyucunun gözlerini tırmalıyor. Okuyucu en güzelin en doğrusuna ve en gerçekçi düşüncelere layık oldukları gerçeğine inanıyorum. Eğer “okunsun” diye yazıyorsak; edep ölçüleri, etik davranışlar kadar, noktalama işaretlerine de pür dikkat kesilmeliyiz.
Bunların başında benim o yazıdaki duygularla dolu oluşum, o duyguları taşımanın yanında elektronik ortamda “onparmak” olarak çok hızlı ve seri bir şekilde yazmamdan kimi hataların ileri geldiğini söyleyebilirim. Kimi zamanda elektronik ortamda kelime ve cümle değiştirme olayları, bazı eksiklik ve yanlışlıkları neden olduğunu fark ediyorum. Ama hiçbir zaman “ya bir şey olmaz okuyucular böyle de anlar” zihniyeti ile hareket etmiyorum. En güzelini sunma gayreti içinde olmaya çalışıyorum.
Yazı kalem erbabının dilidir. Sözcükleri işlevsel konumu ile yerinde kullanmalıdır. Yazılarını alandırıp balandırdığı gibi, isot (biber) gibi yandıran, mırra gibi acıda edebilmelidir. Güldürmesini becerebildiği gibi efkarlandırmasını, duygulandırmasını da bilmelidir. Yazar bellekleri yenilediği gibi düşünceleriyle de köreltendir. Ancak “köre fehım” eden değil, aydın geleceğe yönlendirenler daha saygındır.
Yazarlar yazılarını kendileri için değil; toplum için yazarlar. Yazılar gazetede yayınlandıktan sonra, halkın malı haline gelir. Hele, bu yazılar bir memleketin sorunlarını dile getiriyorsa ve ülkenin en yetkilisine kadar hitap eden yazılarsa, üzerinde titizlikle durmak lazım. Yazı insanın meziyeti, insanın karakterini, insanın fıtratını, toplumsal yapısını, siyasi düşüncesini en güzel şekilde belirleyendir.
Noktalama işaretleri; her ne kadar araç ise de, yazıya büyük anlam ve güzellikler katmaktadır. Paragraf ve satır başları, soru ve ünlem işaretleri yazıya estetik katar. Onun için dikkat etmekte fayda vardır. Yazım hataları ve anlatım bozuklukları yazıda ne kadar giderilirse o kadar yazı edebi bir hal alır. Bunu en güzel şekilde kullanan kişide şüphesiz yazının ustasıdır.
Ustalar elindeki malzemeyi en güzel şekilde kullanan kişidir. Bu yazıda böyle olduğu gibi şiirde, resim de plastik sanatlarda da böyledir. Bir resimdeki eksiklik, bir şiirdeki uyumsuzluk yada bir heykelde ki noksanlık, bir tablodaki renk uyuşmazlığı derhal göze çarpar. Onun için yazıda ki eksikliklere, yanlışlıklara, noktalama işaretlerine dikkat etmek lazım.
Bakınız yıllar önce hep virgülün anlam değişikliği için şu cümle kullanılırdı. “oku adam ol baban gibi, eşek olma” cümlesinde virgülün, virgülsüzlüğün ve konulduğu yer itibariyle anlamı baştan sona değiştirdiğini görüyoruz. Olumlu bir anlam yüklendiği gibi anlam farklılığı yaptığı, olumsuzluk verdiği, kimi yerde hakarete varan bir anlam yüklendiğine tanık oluyoruz. Virgül “oku adam ol,” un yanına konulduğunda babaya hakaret içeren bir anlam çıkmaktadır. Virgül işte bu kadar özelliğe sahip bir işaret…
Bu hatalar, yanlışlıklar, eksiklikler, bozukluklar ulusal gazetelerde olduğu gibi yerel gazetelerde fazlasıyla rastlamaktayız. Üstelik ulusal anlamdaki gazetelerin düzelti, tashih edenleri olmasına rağmen yinede yapılan yanlışlıklara bakıp geçiyoruz. Ancak yerel anlamda yazı yazanlar için eleştiri konusu olduğu için yazma gereği duydum.
Kimileri yazar, kimileri konuşur, kimisi eleştirir, kimisi kusur bulmada ustadır. Ama en güzeli topluma yararlı insan olabilmelidir. “Yanlış yapmayan insan yoktur”diyen Einstein “insanlık yanlışlığını kabul etmek ve düzeltmekle olur.” Diyerek yaşamın gerçeğine ayna tutmaktadır.