İbrahim Halil Okuyan
20 Kasım 2009
HAMSİYİ HANGİ YAĞDA KIZARTACAĞIZ
– Ne fark var arasında?
-İnsan vücudunun her hücresinde hücre zarı vardır.
Bu hücre zarı lipo protein katmanla sarılı.
Yani bir yağ bir de protein.
Bu hücre zarındaki yağ ana madde olarak omega-3’tür.
Tek tük omega-6 da içerir.
Biz yeşillikten uzaklaştıkça ve hayvanımızı da yeşillikten uzaklaştırdıkça elimizde tek bir omega-3 kaynağı kaldı.
O da doğal deniz balığı; kültür balığı değil.
Hâlbuki insanın her gün 1 gram omega-3 alması gerekiyor.
Omega-6 yağ asitleri ile omega-3 yağ asitleri vücudumuzda aynı enzimlerle metabolize edilir.
Biz ayçiçeği yağı, soya yağı gibi yağlarla beslenip çok omega-6 aldığımız için artık omega-3’e enzim kalmıyor.
Diyelim ki hamsiyi ayçiçeği yağında kızarttık, o hamsiden artık bize fayda gelmiyor.
Bütün yağlar, yağ asitlerinin karışımıdır.
Onlar da 3’e ayrılır.
Doymuş yağ asitleri, tekli doymamış yağ asitleri, çoklu
doymamış yağ asitleri.
Çoklu doymamış yağ asitleri ikiye bölünür,
onlar da omega-3 ve omega-6’dır.
Bundan 40-45 yıl öncesi omega-6 kolesterolü düşürüyor diye tüm topluma söyledik.
Ayçiçeği ve mısırözü yağlarını tükettirdik.
Fakat sonra anladık ki bu yağlar iyi kolesterolü de, kötü kolesterolü düşürdüğü oranda düşürüyor.
Bizim kolesterol açısından sağlıklı olmamızdaki unsur iyi ve kötü arasındaki dengedir.
İkisini birden düşürürse denge bozulmamış olduğundan
herhangi bir iyilik elde etmiş olmuyoruz.
– İkisi arasında denge mi, fark mı önemli?
– Oran önemli. Omega-6’yı o kadar fazla alıyoruz ki, almış olduğumuz
azıcık omega-3’ü de değerlendirmeden vücuttan hemen atıyoruz. Omega-3 olmayınca hücre duvarına veremiyorsunuz.
Hücre duvarı da omega-3’ten oluşuyor.
Vücut da asıl malzemeyi bulamadığı zaman gecekondu yapar gibi ne bulursa onla hücreyi onarıyor.
Omega-3 yerine, omega-6 yağ asidi olan araşidonik asidi kullanıyor. Ama bu asit bütün stres komalarının hammaddesi.
Gecekondunuzu el bombasıyla örmüş oldunuz.
Dışardan biri taş atsa havaya uçacak.
– Ama o zaman da ben size stres ilaçları satacağım.
– Tabii. Omega-3’ten zengin beslenen toplumlarda depresyon çok az
oranda görülüyor.
Zihinsel performans artıyor.
Beynimizdeki toplam yağ asidinin yarısı omega-3 olmak zorunda.
Ama biz vücudumuza bunu sunamıyoruz.
ÇAY VE ZEKÂ
– Beslenmeyle doğrudan ilişkili öyle mi?
– Aynı şey mesela demir için de geçerli.
Zamanında Türkiye’nin yarısı aptaldır lafı çok tepki yarattı.
Bunu bu şekilde ifade etmek hoş olmadı, ama Türkiye’nin yarısında demir eksikliği, kansızlığı var.
Demir eksikliği zihinsel eksiklik yaratır.
Sonuçta demir üstünden düşünürsek Aziz Nesin haklıydı.
Türkiye’de çay tüketiminin de buna katkısı var.
Demirin emilimini olumsuz yönde etkiliyor.
Ama diğer taraftan çay iyi bir antioksidan.
– Yemekten hemen sonra çay içme adetimiz var. Doğru mu?
– Şekerle içmediğiniz takdirde hiçbir zararı yok.
Yemekten hemen sonra çay içilebilir.
– Demirin emilimini engellediği için iki saat sonra içmek gerektiği söyleniyor.
‘ÇAYI ŞEKERSİZ İÇİN!’
– Üç saat. Ben tekrar omega-3’e dönmek istiyorum. Çünkü hayati bir olay. Omega-3’ün eksikliği insanları şeker hastalığına itiyor..
Damarların sertleşmesine yol açıyor.
Pıhtılaşabilirlik oranın artmasına, dolayısıyla kalp damarının veya beyin damarının pıhtıyla tıkanıp ‘inme‘ veya ‘enfarktüs‘ olmasına yol açıyor.
Bir yandan omega-3 kaynaklarımız çok azaldı.
Toplum olarak zaten balığı çok az tüketiyoruz.
Omega-6’yı çok tükettiğimiz için omega-3’ün yolunu kesiyoruz.
Artık kesin olarak biliyoruz ki, ayçiçeği ve soya yağı kansere sebep olabiliyor.
Akciğer kanseri, meme kanseri, kalın bağırsak kanseri, şeker hastalığının oluşumunu kolaylaştırıyor.
– Ayçiçeği de bir bitki. Neden zararlı? Kimyasal yapısından dolayı mı, üretim hatasından mı?
– Kimyasal yapısından. Kültür bitkisidir. Omega-6 yağ asidi içerdiği için.
Mesela zeytinyağı omega-9 yağıdır.
Tekli doymamış yağdır ve omega-3 ün emilimine hiçbir zararı yoktur. Ayrıca ayçiçeği yağının bir olumsuzluğu daha var.
Pişirme esnasında maruz kaldığı ısıdan sonra birtakım yapay yağ asitlerine dönüşüyor.
Biz bunlara trans yağ asitleri diyoruz.
Bu yağ asitleri de yine kolesterolü oksitleyerek damar sertliği yapıyor.
Diğer taraftan trans yağ asidi beyindeki sinir kılıflarına girerek beyindeki iletiyi bozuyor ve Parkinson, Alzheimer gibi hastalıklara sebep oluyor.
‘ANNEMİN YEMEKLERİ BAŞKAYDI’
– Acaba ‘tadı güzel’ dediklerimiz bize dışarıdan dayatılan bir kavram
mı? Güzel nedir?
– Eşinizle ilk evlendiğinizde yemek yaptığınız zaman size itiraz> etmedi mi, ‘benim annem böyle yapıyor’ diye?
– Ben güzel yemek yaparım.
– Ona rağmen itiraz etti.
İnsan çocukluğundan alıştığı damak tadını arıyor.
Belki dünyanın en kötü aşçısı annesi, ama insan neye alıştıysa onu arıyor.
– Eski çağlardan bu yana insana dair güzel-çirkin kavramı bile ne
kadar çok değişmiş.
Biz ona böyle bir değer yüklediğimiz için güzel oluyor.
Toplumda da dayatılan değerler var .
Kola ya da hamburger için’bak bu güzeldir’ deniyor çocuklara.
– Ben o yüzden üniversitelerde konferans vermeyi tercih ediyorum.
Çünkü onlar yakın zamanda anne baba adaylarıdır.
SPOTLAR (ÖNEMLİ BİLGİLER)
1-Bir kutu meşrubatta 35 gram; 200 gram meyvede 30 gram şeker vardır.
2-İnsanoğlunun 200 gram meyve dışında hiç şeker yememesi gerekir.
3-Diyelim ki çok aşerdiniz, 2 parça çikolata yediniz, o gün meyve
yemeyin.
4-Bir matematik yapmak zorundayız. Elbette, meyveden elde etmiş
olduğumuz birtakım vitamin ve antioksidanları da feda etmiş oluyoruz.’
5-‘Türkiye‘de gençlerde inanılmaz bir demir eksikliği var.
6-Kırmızı et doğadaki en önemli demir kaynağıdır.
7-Bitkiden demir çok daha az özümsenebilmektedir.
8-Dana eti bir demir kaynağıdır, protein kaynağı değildir.
9-Ben proteinimi bulgurdan, baklagilden alıyorum zaten.
10-‘Yapay yem üreticileri ‘biz dünyayı nasıl doyuracağız’ yalanıyla,
hayvanları meralardan ahırlara çektiler ve bugün her ahır hayvanı
şeker hastası.
11-Çünkü pancar küspesiyle, yapay protein yemleriyle, patatesle ve mısırla besleniyor.
12-Doğal beslenen ineğin sütünde omega-3 vardır, yapay beslenende hiç yoktur.
13-Doğal beslenen ineğin sütünde damar sertliği yapıcı donmuş yağ
asidi yoktur, yapayda vardır.
14-Bu asitler fruktoz gibi kolesterolün asitleşmesine yol açar.
15-Doğal beslenen ineğin sütünde dünyanın bugüne kadar bildiği
en büyük antioksidan olan alfaminolimik asit vardır.
16-Bu maddeyi tüketen kadınlarda meme kanseri yüzde 40 daha az görülmektedir. Yapay beslenen ineğin sütünde bu hiç yoktur.
17-Duymuşsunuzdur kırsal alanda 100 yaşını aşmış bazı insanlarda
ikinci kalıcı dişler düşer ve onun yerine üçüncü dişler çıkar. İşte bu doğal sütün eseridir.
18-Doğal sütün maliyetinin çok pahalı olduğu söylenir ama aradaki fark yüzde 10-15’i geçmiyor.
19-Elimizde tek bir omega-3 kaynağı kaldı. O da doğal deniz balığı; kültür balığı değil.
20-Hâlbuki insan her gün 1 gram omega-3 alması gerekiyor.
21-Diyelim ki hamsiyi ayçiçeği yağında kızarttık, o hamsiden artık bize fayda gelmiyor.
22-Zeytinyağı omega-9 yağıdır. Tekli doymamış yağdır ve omega-3 ün emilimine hiçbir zararı yoktur.
23-Ayrıca ayçiçeği yağının bir olumsuzluğu daha var. Pişirme esnasında maruz kaldığı ısıdan sonra birtakım yapay yağ asitlerine dönüşüyor.
Saygılarımla.
İbrahim Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi