Mehmet Göncü
6 Nisan 2014
Normal
0
21
false
false
false
MicrosoftInternetExplorer4
Kendimi
bildim bileli, Şanlıurfa’da, her Nisan ayı geldiğinde içime bir ferahlık çöker,
ailece kırlara taşınır, yeniden canlanan tabiattaki fauna ve floraya bakarken,
ulu yaratıcıya sonsuz hamd ve şükürler ederim.
Rahmetli
babam, “Nisan selamütül insan” derken,
yani Nisan ayının gelmesi ile Urfa’da soğukların bittiği, tükenen
yiyecek stoklarını yeniden üretmenin altyapısının oluşturulduğu, ebe gömeci,
yarpuz, kenger, Ak bandır, uşkun, yabani semiz otu (Pirpirim) Nane, hardal,
gelin saçı bazı zehirsiz mantarların yeşerdiğinden dolayı gerek insan ve
gerekse hayvanatın aç kalmayacağı ve artık üşümeyeceğini kast ederdi.
Gerçekten
de bu mevsimde toprak anamız, tüm canlı mahlukatı yemyeşil bir halıyla ve bin
bir çeşit ve renkle süslediği çiçeklerle karşılar ve bol ve nefis ikramlarda
bulunur.
Geçenlerde
kırlara gidip, ağaçla, kuşla, toprakla, taşla ve de böcekle, çiçekle selamlaşıp
kucaklaşma şansım oldu.
Aynı
vardan var olduğumuz bu muhteşem canlılarla bir gün geçirmek bile benim bütün
stresimin atılmasına sebep oldu.
Gerçi
evimizin bahçesindeki, elimle yetiştirdiğim ağaçlarla ve çiçeklerle her gün
biraz sohbet ederim, ama gel gör ki, yabani hayattaki yeni dostlarla tanışıp
sohbet etmenin lezzeti bir başka oluyor.
İlim
dünyası bilimsel karinelere dayanarak kesinlikle ispat etti ki, bir kişi her
gün bitkilerle, özellikle çam ve çınar ağacıyla 5 dakika ilgilendiğinde, o
günün oluşacak stresi bertaraf edilmekte ve mevcut sıkıntı nötür hale
gelmektedir.
Bu
nedenle; ben her gün istisnasız bitki ve hayvan varlıklarıyla ilgilenirim.
Çünkü bilirim ki onlarda vefasızlık, iki yüzlülük. Kin, Nefret, Fitne ve fesat
yoktur.
Ayrıca
üyesi olduğum Türkiye Erozyonla Mücadele ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın
(TEMA) yaprak rozetini stresim gitsin diye hep göğsümde taşırım.
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan engin gönüllü dostlarınızın çok olması dileği ile kalın
sağlıcakla..