İbrahim Halil Okuyan
27 Nisan 2011
Değişimlere karşı bazı insanlar neden dirençli olur? Denemekten neden korkarız?
Bilimsel ve mantıklı temellere dayanarak mı hareket ediyoruz?
Direncin temelinde nasıl bir psikodinamik yatıyor?
Bu soruların cevaplarını düşünürken tam cevabı olmasa da çok anlamlı beş maymun deneyi konu hakkında iyi bir fikir verir.
Beş Maymun Deneyi
Bilim adamları; maymunlarda şartlanma miktarını ölçmek ve insanlarla arasındaki farkı görmek amacıyla bir kafese beş maymun koyarlar.
Ortaya bir merdiven ve tepesine de iple bağlı bir salkım muz asarlar.
Her bir maymun merdivene çıkıp muza ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar…
Her maymun aynı denemeye giriştiğinde buz gibi soğuk su ile ıslatılır.
Bütün maymunlar bu denemeler sonunda ıslanmayı tecrübe etmiş olurlar.
Bir süre sonra muzlara hareketlenen maymunlar diğerleri tarafından engellenmeye başlanır.
Suyu kapatıp maymunlardan biri dışarı alınıp yerine yeni bir maymun konur.
Yeni maymunun ilk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur.
Fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler.
Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha kafesten alınır ve yerine yeni bir maymun konur.
Ve merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer.
Bu ikinci yeni maymunu en şiddetli ve “İSTEKLİ” döven ilk “YENİ” maymundur.
Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir.
Üçüncü yeni gelen maymunda ilk atağında cezalandırılır.
İlk gelen iki maymunun yeni geleni niye dövdükleri konusunda “BİR FİKİRLERİ YOKTUR” ama dövmektedirler.
Son olarak da kafesteki ıslanan son maymun olan dördüncü ve beşinci de değiştirilir.
Tepelerinde bir salkım muz asılı olduğu halde artık hiçbir maymun merdivene yaklaşıp muzları almak için hamle yapamamaktadır.
Maymunlar öğrendiler.
Ancak her konuda “NEGATİF” olmayı öğrendiler.
Her yeni durum için aynı sonucun olacağını düşündüler.
Maymunlar çaresizliği öğrendi ve yeni gelenlere de zorla öğrettiler.
Böylece birlik ve beraberlik içinde başarısız olmanın 2 kutsal şartını yerine getirdiler:
1- Düşündüklerini birbirlerine yaptırmadılar.
2- Yaptıkları üzerine hiç düşünmediler!
Kısaca söylemek gerekirse,
Öğrenilmiş çaresizlik;
Elini kolunu bağlayıp,
Başkalarının çizdiği çerçeveyi kabullenmek,
Koşulları değiştirme için bir şey yapamama hali demek.
Neden mi?
Çünkü burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmektedir…
İşte bu nokta toplumsal negatif öğrenmenin şartlanmanın başladığı yerdir.
İnsanoğlu için de tüm bunlar aynen geçerlidir.
Artık Türkiye’de olduğu gibi kötü yönetilmeyi ve maymun davranışını kanıksarsınız,
Hatta hayatınızdan memnun olmaya başlar,
Kurulu düzenin savunucusu olup karşı çıkana da en çok ve en iştahla siz engel olursunuz.
Hayatımız boyunca işyerinde,
Arkadaşlar,
Eşler,
Aile üyeleri arasında ve hatta toplumun genelinde bu tarz bir anlayışla sık sık karşılaşırız.
Önümüzde iki seçenek vardır:
Diğerleri gibi hayatımızdan memnun olmaya başlayıp,
Var olan düzenin en koyu savunucusu olup,
Karşı çıkanı da herhangi mantıklı bir sebep olmaksızın aşağılamaya devam etmek.
Ya da sınırları zorlayıp, merdiveni tırmanma cesaretini göstermek.
Ailede başlıyor Eğitim; kız cocuk yıllarca annesinin babası tarafından dövüldüğüne şahit oluyor,
Aynı şey başına gelince bu benim kaderim deyip kabulleniyor.
Devlet memurlarının vatandaşı aşağılayarak işlem yapması öyle kanıksanmış ki vatandaşa sert davranan memura ses çıkartılmaz olmuş…
Ancak doğrusu;
Devlet memuru “vatandaşa hizmet” için vardır…
Asıl olan vatandaştır…
Zamanında çok soğuk su sıkıp ıslatmışlar ama devir değişti… Muz hepimizin hakkıdır demek gerekiyor.
Tarihi merdivene çıkma cesareti gösterenler yazıyor.
Mustafa Kemal ve arkadaşları cesaret göstermeselerdi; Bugün bu topraklarda, Ay yıldızlı bayrak dalgalanır mıydı?
Bugün bu topraklarda, Camilerde ezan sesi duyabilir miydik?
Albert Einstein demiş ki:
“İki şey sınırsızdır: Evren ve İnsanoğlunun ahmaklığı… İlkinden o kadar da emin değilim!”
Kıssadan Hisse
Ne zamanki bu topraklarda yaşayan bizler tepemizde duran;
Kardeşlik,
Barış,
Huzur,
Kalkınma,
İstikrar taleplerine ulaşmak isterken,
Birileri soğuk suyla (etnik ve mezhep farklılıkları) başlatıyor kavgayı..
Gerisi malumun ilanı olduğu gibi,
Biz birbirimizi dövmeye başlarken zaten başkasına gerek kalmıyor.
İyiler ve cesaret hep sizinle olsun..
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
26.Nisan.2011 Şanlıurfa