İbrahim Halil Okuyan
3 Temmuz 2006
Sayın Vali Muzaffer Dilek zamanında “Sosyal ve Kültürel Amaçlı bir Müze” yapılmak gayesiyle Turizm Bakanlığından alınıp ıl Özel ıdaresine tahsis edilen tarihi Millet hanı o günden bu yana aynı amacı benimseyen Sayın Valilerden şükrü Kocatepe ve şemsettin Uzun’un da gayretlerine rağmen, hatta Beediyemiz dahil yerel yönetimlerin yanında Kültür ve Turizm Bakanlığının da onayına rağmen kayda değer bir ilerleme kazanamamıştır. Urfamızdaki arkeolojik kazılarda bulunacak eserlerin geniş alanlı bir Müzesi olma niteliği yanında dört başı mamur bir Kültür merkezi olarak projelendirilen Millet Hanı bürokrasi çarkında döne döne bazan “Topkapı Sarayından da büyük bir Müze”, bazan “Beş yıldızlı Otel” söylemleri ile ilgili ilgisiz kişilerin ağzında sakız olmuş, çiğnendikçe çiğnenmiştir. Bu yüzden başlangıçtaki amacı zayıflatılmış, işe dört elle sarılabilecek yetkililerin bulunması pek de kolay olmamıştır. Urfa sevgisi ve mesleği itibariyle Projenin başlangıcından beri işin içinde bulunan Harran Üniversitesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Sayın A. Cihat Kürkçüoğlu’nun Hizmet Gazetesinin 14.Haziran 2006 tarihli nüshasında yayınlanan “Millet Hanı Sil Baştan mı?” başlıklı Yazısı Millet Hanı’nın ve dolayısıyla Urfa’nın dramını konuya vakıf bir kişinin bilirliğinde gayet güzel özetlemektedir. Bir Urfalı olarak bu yazıyı okurken kahırlanmamak, hüzünlenmemek, Urfa’nın kaderine yanmamak mümkün değil.. Konuyu benimseyen Sayın Valililerin sanki olumlu bir işin yapılmamasını temin etmek için arka arkaya “elden kaçan balık” örneğince Urfa’dan atanmaları büyük bir şanssızlık değil de nedir? Elbette sözümüz yalnız Millet Hanı için değil.. Bütün yarım kalmış eserlerde bu anlayışsızlığımızın payı yok mudur? Bırakınız Ankara’dan ödenek bekleyen işleri.. Millet Hanı’nı yerel imkânlarla tamamlayabileceğini belirten valilerimizden Urfa niçin mahrum edildi? Valiler Kararnamesi çıkartılışındaki kıstaslar nedir? Çalışanları hizmetten alıkoymak olamıyacağına göre neden usulsüz ve zamansız tayinler yapılıyor? Hiç araştırılıp sorulmuyor mu? Yahut Memleketin, o şehrin o günkü durumu hiç göz önünde bulundurulmuyor mu? GAP gibi büyük bir Projenin uygulandığı bir bölgede valilerin sık sık değiştirilmesi kime ne kazandırır? Tesbit edilebilen 13500 yıllık tarihi ile Urfa bugün Ülkemizin ve belki de dünyanın en çok arkeolojik kazı yapılan bir bölgesidir. Halihazırdaki Müzemiz bu tarihi alanın ve elde edilen eserlerin konulabileceği bir Müze olma vasfını kayb’etmiştir. Yani çok ufak kalmaktadır. Sayın Vali Muzaffer Dilek beyin 5 yıl önce ileri bir görüşle gündeme getirdiği ve çok sağlam bir başlanğıç yaptığı “Millet Hanı Projesi” Urfamızın geçmişi, bugünü ve geleceği için isabetli bir Projedir. Müze şehrimize en uygun bir Müze projesidir. Hiç ihmal edilmeden uygulanmalı ve daha fazla geç kalınmamalıdır. Bu önemli gerçekler yanında bu alan için hâlâ “Otel” düşüncesi taşıyanlar varsa, onlar gerçekleri bilmeyen veya bilmek istemeyen Urfa’nın gerçeklerinden habersiz gafil kişilerdir. Mevcut Müze dolup taşarken, ambarlar kâfi gelmezken ve yeni bulunan eserler üstüste yığılırken bunların konulacağı ve muhafaza edileceği “Modern bir Müze” olmazsa sormak lâzım “Bu kazılar daha niye yapılıyor?” değil mi? Millet Hanı tarihi bir mekân ve Müze için biçilmiş bir kaftandır. Sayın Valimiz Yusuf Yavaşcan’ın da bunu takdir edeceğini ve tez zamanda ağırlığıyla bu yolda çalışacağını umuyoruz. Otel için Urfa’da mutlaka başka alanlar bulunur ve özel sektör gereğini yapar. Turizmde Otel de lâzm ama bu hiçbir zaman Millet Hanındaki Projenin uygulanmasını engelleyecek bir girişim olmamalı. Olursa tarih bizi affetmeyecektir.