Konuk Yazar
28 Mart 2014
“Başkalarının iradesine tabi olmadan, ne yapacağına kendi nefsinle-kendin olarak karar verebilmek”
Özgür irade en net biçimde böyle tanımlanıyor.
30 Mart Pazar günü tüm ülke genelinde olduğu gibi Urfa’da da sandık başına gideceğiz. Herkes iradesini sandığa yansıtacak.
Oy kullanılacak yerde seçmenden başkası olmayacak.
Pusulaya bakıp dilediğimiz partiye ve adaya oy verip, bizi 5 yıl boyunca yönetecek kişileri belirleyeceğiz.
Kent merkezinde ikamet edenler, bu seçimde Urfa Büyükşehir Belediye Başkanı dışında ilk kez ilçe Belediye Başkanını da tespit edecek,
Büyükşehir Belediye Meclisi de bu oyların dağılımı sonucunda şekillenecek.
“Elimiz kırılsaydı da bunu seçmeseydik, şu partiye oy vermeseydik” dememek için iyi düşünmek, adayları vizyonlarını, misyonlarını, samimiyetlerini, açıkladıkları projelerin gerçekleşebilirliklerini iyi analiz etmek gerekiyor.
Çünkü sonuçta şehrin geleceği açısından bir “Vebal” durumu söz konusu olacak.
Diyelim ki oy vermedik, yönetilmesi gereken bir gemiyi kaptansız bırakmaya dönük bir girişimde bulunmuşuz demektir.
Diyelim ki oy verdik. O zaman da oy verdiğimiz partinin tüm icraatlarına iyisiyle kötüsüyle ortak oluyoruz demektir.
*
Gelelim ilimiz genelindeki 930 bin seçmenin hemen hemen yarısını oluşturan kadınların ne yapacağına…
“Kadınların özgür iradesi erkeklerin prangası altında” sözü aslında boşuna söylenmemiştir.
Elbette bu ülke genelini ilgilendiren bir durum ama inanın Urfa’da daha vahim boyutta.
Bu benim gözlemlerim…
Hanımlarımız ülke gündemini takip edemiyor, etmiyor, Ya da etmesine fırsat sağlanmıyor.
Bazıları açısından; erkek takip ediyor ya yeterli onun için.. Haddine mi düşmüş kocasının, kardeşinin savunduğu görüşlerin tersini savunsun, başka partiye oy versin.
O bir kere o öyle görmüş.
Annesi de babası ne derse o partiye oy verirdi hep…
Televizyonda tartışma programlarını arada bir dinler ama kafasında öyle sabit fikirler oluşturmuştur ki, bunlara itibar etmez. Zaten çoğu zaman o sözleri dinlemesine de fırsat verilmez.
Arkadaş ve akraba ziyaretlerinde kocasının tuttuğu partinin savunucusudur, sırtlarını yere getirmez, karşı tarafı etkileyecek cümleler kurar.
Kocasının bu sorulara verdiği yanıtlar kafasında öyle bir yer etmiştir ki, cevabını hemen yapıştırıverir.
O karşıt görüşü derinlemesine araştırmak belki de gereksizdir onun için
Oysa bunu yapsa belki beyin jimnastiği yaparak, olan bitenleri daha doğru analiz edecek.
Bunları ifade ederken, elbette istisnaların da olduğunu belirmek lazım.
Kuşkusuz Urfa’da hanımlarımız açısından bu durum genel bir realite..
Onları belli bir alan içine hapsetmişiz.
Çalışmasına, kendisini yenilemesine engel olduğumuz gibi fikir dünyasının gelişmesini de erkek egemenler olarak frenlemişiz.
Diyeceksiniz ki, sanki biz erkekler olarak partilerle adaylarla ilgili çok mu iyi araştırma yapıyoruz?
Hayır.
Hangimiz oy verdiğimiz partinin programını, adayının biyografisini, geçmişini projelerini inceledik Allah aşkına?
Bu soruları daha da çoğaltmak mümkün.
“Ülkede uygulanan şey; “Parmak demokrasisi”.. Milletvekilleri gibi Belediye Başkan adaylarını da parti liderleri ve kurmayları belirledi. Belediye Meclisi üyeleri aday listesi de bir kaç kişi tarafından tespit edildi.
Göstermelik “Temayül” ve “Eğilim yoklamaları”, “Anketler” yapıp, halka danışmadan parmak işaretiyle tespitler yapıldı.”
Bunu diyenlere cevabım; “Olsun, yine de sandığa gidip, oyumuzu kullanalım”dır.
Çare sandıkta, sorunlu da halkın özgür iradesinde.