İbrahim Dülger
6 Mart 2008
ısmini 70’li yıllarda duymaya başladığımız bir sanatçıydı Sayın Mehmet Özbek. Önceleri radyoda daha sonraları televizyonlarda. Hem de oldukça disiplinli devlet kontrolündeki bu kurumlarda. Sanatçı olmak, korolarda, sololarda okumak, Her sanatçıyım diyenin harcı değildi besbelli.
Gerçi Urfalı bir sanatçı olan Nuri Sesigüzel de Urfalıların seslerinin güzel olduğu konusunu bütün Türkiye’de reklâm etmişti ya! Urfalı olmak sesi güzel olmakla eşdeğer sayılırdı. Havasından mı, isodundan mı, Ortamından mı? Bilinmez.
Mehmet Özbek Beyefendi; daha bir başkaydı: Kibar, beyefendice tavırları, ne fazlası ne de eksiği ve edası ile çelebi mi, çelebiydi.
Yılların çabası ve duyarlılığı ile oluşmuş kâmil yüz ifadesi, övgüler karşısında çabucak pembeleşirken; sanatını icrada gösterdiği duyarlılık ve üstün çabalar sonucundandır ki büyükçe sayılabilecek kafasının üzerinde, yanlarda arka tarafta yoğunlukla kalabilmiş, ağarmış saçlarının kendisine verdiği imge, saygın sanatçı kişiliğiyle de uyumluydu. Giyim kuşamında özenli, karşısındaki tüm insanlara karşı alçak gönüllüydü.
şanlıurfa Vakfı’nın Urfa’nın değerlerini tanıtım amaçlı etkinliğinde Mehmet Özbek Beyefendiyi bir kez daha dinleme fırsatım oldu. Kendisine haklı nedenlerle yöneltilen övgüler karşısında, duygulanan sanatçımız; Bu değerleri Urfa’dan aldığını, memleketine karşı her fedakârlığa hazır olduğunu belirterek alçak gönüllülüğünü bir kez daha gösterdi.
Urfa folkloru ve kültürümüz için yaptığı çalışmalarla haklı olarak Devlet Sanatçısı unvanı alan, hemşerisi olmaktan öğündüğüm Sayın Mehmet Özbek’in gecesinde salondaki seyirci azlığı beni ve belli ki sanatçımızı da üzdü. Salonda az sayıda olan gençlerimize aktarılacak deneyimler ve başarılarla dolu bir yaşamdan kesitler, bir okul sırasında anlatılanlardan daha etkili ve anlamlı olacaktı.
Salonda aileler vardı, ancak çocukları yoktu. Onlar günlerdir kapalı gişe oynayan, argo sözle ve değerlerimizi aşağılayan filmi seyretmek için sinemanın yolunu tutmuşlardı bile. Bir kısım babalar da erkek erkeğe bir sıra gecesinde ”takıl hanek” ve geyik muhabbetleri yapıp, çiğ köfteler ve üzerine yenen kadayıfların acısını ve şirinini konuşmayı veya TV de tutkunu oldukları diziyi izlemeyi 50 yıllık onurlu ve üretken bir sanatçının gecesine tercih etmişlerdi.
Gecede bulunmayan; özürlerini gönderdikleri bir çelenkle örtmeye çalışan yerel yöneticilerimizin tavırları; Urfa için çok şeyler yapmış, pek de kolay yetişmeyen, Belediye’nin her etkinliğine karşılık almadan koşan sanatçımıza reva bir davranış mıydı sizce?
Besteci, derlemeci, yönetici, eğitimci ve yazarlık yönleri bulunan; dolu dolu, belki de bir aziz düzeyinde ahlâkı ile donanımlı sanatçımız; Kendinde var olan ÖZ’ünü, değerli hocalarından aldığı köklü eğitimle birleştirip, Türk Halk Müziğini bilimsel açıdan geliştirmeyi görev bilmiştir. Her konuşmasında sanatta bilimselliği, ulusal kültürü, evrensel değerlerin önemini vurgularken:
Urfa müziğinin gerçek anlamda gelişimini, üniversite bünyesinde Konservatuarın açılması ile olanaklı gördüğünü, bunun için her türlü fedakârlık ve katkıya hazır olduğunu belirtmiştir.
Mehmet Özbek’in, Halkoyunlarını memleketin saygın sayılan kişilerinin oynaması gerektiği fikrine yürekten katılıyorum. Düğünden düğüne bazen aşırı zorlama sonucu kalkılan oyunlarda herkes bize bakıyormuşçasına sıkılıp aceleyle oturmayı, oynamayı en sevenimiz bile yapmakta.
Urfa Halk oyunlarını çeşitli nedenlerle öğrenemeyişimi hep bir eksiklik olarak kabul etmişimdir. Yazın Ege yöresindeki arkadaşların Urfa oyunlarını kendilerine öğretmemi istemeleri karşısında mahcup olmuştum. Gençlik merkezinin açtığı kurslara bu amaçla başvurdum. Ancak kurslar gençlere yönelikti. Yetkili, yeterli başvuru olursa ileri yaştakiler için bir Halkoyunları kursu açılabileceğini belirtti.
Sözü, özü, müziği, sanatçı kişiliğiyle örnek kişilik Sayın Mehmet Özbek ırlamaları ile bizlere, Kerkük’ü, Türkmen Ağzını, acılarını, unutulan türkülerimizi hatırlattı. Urfa halkoyunlarının çeşitlerini, oynanış tarzlarını uzun süreli araştırmalar sonucu kayıt altına aldı. 1977’yi 1978’e bağlayan yılbaşı gecesi Özbek’in girişimleriyle Urfa Halkoyunları ekibi TRT’de coşkulu bir gösteri yaptı. Türkiye, yeni yıla Urfa halkoyunlarını tanıyarak girdi.
Bir tek kişiydi ama çok insanın işini, karşılık beklemeden, onurlu yaşamından ödün vermeden yaptı tek başına. Kendine ilham veren: Naccarları, delemecileri, tulukçuları, demircileri kuşçuları, Kadri Yılmaz’ı, Mıkkım Tahir’i, Mustafa Dişli’yi Tenekeci Mahmut’u, Kazancı Bedih’i unutmadı.
Çünkü Özbek’ti, ÖZÜ PEKTı. Sahnede duruşu; Urfa Bozkırlarında tepelerde tek-tük kalabilen ULU, KUTLU BıR MEşE AğACI gibiydi. Saygıyla…
ıletişim Cep: 0 536 980 66 64/[email protected]