İbrahim Halil Okuyan
11 Ocak 2007
Akçakale Gümrük Kapısı bitmesine bitti de doğru-düzgün açılamıyor. Sebep; 1950 li yıllarda kaçakçılığı önlemek amacıyla Türkiye-Suriye sınırına mayınlar döşemişiz. O günlerin ekonomik şartları içerisinde insanların kolunun, bacağının kopması bahasına hudut sık sık aşılmış ama yarım asırı aşkın bir zamandanberi mayınların Devletimize ve insanlarımıza verdiği zararlar aşılamamış.
Bu zararların başında Türkiye-Suriye sınırındaki topraklarımızın kullanılamaması geliyor. Halbuki burada yapılacak “Organik Tarım” Ülkemiz için çok gerekli ve faydalı bir kaynaktı. Yıllardır “Fırat akar, biz bakar…” örneği bu bereketli topraklara bakıp duruyoruz. En ufak şekilde bir istifademiz olmuyor. Yuvarlak hesap Kıbrıs adası genişliğindeki bir berekete boş vermişiz.
Aslında boş vermemişiz de kendi kendimizi oyalamakla yılları geçirdik, halen de başa dönme çabasındayız. Bakalım ikinci tur nasıl olacak?
Hatırlanırsa, Mayın temizleme işi ilkönce “Genel Kurmay Başkanlığı”na havale edilmişti. (En uygunu da galiba bu idi.) Uzun zaman geçtikten sonra görev Maliye Bakanlığı’na devr’edildi. Yine epeyce zaman geçtikten sonra şimdi devrede şanlıurfa Valiliği ve Gümrük Müsteşarlığı var. Tabii şimdi bize lâzım olan, bizi ilgilendiren ufacık bir bölüm. ışin hudut boyusu yine öyle duruyor. Bizim beklediğimiz uzun yıllardan beri beklediğimiz Akçakale Gümrük Kapısının açılıp tam faaliyete geçmesi için 500 metrelik bir şeridin mayınlardan temizlenmesi..
Efendim, niyet ve icraat zayıf olunca mazeretler ağır basıyor ve iş uzuyor. Mazeretler makul da olabilir ama bunca geçen yıl hiç mi bunları hafifletmedi? Deniliyor ki; “Mayınlar yeraltı ve yerüstü sularının tesiriyle yer değiştirdiği için konulduğu zamandaki haritalardaki yerlerinde değiller. Onun için zorluk çekiliyor. Olabilir ama işin önemi yanında bu 500 metrelik alan istenirse “Hallaç pamuğu gibi” attırılır. Alan temize çıkar, kapı ardına kadar açılır.
O Çanakkale, o Kurtuluş Savaşı ruhu yok ki… Nusrat Mayın Gemisi bir gecede Çanakkale Boğazındaki mayınları nasıl temizlemişti?… O mayınlar ve o günkü şartlar Akçakale Kapısındakilerden, bu 500 metrelik yerdekilerden kolay mı idiler? Doğrusu kıyas bile kabul etmez.
Türkiye- Suriye sınırında uyuyan bu katma değer düşünülürse risk’ine değer. Bir an önce hudut boyu boydan boya temizlenmeli Ülkemiz bu toprakları getirisiyle yeniden kazanmalıdır. Bu arada ve çok daha önce kapımız da aralanmalıdır.
Bir yandan terörün mayınları hergün bir yerde patlayarak evlâtlarımızı şehid edip çiğerimizi dağlıyor. Bir yandan komşumuz Suriye ile olan en uzun milli sınırımız mayınların tehdidi altında ekonomimizi vuruyor, sarsıntıya sebep teşkil ediyor. Bu pislikleri bir an önce üstümüzden atmak zorundayız. Bunlardan kurtulmak her bakımdan bizi refaha ve huzura kavuşturacaktır.
Mayınlar, çok hayınlar…