Cüneyt Gökçe
23 Haziran 2015
Kur’an-ı
Kerim’in 107. suresi olan Maun suresi maddi ve manevi hayatımızı adeta
özetleyen ifadelerle doludur.
Özellikle
Ramazan teravihlerinde zamm-ı sure olarak, son on sureyi okuyan hocalarımızla
birlikte namaz kılan kardeşlerimiz bu sureyi çokça dinlemişlerdir.
Okunuşunu
hatırlayacak olursak:
Bismillahirrahirrahmanirrahim
1.Eraeytellezi
yukezzibu biddiyn
2.Fezâalikellezii
yedu’ul yetiym
3.Velâa
yehuddu alâa ta’aamil miskiyn
4.Feveylul
lil musalliyn
5.Elleziyne
hum an salâatihim sâahuun
6.Elleziyne
hum yuraaaa uune
7.Ve
yemneuunel mâauun…
Surenin
kısa meali ise şöyledir:
Rahmân
ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
1.
Dini yalanlayanı gördün mü?
2.
İşte o, yetimi itip kakar;
3.
Yoksulu doyurmaya teşvik etmez;
4.
Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
5.
Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
6.
Onlar gösteriş yapanlardır,
7.Ve
hayra da mâni olurlar.
Suredeki
anahtar kelimelere ve dikkat çekilen noktalara gelince;
Dini
yalanlayan: yani yalan olarak gören insanların özellikleri şu şekilde
sıralanmaktadır:
YETİMİ
İTİP KAKMAK: Yetimin horlanması ve azarlanması bu tip insanların başlıca
özelliğidir. Oysa yetim bir toplumun emanetidir. Sahiplenilmesi gerekir. Yetimi
ağlayan ve sıkıntı çeken toplulukların iflah olması mümkün değildir.
YOKSULU
İHMAL ETMEK:
Dini
yalan olarak gören zavallıların diğer bir özelliği de yoksul ve fakirine sahip
çıkmamaktır. Hâlbuki insanlar, fakirleri sayesinde bir takım vecibelerini
yerine getirebilmektedirler. Onlara teşekkür etmeleri, şefkat göstermeleri ve
sahip çıkmaları gerekir. Allah, fakirin payını zenginin malı içerisine koyarken
dayanışma ve kaynaşmalarını sağlamakta ve her kesimi kendi imtihanıyla
sınamaktadır. Yoksul ve fakirleri sıkıntı içerisinde yaşayan milletlerin
başarılı olmaları mümkün değildir. Sürekli beddua alan insanların bellerini
rahatça doğrultmaları düşünülemez.
NAMAZI
CİDDİYE ALMAMAK VE
GÖSTERİŞ
YAPMAK:
Dinin
temel rüknü olan namaz ve diğer ibadetlerin tamamı sadece Allah rızası için
yapılır ve ciddiyetle yerine getirilir. Riya ve gösteriş için yapılan ibadetler
Allah’a ortak koşma anlamına gelir. Yapılan işte Allah dışında birisinin
hoşnutluğunu gözetlemek o ikinci kişi ya da nesneyi Yüce Yaratıcıya şerik yapma
ile eş değerdir. İbadetleri; bilhassa namazı, gafletten uzak bir ciddiyetle eda
etmek ve bu vazifeleri yaparken sadece Allah’ın rızasını hedeflemek gerekir.
HAYRA
ENGEL OLMAK:
Dini
yalandan ibaret sayan gafillerin bir diğer özelliği de komşu ya da toplumun
ihtiyacı olan hayır ve iyilikleri teşvik etme yerine; engel olmaktır.
Komşularının ihtiyaçlarına kayıtsız kaldıkları gibi, insanlığın ihtiyacı olan
hizmetlere de katkı sağlamazlar. Doğrusu şu ki, herkesin imkanı nisbetinde
hemcinslerinin yardımına koşması, komşularından gelecek taleplere bigane
kalmaması ve komşuluk sorumluluğunu yerine getirmesi gerekir.
Şu
halde ne din yalandan ibarettir; ne de din günü… Yani hesap-kitap günü
dediğimiz kıyamet günü… Bu yüzden yetim ve yoksullarımızı ihmal etmeyelim,
gönüllerini alıp dualarını kazanalım. Hem destek verelim hem de teşvik edelim.
Namazlarımızı kılarken kimin huzurunda olduğumuzu unutmadan ve yalnızca O’nun
rızası için kılalım.
Riya
ve gösterişten uzak duralım ve bunların şirkle eşdeğer olduğunu unutmayalım.
İnsanlık ve toplum hizmetinde üzerimize düşeni ifa edelim. Unutmayalım ki
komşumuz aç iken bizim tok bir şekilde rahatça uyumamız bize pahalıya patlar ve
bizi sıkıntıya sokar.
Maun
suresinin uyarılarına kulak verip dikkat etmek dileğiyle…