Remzi Mızrah
25 Aralık 2008
22 Aralık 2008 tarihli Hizmet gazetesinin üçüncü sayfasında yer alan “Kültürsüz Bir Kültür Sözlüğü” başlıklı yazı. Aşağıdaki satırları yazmak zorunda bıraktı bizi. Aslında eleştiri yazıları bir işin daha da sağlıklı yapılması için elzemdir. Ama yazılanlar eleştiri sınırını aşıp bir hesaplaşmaya veya bir yerlere mesaj göndermeye, birilerini karalamaya dönüşürse güzelliğini kaybeder. Genelde bu tür eleştirilere cevap vermek temayülünde değilimdir.
Şanlıurfa Kültür Sözlüğünün ŞURKAV tarafından yapılan birinci baskısı, basında bazı yazarlar tarafından eleştirilmişti. Mehmet Kurtoğlu ve Misbah Hicri bu konuda iki eleştiri yazısı yazmışlardı ve yazdıkları eleştiri sınırında kaldığı için de böyle bir ihtiyaç hâsıl olmamıştı. Ama yukarıda bahsettiğim yazı bir eleştiri yazısından çok bir kötüleme bir kara çalma yazısı olduğu için cevap hakkımın doğduğuna inanarak bazı açıklamalar yapmayı gerekli görüyorum. Bu açıklamlarda da yazıyı yazan şahsın seviyesini yakalamaya çalıştım bu yüzdende sürçü lisan edersek affola diyorum.
Mevlana’yı tanırsınız. Hani şu engin dehası, dünyayı saran engin hoşgörüsüyle insan olmanın, insancıl davranışın kitabını yazan adam. Onun çok sevdiğim bir sözü vardır derki; “Cahil İnsanın Karşısında Kitap Gibi Sessiz Ol”.
Ben kitap gibi sessiz olmayı tam olarak beceremediğim için yüzünde maskesiyle, gazete köşelerinden “Siyah giymiş kahraman: Zorro” misali sağa sola kılıç sallayarak Urfa Kültür Havarisi kesilen serbest bölge insancığına küçükte olsa birkaç kelime etmeyi bir görev biliyorum.
Öncelikle çok değerli Urfa kültürü uzmanımız daha ilk kelimesinde ne kadarda Urfa cahili olduğunu ortaya koymuştur. Urfanın kültür sözlüğü 2001 yılından beri var. Ama bu değerli arkadaşımız kitabın önsözünü bile okumadığından elbette ki “Şanlıurfa’nın artık bir kültür sözlüğü var diyecektir.
Sayın kültür adamı!! Sözlük 7 yıldır var. Günaydın!!. Sizin eleştirdiniz eklemeler yapılmış ikinci baskısı niteliğinde.
Daha sonra yazarları pek tanımadığını söylemiş değerli kültür adamımız. Bence tanıyorsun ama her neyse, kendi adıma tanışmadığımız için pekte bir şey kaybetmiş değilim. Senin Necmi Karadağla, Ahmet Eşref Fakıbaba’yla ve Mehmet Kurtoğluyla ekşimişin olabilir, lütfen bu salataya bizim kitabı çeşni etme. Gerçek bir Urfa kültürü sevdalısı isen dikil karşılarına mertçe anlat meramını. Bu arada şunu da hatırlatayım Mehmet Kurtoğlu inan ki senden daha çok tanınıyor ve inan ki o eleştirilerini hep açıkça yapar kağnı gölgesine sığınmaz.
Değerli Kültür uzmanı arkadaşımız “…….Kitabı görenler ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır ama yinede bana bunu düşündürten notları kısaca sıralamak isterim” diyerek kendince kitabın eksikliklerini sıralamış. Aslında bu cümle bile kitabın Urfa kültürü adına görevini yaptığının en önemli kanıtı. Çünkü bu kitap olmasaydı, değerli kültür uzmanı arkadaşımız, Urfa kültürü adına bırakın bir kitabı okuyup not almayı, kılını bile kıpırdatmazdı. Tabiî arkadaşın aynı duyarlılığını Urfa kültürüyle ilgili diğer yayınlar içinde görseydik buradaki eleştirilerini iyi niyetli olarak değerlendirebilirdik ama piyasada Urfa kültürüyle ilgili vahim hatalar, çok büyük aldatmacalar içeren birçok kitap, broşür, şaheser gibi sunulurken değerli Urfa kültürü uzmanımızın bunları görmeyip sadece kültür sözlüğünü farketmesi ve bununla Urfa kültürünü hatırlaması gerçekten çok anlamlıdır.
Sayın Urfa Kültürü Uzmanımızın grafiker yönü de gelişkin olmalı ki kitap kapağı da gözünden kaçmamış. Kapakta olması gerekenleri sıralamış. İsimlerini saydığın insanlar kapakta yok ama onların yerine Mukim Tahir, Tenekeci Mahmut, Behçet Arabî, Seyfettin Sucu, Akif İnan Var. Bu insanlar Urfanın birer değeri değil mi? Bu insanlar Moritanyalı mı? Birde kitap kapağının renginin uygun olup olmadığını söyleseydin bari.
Baştada söylediğim gibi kültür uzmanı arkadaşımız kitabı ya iyi okumamış veya hiç okumamış. Çünkü kitabı okumuş olsa Cemil Cankat’ın kitapta olduğunu görecektir(S:6869) bunun yanında Mehmet Akan, Ahmet Arslan, Mehmet Emin Bitmez, İsa Demirkol, Aziz Çekirge, Bedirhan Kırmızı’yı da görecekti. Bu insanlar Ugandalı değil, Urfalı.
Kültür uzmanı arkadaşımız aynı zamanda engin bir arkeoloji bilgisine de sahip olmalı ki Göbeklitepenin dünyanın en eski tapınağı olduğunu bile biliyor. Arkeolojik Urfa kültürü uzmanına şunu sorayım o zaman, dünyanın en eski tapınağı yerine Mezopotamyanın en eski tapınağı demek Urfa’daki turist konaklamalarına ne kadar olumsuz etki yapar. Veya Dünyanın en eski tapınağı yerine Mezopotamyanın en eski dini tapınağı demek Urfanın kültür potansiyeline ne kadar zarar verir veya bu yanlış, bilim çevrelerinde infial uyandırır mı? Urfa kültürü uzmanı arkadaşımız bununla ilgili bizi aydınlatırsa inan ki çok mutlu olurum.
Acil güldürü CD’lerindeki çokbilmiş tiplemesi gibi yüksekten konuşan Urfa kültürü uzmanımız “Zerzembe Restaurant’a” takılıp kalmış, Zerzembeden çıkamadığı içinde Atargatis, Urfa halkevi, Birecik tersanesi, Ohannes Moripek, Mevlevihane, Hindistani tekkesi gibi maddeleri görememiş. Bak Kültür uzmanı arkadaş Zerzembeler pek tekin yerler değildir diye anlatılır Urfa’da. Zerzembelerde fazla dolanma benden söylemesi.
Bu kültür uzmanı arkadaş belki de hem yazısının başlığıyla çelişen hemde ne kadar kültür cahili olduğunu gösteren bir edayla Kültür sözlüğündeki Atatürk Ormanı ve Şehitlik Çamlık parkının kültürümüzle ne bağı var diyor. Söyleyeyim. Kültürün bir anlamı da Ekin demektir. Ormanında bir ekin olduğunu valla mahallenin kasabı bile biliyor. Bu iki maddeyi sözlüğe almamızda ne mahsur olduğunu anlamış değilim. Acaba Atatürk ismi mi sizi rahatsız etti yoksa Şehitlik Çamlık parkının Roma döneminden kalma bir mezarlık olduğunu söylememiz mi?
Urfa kültürü uzmanımız kitap üzerinden siyasi hedeflerine de göndermeler yaparak sadede gelmiş ve demiş ki. Yazarların emeklerine saygım sonsuz ama bu kitabın kötü olduğu sonucunu değiştirmez.
Uzman arkadaşım hele bir yol beni dinleyiver sen kitapların iyi ve kötü olduğunu ölçen bir ölçüm aracımısın ki sözlüğün kötü olduğu şeklinde kesin bir yargıya varmışsın. Urfa kitapları üzerine master veya doktoramı yaptın da uzmanlığını “Urfa Kültür Sözlüğü üzerinde” gösteriyorsun yâda elinde kitabın iyi veya kötü olduğuyla ilgili yaptığın bir anketin verilerimi var. Yazarların emeklerine saygım sonsuz diyerek kitaba yaptığın eleştirinin yanlışlığını mı teyit ediyorsun yoksa.
Bir kere sen cesaretli biri değilsin. Niyetinde eleştirmek değil kötülemek. Birazcık iyi niyetin ve cesaretin olsaydı. Kendi isminle yazardın imzasız bir yazının arkasına saklanmazdın. Urfa kültürü korkarak savunulmaz.
İkincisi Urfa kültürüne zerre kadar değer vermiyorsun. Eğer vermiş olsaydın 326 sayfa, 452 madde, 196 fotoğraf barındıran bir kitapta kendince bulduğun birkaç eksiği sıralayarak kitabı kötüleme yolunu tercih etmezdin. Birazda ilk kez bu kitapta yer alan konulardan bahsederek gerçek bir eleştiri yazısı yazardın.
Üçüncüsü Urfa kültürü İki bağlama, bir darbukadan ibaret değildir. Kitabın eksiği olarak hep bu çemberde dönüp durmuşsun.
Sonuç olarak Zorro olmaya soyunan arkadaşa şunları söylemek istiyorum bu kitabın ne amaca hizmet ettiği gün gibi ortada. Biz dijital baskı yapıp sonradan onu boyayıp resim yaptığını zanneden kişilerden değiliz. Biz dilimiz döndüğünce gücümüz yettiğince Urfa’ya hizmet etmeye çalışıyoruz. Bu düşüncemizi sizin art niyetli eleştirileriniz sekteye uğratamaz uğratamayacakta. Bu konuda emin olun.
Siz istediğiniz kadar saklanın kim olduğunuzu, neye hizmet ettiğinizi çok iyi biliyoruz. Aslında bütün çabanızın kitapta yer almak olduğunu biliyorum ama ne yaparsanız yapın bu sözlüğe giremeyeceksiniz bunu da böyle bilin.Bizim kitabımızda size yer yok.
Dinozorların devri çoktan geçti. Bir işe siyah giymiş kahraman Zorro gibi başlayıp Urfa tabiriyle Tırro gibi bitirmekte var. Bunu da hiç unutmayın.