Dünyamız yeni çağda ve özellikle XX’inci (Yirminci) yüzyıldaki önemli keşifler ve gelişmelerle büyük bir hızla uzay çağına ulaştı.
ınternet’i kullanan, fiber optikten yararlanan insanoğlu, gitgide robot ve bilgisayarlarla iylerini yürütmeye başladı.
Toplu yaşamaya uygun bir canlı olan insan, nerdeyse bencil, muhteris ve (A) sosyal bir varlık haline dönüştü. Neticede;tüm yaşamını başkalarının ürettiği makineleri kullanarak sürdürmeye başladı. Ve yavaş yavaşta sorunları çözmedeki yaratıcı kabiliyeti de kayboldu. Ruhsuz, sevinçsiz tek düze ve heyecansız sürekli tüketen, kirleten, tenekeden mamul makine insanlar haline geldi.
Batı dünyasındaki bu yeni olguya refah enflasyonu diyorlar. ınsanların büyük bir bölümü rahatsız ve huzursuzlar. Yeni durum onları bunalıma sürükledi.Bunların bir kısmı mazoist, bir kısmı narsist ve bencil oldular. Makine adamlar çok dertliler, yeni arayış içindedirler. Yalnız Amerika Birleşik Devletlerinde on (10.000) bin tarikat var. Zaman zaman ilginç ve bize ters gelen davranışlarını okuyor ve hayret ediyoruz.Doğada şaşmaz bir kaide vardır.Her nimetin bir külfeti, her külfetinde bir nimeti olur.
Hangi konumda ve hangi boyutta olursa olsun, külfetsiz elde edilen nimetin lezzeti yoktur ve bireyin yaşam sevincine katkıda da malzeme olamaz.
Tabiki, dünyamızda üreterek, yorularakmeşru kazançları ile bireyleri ve toplumları sömürmeden yaşamını sürdüren mutlu insanlar da vardır ve henüz çoğunluktadırlar.
Yavaş yavaş bu yeni akım az da olsa bazı müsait karakterdeki insanları bizde de etki altına almaya başladı.Korkum da bundandır. Birkaç örnek duydum ve okudum, irkildim.Birini tanıdım ki sormayın! şahıs tahsil gördüğü bütün okulları birincilikle bitirmiş, başarıyla okuyor, çok yüksek bir teknoloji mühendisi olacak, görünüşü aynı çağdaş ve uygar bir insan gibi.. Gel gör ki, tenekeden yapılmış makine adam olmuş kendinin de haberi yok.
Dedesi ölüyor, üzülmüyor. Nenesi, teyzesi hasta, bir kere gidip ziyaret etmiyor. Kimseye selam vermiyor, yere düşen bir serçe yavrusunu yuvasına koymuyor, yardımlaşma, dayanışma içinde olmuyor.Hep kendini düşünüyor, derslerini üstün derecelerle ikmal ediyor.
Görevini aksaksız yerine getirmeye çalışan, programlanmış bir çamaşır veya buzdolabı gibi olmaya çalışıyor ve neticede olacaktır da. Ben bu tiplere ne acıyorum, ne de kızıyorum. Zira, çamaşır makinesine, buzdolabına hiç kızılır veya küsülür mü? Bu tipler şeklen insan,fonksiyon olarak da makine adamdırlar.
Bana göre; ıdeal olan, bugün adamoğlunun vardığı uzay çağındaki yüksek teknolojiyi insanlığın ortak mutluluğu için veya onun onurlu bir şekilde yücelmesinde kullanmaktır. Maalesef şu aşamada görünen o ki; ileri teknoloji bazı insanları bencil tenekeden mamul makine adamlar haline getirmiştir. Ve çokta yazık olmuştur. Bu nedenle geç kalmadan teknolojinin yanında genel eğitim ve öğretimde kişilerin sosyal bir varlık olaninsani boyutu daele alınmalıdır
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…