Mahmut Çepoğlu
4 Haziran 2007
1970’li yıllarda tatil günlerimiz hep kütüphanerde geçerdi. Yıllar var ki kütüphanenin kapısından geçmedim. Bir iki kez uğradığımda da aradığım kitapları bulamayınca tümden uzaklaştım. Uzun yıllar uğramadığım kütüphaneye bu yazı için uğradım. Bahçede ki güzellikleri ancak görerek yorumlasınlar. Sessiz sakin bir ortam. Çalışan personelin yetersiz olduğu her halinden belliydi. Kim nereye yetişsin. Sekiz personel üç katlı bir bina, okuma bahçesi, gel de çık işin içinden.
Personel gelen öğrencilere canı gönülden hizmet çabasındadırlar. Ancak hizmet ancak personel sayısı ile orantılıdır. O olmayınca kim ne yapabilir. Daha bu Urfa’nın en büyük halk kütüphanesi… Ya semt kütüphaneleri örneği şURKAV Kütüphanesinin hiç personeli yok. Vali Kemalettin Gazezoğlu aynı minval. Hani atalarımız ne demiş taşıma su ile değirmen dönmez.
Hizmet Gazetesi’nin manşetten verdiği “kütüphane kıyımı!” haberi insanı ister istemez düşündürüyor. Sağ olsun haberi hazırlayan Mehmet şansal olayın hassas noktasına parmak basmasını biliyor. Bu her iki kütüphanenin kapatılacağını söylüyor, kitaplarının da Karaköprü Belediyesi’ne devredileceğini yazıyordu.
Bir insanı kütüphaneye kazandırma uğraşı verilmesi gerekirken, biz kültürün hafızası olan kütüphaneleri kapatıyoruz. Bir kız çocuğunun okula devamı için uğraş verilirken, okuma alışkanlıkları geliştirme yeri olan kütüphanelere bu sonuç reva görülmemeli diyorum. Aile ortamında çalışma ortamı bulamayanların en uğrak yeri kütüphanelerdir. Ben yıllarca oradan faydalanmasını bildim.
Kütüphaneler tarihin, memleketlerin, milletlerin hafızasıdır. Kütüphaneler korunup büyütülmedikçe, yenilenmedikçe hafızalar zayıflıyor demektir. Üstelik bunlara kilit vurmak zihinsel gelişme yerine ‘zihinsel körelme’ getirir inancındayım.
Arapça “Kütüp” kelimesi kitap kelimesinin çoğulu demektir. Hane de Farsça’da ev anlamı taşımaktadır. Bu hane kelimesini bir çok meslekte kullandığımız gibi burada da kullanmışız.
ışte bu nedenledir ki; kütüphane, kitapların evi, kitapların bulunduğu ev karşılığındadır. Bir eve kilit vurmanın suçu, bir yuvayı dağıtmanın müsebbibi kimse olmak istemez. Hele bu kütüphane ise, asla müsaade edilmemelidir.. Tarihte kitap düşmanlığını Moğollar da gördüm. Başkaları da var mı sorusu elbette yanıtsız bırakılmaz.
Konu kütüphane olmuşken Akçakale’den başlayalım. Bunlar kütüphane gerçeği, Urfa’nın talihsizliği. Akçakale Kütüphanesinde bir memur var. Harran ılçesi Fikret Otyam Kütüphanesi kapalı. Birecik de bir müdür, bir hizmetli mevcut. Kapanmaktan kurtulmuş. Bozova da bir memur, Halfeti’de bir müdür, oda atandığı gün tayin istemiş. Çekip gitmiş, üstelik kadrosuyla Halfeti’yi turizme açma uğraşı verilirken…
Siverek şanslı ilçelerimizden biri. Kütüphane bir müdür, iki memurla hizmet veriyor. Viranşehir ise en şanslı sı. Bu ilçelerimizden altı personel mevcut. Suruç diğer ilçelerimizle aynı kaderi paylaşmış bir memurla kütüphaneyi nereye kadar götürecekler bilemiyorum.
Ben kütüphanelerin “semt kütüphanesi” adı altında semtlere yayılmasını isterken mevcut kütüphanelerin kapatılıp kitaplarının dağıtılması elbette bizleri üzer.
Kitap sevgisini aşılamak için bu kadar uğraş verirken ‘kütüphane kapatma ayıbı’nı kimse alnında taşımamalı bence…
Dünya da olduğu gibi ülkemizde de bilgisayar kütüphane programları taranmakta, daha kolay, daha pratik kolay faydalanma yolları aranırken; ınternet’e erişim için yapılan çalışmalar yapılması, insanların zamanlarının çoğunu kütüphanelerde geçirmesi anlamında uğraş verilmesi gerekirken biz kütüphaneyi kapatıyoruz.
Yaşadıklarını, düşündüklerini fikirlerini, savlarını büyük bir emek ve gayret sonucu “eser” adı altında kitaplaştıranlara nasıl ulaşacağız, ya da onları nasıl tanıyacağız?
Herkesin kitap dergi vesaire yazılı matbuatı alıp okuma şansı olmayabilir. Kütüphaneler az da olsa kaynak olmaktadır. ışte bu nedenle kütüphanelerin varlığına varlık katmalıyız. Düşünce sav ve yaşamdan alıntıların eser olarak toplanması, korunması organizeli bir şekilde insanlara faydalı kılmak adına sunulması büyük önem taşımaktadır.
Araştırmacıların yaptıkları çalışmalara en kolay ve bir şekilde kaynak bulma yolu kütüphanelerden geçer. Dolaysıyla öğrencilerin ödev hazırlamak, tez yazmak için ilk uğradıkları yerler kütüphanelerdir.