İbrahim Halil Okuyan
17 Temmuz 2006
Pek de makbul olmayan bir şov proğramının yapımcısı Savaş Ay, Star televizyonunda Serkan Tekin adında bir araştırmacı yazar (!), Proğramına çıkarmış. Nasıl bir araştırmacı yazar olduğunu kendisi çabucak ortaya koydu. Kesin bir fetva (!) Ile “Balıklıgöl kutsal değil” dedi. Halim selim “Efsane” kelimesi ile boşboğazları anımsatan “Safsata” kelimesini aynı anlamda kullandı. Aslında “Halilürrahman ve Ayn-ı Zeliha adı verilen Balıklıgöllerimizin müslümanlar, hristiyanlar, museviler tarafından bu üç din mensuplarınca kabul edilen kutsallığını bir tarafa attı. ınanca saygıyı unuttu “ yanmayan odunlar nasıl balık olur?” Düşüncesine taktı. Allah’ın kudreti ile bir insanın alevlerin içinde niçin yanmadığını, oranın nasıl güllük-gülistanlık bir yer haline geldiğini düşünmedi…
Allah’ın kudretine inananlar için bütün olayların olabileceğine kanaat getirilir. Bir kısmı zaten Kur’anda ayetler halinde anlatılmaktadır. Tabii anlayabilene… Bir kısmını da halkın iz’anı efsane haline getirmekte, olayı tamamlamaktadır.
Efsaneye inanılır veya inanılmaz. O kişinin kendi bileceğidir. Ama milyonlarca insanın inandığı bir kutsal’a saldırılmaz. ınanç sahiplerinin önü kesilmez. Bu nasıl araştırmacı yazarlık. Yoksa ömründe iki kitap okumamış, bir kaynak eseri taramamış; Osmanlıcayı , bir batı veya doğu dilini öğrenmemiş; bir kartvizit bastırarak “araştırmacı yazar payesine ulaşmış bir hevesli mi Sayın Tekin? Nedense ekrandaki fikirleri ile bizde o intiba uyandı. Inşallah yanılmışızdır.
Türk Dil Kurumu Sözlüğü “Efsane”yi şöyle tarif ediyor. “Halkın imgesinde doğarak ağızdan ağıza dolaşan ve konusu çok defa olağanüstü nitelikte olan hikâye..”
Hikâye; bilindiği üzere olmuş veya olması mümkün olan… Buna göre, Balıklıgöllerimizdeki bütün olayları bir efsane olarak kabul etsek de yalan yanlış şeyler, boş sözler, yanı safsata değildir. Bir kısmı Kur’an ayetlerine, inancımıza göre tam yaşanmıştır. Bir kısmı da halkımızın asırlar boyunca süren bir tamamlamasıdır. Saygıya lâyıktır. Yine Aynı sözlük (TDK) “Safsata, kelimesi için de; “Boş ve temelsiz söz” kaydını söyleyelim. Bizim kutsalımız Balıklıgöllerdeki bütün hadiseler efsane mi, safsata mı?
Bazı meseleleri iyice araştırmadan televizyon ekranlarına çıkıp yalan-yanlış anlatmalarınız doğru mu? Bu tür yanlış saplantılarınız doğru mu? Bu tür yanlış saplantılarınız kime ne kazandırıyor ?
Sonra “Efsane”yi hafife almak da doğru birşey değil. Efsaneler aylık insanlara ve Milletlerce çok güzel ipuçları veriyor, doğruya, gerçeğe anlaşmalarında yardımcı oluyor. Bugüne kadar bu yolla çok güzel sonuçlara ulaşılmış, çok güzel kazanımlar elde edilmiştir. Binlerce yıl öncesinden gelen efsanelerle tarihi gerçekler ortaya çıkarılmış, kültürel ve ekonomik anlamda zenginlikler elde edilmiştir. Turizmde çok istifade edilmiştir.
Urfa’da Hazreti Adem aleyhisselâmın Harran’da çift sürdüğü, buğday ektiği bir efsane idi. Bugün Göbeklitepe’deki tarihi bilgiler ve dünyanın birçok ülkesindeki yayınlardan öğreniyoruz ki, yaşananlar efsanenin çok ötesinde bir gerçek, inşallah zamanla iş daha iyi aydınlanacak ve efsaneleri hor görme alışkanlığında olanlar mahcup olup utanacaklardır. şimdilik “anlayana bu kadar yeter” diyoruz.