Cüneyt Gökçe
9 Nisan 2010
Kutlu doğum heyecanı her tarafı kuşatmaya başladı; tatlı esintisi şimdiden hissedilmeye başlandı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 16-20 Nisan tarihleri arasında Hz. Peygamber, çeşitli yönleriyle ve değişik etkinliklerle gündeme getirilecek.
Kutlu doğum için her yıl isabetli bir konu seçildiği gibi bu yıl için belirlenen konu daha da ehemmiyetli: Hz. Peygamber ve Kur’an-ı Kerim… Her zamankinden fazla ihtiyaç duyduğumuz bu iki temel unsur, maddi-manevi hayatımızın esasını teşkil etmektedir. Zaten Hz. Peygamber, Rabb-i Rahim’ine kavuştuğunda bizlere en büyük miras olarak Kur’an ve sünneti bıraktığını beyan buyurmamış mıydı? Onlara bağlı kaldığımız sürece yanlış yapmamız söz konusu değildi.
Kuşkusuz; Hz. Peygamber’i en güzel tarif eden ve O’nu bütün yönleriyle bize tanıtan başlıca kaynak, Kur’an-ı Kerim’dir.
Bir Peygamber olarak Hz. Muhammed’i ele alan Kur’an O’nun insani, beşeri ve ahlaki özelliklerine de dikkat çekmektedir.
Kur’an’daki Hz. Peygamber’i bütün yönleriyle tanıtmak hiç kuşkusuz geniş çaplı çalışmalarla ortaya konması gereken bir husustur. Biz bu yazımızda Hz. Peygamber’in bir kısım özelliklerini vurgulamaya çalışacağız.
Kur’an-ı Kerim ayetleri incelendiğinde ilk etapta şu noktalar dikkatimizi çeker:
1-Hz. Peygamber bir insandır: Görevini tam anlamıyla yapması da bunu gerektirir. Mükemmel irtibat ancak böyle sağlanır. Nitekim yüce Allah tarafından bu husus muhatapların nazarına sunulmakta ve bu nokta sıkça hatırlatılmaktadır. “Ben ancak sizin gibi bir insanım.” (Fussilet, 6) ayeti bu noktada güzel bir örnektir.
2-Hz. Peygamber bir Kuldur: Hem de mükellef ve sorumlu bir kul.. Nitekim ayet-i kerimede “Ben ancak bana Rabbimden vahyedilene uyarım.” (A’raf, 203) buyrulmaktadır.
3-Hz. Muhammed Peygamberdir: Peygamberlik zincirinin son halkasını teşkil eden son görevlidir: “Muhammed içinizden hiçbir erkeğin babası değildir, lâkin Allah’ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilir.” (Ahzâb, 40)
4-Hz. Peygamber engin bir hilim sahibidir: Kabalıktan ve katı yüreklilikten uzak, bağışlayıcı ve affedici bir özelliğe sahiptir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu husus şöyle dile getirilmektedir: “İnsanlara yumuşak davranman da Allah’ın merhametinin eseridir. Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın, insanlar senin etrafından dağılıverirlerdi. Öyleyse onların kusurlarını affet, onlar için mağfiret dile ve işleri onlarla müşavere et! Bir kere de azmettin mi, yalnız Allah’a tevekkül et! Allah muhakkak ki Kendisine dayanıp güvenenleri sever.” (Al-i İmran, 159)
5-Hz. Peygamber rahmet abidesidir: O’nun rahmeti bütün alemleri kuşatmakta ve bütün yaratıkları istiap etmektedir. Özellikle, inananlara karşı apayrı bir bağlılık içindedir: “Size kendi aranızdan öyle bir Peygamber geldi ki zahmete uğramanız ona ağır gelir.Kalbi üstünüze titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe, 128)
6-Hz. Peygamber dinin kaynağıdır: Allah Resulü’ne itaat, imanın gereği ve tevhid inancının öncelikli şartıdır. Çünkü O’nun bütün tebligatı ilahi vizeli ve ilahi onaylıdır. O, “Kendi kişisel arzu ve hevesine göre konuşmaz.” (Necm, 3)
7-Hz. Peygamber her şeyi azami ihlas dairesinde yapar: Allah resulü, yaptığı bütün işlerde sadece Allah’ın rızasını gözetir. Hiç kimseden maddi-manevi hiçbir beklentinin içine girmez. O, sadece Rabbinin hoşnutluğunu umar. Nitekim yüce Allah bu konuda şu uyarıyı yapmaktadır: “De ki: Ben de irşad ve risalet hizmetinden dolayı sizden bir ücret istemiyorum ve ben size kendiliğinden bir iddia içinde bulunan biri de değilim!” (Sad, 86)
8-Hz. Peygamber ibadet hayatının zirvesindedir: O, tebliğ vazifesini yaptığı gibi ümmetinden daha fazla ibadetle de meşguldür. Bilindiği gibi O, ümmete farz kılınan ibadetlerin yanı sıra ayrıca ümmet için farz olmayan bir takım ibadetlerle de mükellef kılınmıştır. Bu noktada gece namazları olarak tesmiye edilen teheccütler örnek gösterilebilir. İşte ayet-i kerime: “Sana mahsus olmak üzere gecenin bir kısmında kalkıp Kur’ân oku, teheccüd namazı kıl. Böylece Rabbinin seni makam-ı mahmûda eriştireceğini umabilirsin.” (İsra, 79)
9-Hz. Peygamber tevazuun zirvesindedir: Hz. Peygamber’in tevazuu hem günlük yaşantısında hem aile hayatında hem de tebliğ sırasında gerçekten dillere destandır. “De ki: ‘Ben, size Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Yok, ‘Ben gaybı bilirim.’ Yok, ‘Ben meleğim’ de demiyorum. Bana ne vahyediliyorsa, ben ancak ona tabi olurum. De ki: ‘Kör, görenle bir olur mu? Hiç düşünmüyor musunuz?’”
10-Hz. Peygamber Ölümlüdür: Allah Resulü de diğer insanlar gibi geçici ve sonlu dünyadaki vazifesini tamamladıktan sonra Rabb-i Rahimine kavuşmuş ve ebedi yurda intikal etmiştir. Kur’an-ı Kerim’de bu husus şu şekilde dile getirilmektedir: “Hiç şüphe yok ki sen de öleceksin, onlar da ölecekler. Sonra da büyük duruşmanın olacağı kıyamet gününde Rabbinizin huzurunda birbirinizle davalaşacaksınız.” (Zümer, 30-31)
Hz. Peygamber’i tam anlamıyla tanımamız ve O’nu örnek almamız dileğiyle