Cüneyt Gökçe
16 Şubat 2007
“ınsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez.” [Lokman(31),18]
ınsanların farklı coğrafya, renk, dil ve yapıda yaratıldıkları bilinen bir husustur. ılahi tercihle gerçekleşen bu realite karşısında ne kimsenin övünmesi; ne de dövünmesi gerekir. ınsanın, kendi tercihi ile gerçekleşmemiş bir olgudan dolayı ‘üzülmesi’ yersiz olduğu gibi; ‘büyüklük taslaması’ da yanlıştır. ınsanları küçümseyip hakir görmek ya da onların üzerinde üstünlük taslamak –en basit ve hafif tabiriyle- kabalık ve cehalettir. Kendi kendilerini öven ve öve öve bitiremeyen insanlar, ne Allah katında, ne de kullar nezdinde hiçbir değerleri yoktur. ınsanlarca kendilerine gösterilen iltifat ve ilgiler ise tamamen sahte ve yapmacıktır.
Yapmacık ve sun’i davranışlar doğalı aşma ve fıtratı çiğneme anlamına gelir. Bu yüzden Hz. Lokman sevgili yavrucuğuna öğütlerde bulunurken özellikle doğal olmasını istemiş ve yapmacık davranışlardan uzak durmasını tembihlemiştir:
“Yürürken ölçülü ve doğal ol! Konuşurken sesini ayarla, bağırarak konuşma! Unutma ki seslerin en çirkini, avazı çıktığınca bağıran eşeklerin sesidir; [Lokman (31),19]
Yürümede ve konuşmada ölçülü olmanın hem bireysel hem de toplumsal anlamda çok büyük önemi ve yansıması vardır. Yavaş yürünmesi gereken yerde, ‘yavaş’; hızlı yürünmesi gereken yerde ‘hızlı’ yürümek, tavsiye edildiği gibi, yapmacık ve kibir yüklü yürüyüş tarzları da şiddetle kınanmıştır. Sahip olduğu mal, ya da işgal ettiği mevkiden dolayı kendisini ‘farklı’ görüp bu durumu yürüyüş ve hareketlerine yansıtmak çirkin bir durumdur.
Hem aile ortamında, hem de toplumun her hangi bir noktasında başvurulması gereken farklı ses tonlarının bulunduğu muhakkaktır. Her makam, mevki ve duruma uygun değişik münasip tercihlerin sergilenmesi, yapılması lüzumlu olan hususlardır.
Dinlemeyi bilmek icap ettiği gibi; meramı ifade edebilmek de önemli bir husustur. Sesin, cümlenin, kelimenin, tonun ve mimiklerin fıtri ayarlanması da bu arada düşünülmesi gereken önemli başlıklardır.
Her yaratığa, özellikle en değerli varlık olan insana, saygı gösterilmesi ve Yaradan’ından dolayı önemsenmesi şarttır.
Kâinatta abes, gereksiz ve lüzumsuz hiçbir şey olmadığına göre bunların arkasındaki zenginlik ve hikmeti yakalamaya çalışmak çok önemli ve saygın bir erdemliktir.
Öte yandan kâinatta yer alan bütün varlıkların, insanın hizmet ve yararına sunulması, üzerinde ayrıca durulması gereken önemli bir gündem maddesidir. Nitekim Hz. Lokman’ın oğluna nasihatlerini konu edinen ayetlerden hemen sonra bu duruma işaret edilmekte ve şöyle buyrulmaktadır:
“Görmüyor musunuz ki Allah göklerde ve yerde olan şeyleri sizin hizmetinize vermiş. Görünen görünmeyen bunca nimete sizi gark etmiş? Yine de, öyle insanlar var ki hiçbir bilgiye, yol gösterici bir rehbere veya aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışıp durur.” [Lokman (31),20].
şu halde, Yüce Allah’ın zat, sıfat ve özellikleriyle iyi tanınması; tasarruf ve gücü hakkında bilgi sahibi olunması; insanlar üzerindeki ihsanlarının iyi bilinmesi ve insana verilen değerin en doğru bir biçimde takdir edilmesi zorunludur.
Bir birimizi daha iyi tanımamız ve birbirimize karşı daha fazla saygılı olmamız dileğiyle…