Ömer Elçi
14 Nisan 2006
şanlıurfa Belediyesi Karakoyun ış Merkezi tünel girişindeki yaya ve araç karmaşasını önlemek için demir korkuluk yaptırdı.Duyarlılıklarına teşekkür ederim…. Karakoyun Projesi şanlıurfa’nın geleceğini katledenlerce yerel basının ve sivil toplum kuruluşlarının tüm önerilerine rağmen popülist yaklaşımlarla yapıldı. Devlete, millete hizmet etme değil de, devleti milleti kandırma olarak siyaset yapanlar ah almaktan hiçbir zaman kurtulmazlar.”Hele seçilelim, halk nasıl olsa kuzu” diyenlere bir gün mutlaka eleştiri gelir. Eleştiri gelecek diye de söz konusu kişilerinde halk içinde dolaşamaması,toplantılara katılmaya cesaret edememesi gibi acı bir durum yoktur. Ki halkımız da seçtiklerine her zaman saygılı olsa da yeri geldiğinde kuzu olmadığını bir tek kelime ile de söylemesini bilmiştir… Milletin hizmete susamışlığını göz ardı etmek, milletin parasını peşkeş çektirmek kolay. Sıra gecelerine katılanlar seçtiklerinin yaptıklarını, yapmak istediklerini de ister istemez konuşurken kimse gül, karanfil takdiminde bulunmuyor…. şanlıurfa Belediyesi bir çok yerde harıl harıl çalışıyor. Yapılanlar konuşuluyor. Belediyenin “Halk ne diyor,halk ne istiyor?” diye bir anketör ekibi, birimi herhalde oluşturulmuştur. Bir köşe yazımda”şanlıurfa Belediyesi yapmak istediği çalışmaları, projeleri belirlediği mekanlarda (Bil board) halka takdim etse veya Web sayfasında yayınlasa ve görüşlerle son şeklini verse daha başarılı olur. vs” şeklinde paylaşmaya çalışmıştım. Dileğimiz, özlemimiz, istemimiz insanca yaşanan, imrenilen bir şanlıurfa.Harcanan, harcanacak her kuruşta da her bireyin hakkının olduğunun unutulmaması…. Karakoyun ış Merkezi giriş tüneli karmaşasını bir nebze azaltmak için yapılan korkuluk zaman diliminde daha etkin bir projeye dönüştürülebilir. Belediyenin bu konudaki uzmanları gelecek onlarca yılı,yüzyılı düşünerek etüdler yapacaklarına da inanıyorum. Halkımız ise maalesef yine bildiğini yapmaktan geri kalmıyor. Halk kendi öz eleştirisini yapmama ve kurallara uymama alışkanlığını ise sürdürüyor.3-5metre birazcık daha fazla yürümeyi sevmiyoruz. Karakoyun ış Merkezi tünel girişine yayalar bu kez araç yolunu kullanarak geçmek için çaba harcıyor. Atatürk bulvarında halen çimlere basıp karşıya geçenler. Üst geçitleri kullanmama inatlığı. Park ve bahçelerdeki ağaçları çiçekleri koparma, kırma, çalma alışkanlığı.ışyerinin ve ikametinin önündeki bir avuçluk çukuru onarmama ve her şeyi yerel yönetimden, devletten bekleme beleşçiliği. Örnekleri istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. Halk olarak özeleştirimizi yapmak,sorunların çözümüne yardımcı olmak gibi alışkanlığımız, sorumluluğumuzda maalesef yok veya çok az…. Bu şehrin gerçeklerini görmek ve kabul etmek zorundayız.şanlıurfa geçmiş tarihiyle dünyanın ender şehirlerinden. şanlıurfa ve Türkiye sevdama kimse söz söyletmem. Objektif olmaya özen gösterdiğime inanırım. Siyaseti de sevmem. Sayın Ahmet Eşref Fakıbaba Beylerin dürüstlüğüne, hizmet etme isteğine de halen inanıyorum. Bu bağlamda şanlıurfa halkının, esnafının yapılan çalışmalara sahip çıkması ve onlarca yıldan beri süregelen “Kuralsızlığı kural haline getirme” alışkanlığından vaz geçmesi veya en aza indirmeye çaba harcaması gerek. Eleştirmek çok kolay.”Elimdeki sigarayla kendimi zehirledikten sonra 3-5 metre ilerideki çöp kutusuna atmayıp, yere atıyorsam” kendime ne demem gerek? Kuralsızlığı kural haline getirme,kolayımıza, işimize, çıkarımıza gelen yaşam tarzını benimseme alışkanlığı ise ne yerel yönetimin, ne devletin, ne de kurum ve kuruluşların yaptıkları hizmetleri amacına ulaştırmaz… Geçici de olsa iş merkezinin önündeki çalışmadan dolayı belediyeye bir kez daha teşekkür ederim. Kuralsızlığı yaşam kuralı kabul eden yayalarımızın, insanlarımın da kendilerini irdelemelerini ve hepimizin daha insanca yaşam özlemine yardımcı olmalarını rica ediyorum. Yapılan korkuluğa rağmen araçlar arasında dans ederek karşıya geçmeye çalışanlar trafik kazası olasılığında yaralanma , ölüm gibi istemediğimiz oluşumlara sebep olabilecekler. Kuralsızlık alışkanlığından dolayı da yasal olarak ta hiçbir hak iddia edemezler. Kuralsızlıkları yaşam kuralı olarak algılamaktan vazgeçmek zorundayız…