İbrahim Dülger
16 Ocak 2007
Kurallar vardır, düzen sağlar. Kurallar vardır, düzeni bozar, kurallar vardır, insanlara eziyet çektirir, canlarından bezdirir. Kimilerine göre de kurallar bozulmak, çiğnenmek için vardır. Kuralların boşluklarından yararlanılarak menfaat sağlanır, zengin olunur, köşe dönülür. Kurallara uyanlara zavallı gözü ile bakılır. Kurallara uymamanın yaptırımları yerine getirilmez beklenir; Para cezası ise ödenmez, hapis cezası ise; rapor alınır. Adamı bulunur, sümen altı yapılır. Ötelenir, özel yasa çıkarılır, yaptırım hafifletilir. Seçimler yakınsa, af vaad edilir. Namuslu, kurala uyan vatandaşın canı çıkar, telaşlanır. Bir an önce kuralı yerine getirmeye çalışır. Kuyruklarda bekler, işinden, gelirinden olur. Bilir ki; kendi halinde vatandaş yerine getirmezse kuralı, ödemezse vergisini, cezasını; bedelini pahalıya ödeyecektir. Katmer, katmer, misli misli. Hele bir dalgınlığına gelmişse çiğnemişse bir kuralı hata yapmışsa; “Gel bakalım buraya!” “Sen nasıl uymazsın kurallara? Nasıl çiğnersin yasaları” diye. Ruhu canından alınacakmış gibi sorguya çekilir. Hemen, hem de katlamalı faizi ile. Tez elden, mal, mülk maaşına, malına haciz, ödenmelidir ceza. Yoksa; batar bu toplum, düzen bozulur, kötü örnek olur çoğunluğa. Kural ihlali ne demek? Hiç yakışır mı kendi halinde senin gibi vatandaşa? “Bu iş senin işin değil, sen kurallara uy, vergini ve cezanı öde, öğretmediler mi ki, sana Vatandaşlık Bilgileri dersinde bunları?” Miktarları fazlaca arttırılan trafik cezaları mı? Onlarda çoğunluğu oluşturan, düzene uyan vatandaş için geçerli. Kuralı çiğnemeye alışkınları, hiç mi, hiç ırgalamaz. Ceza mı kesildi? Yırt at fişi, ödeme, adamını gör, bekle af çıkar. Vergi mi ödenmeli? Namuslu vatandaş kuruşuna kadar öder. Gerekirse mal, mülk satılır, kredi alınır, iflas edilir, dükkan kapanır, işsiz kalınır. Uyanık vatandaş zarar gösterir, ödemez başka yerlere yatırım yapar. ışte seçimler kapıda, bilmem kaçıncı vergi affı yakın. Altta kalanın canı çıksın. Askerlik mi? Feda olsun oğlum vatana, öbürü kaçmakta, beklemekte paralı askerlik yasasını. Elektrik su abone parası mı? Yatırma kalsın. Bakarsın; arşiv yanar( sayıştay arşivi gibi aylarca) bilgisayarda bilgiler silinir. Borcunu gününde ödeyene takdir; iltifat, mükâfat yoktur. Sayaçlar kontrol için incelemeye alınır? O da ne? Büyük bir ceza gelmekte yolda. Neden? ıncecik bir telle saate bağlı mühür’ün teli kopmuştur. Büyük suç, komisyonlar toplanacak koca, koca adamlar, saat hakkında karar verecek. Oysa incecik tel kontrol sırasında veya yıllarca bağlı olduğu yerde bir dokunuş nedeniyle kopmuş olabilir. Ayrıca ev de boştur. On yıl elektrik, su, bile kullanılmamaktadır. Fazlada ödenmiştir bir miktar su parası, elektrik parası. “Su kullanmamak ne demek?” Kullanılmalıydı. ınanılmaz; masum, kurallara uyan vatandaşa, kötü niyetliyle bir kefeye konur, “Saati tersine takmış olabilir, arasına film sokmuş olabilirsin?” diye en ağır biçimde hilekârlıkla suçlanır. Ağrına gider vatandaşın, “Niyetim kötü olsaydı kılıfına uydurmaz mıydım, bulmaz mıydım yolunu ben de, sözüme güvenin.” “Olmaz belge lazım. Ne deriz müfettişlere sonra.” Sonra, bağırta bağırta, sağlam saat değiştirilip, az biraz ceza mı, ne olduğu belli olmayan para ile bir haftalık mücadelenin sonunda aldığı darbelerle kurtulup haline şükrettirilir. “Sen dua et, bununla kurtuldun. Ya! birkaç milyar ceza kesseydi komisyon.” Güvenlik, inşaat, gıda, eğitim, sağlık gibi her konuda kurallara uymayarak ayrıcalık haksız kazanç sağlar, kuralları bozanlar. Daha sıkıştırılınca insan hakları ihlal’i var diye feryat eder, sanki; namuslu vatandaşın hakları yokmuş gibi. Polisler, görevliler çaresizlik içindedir. Düzene uyan, kurallara uyan vatandaş birçok yerde mağdur edilir. “ıyi ki; hukuk var. Avrupa ınsan Hakları Mahkemesi var.” Diye düşünmekten alıkoyamaz insan kendisini. Bu yanlış, hukuksuz uygulamalara karşı; yol, yordam, dil bilmez vatandaş nice yanlış, haksız uygulamalarla karşı karşıya kalır. Oğlunu askere gönderir, vergisini öder, kurallara uyar, iyi vatandaş olur, “Devletim, vatanım sağ olsun der.” Kötü amaçlı kişileri engellemek için çıkartılıp teferruatlaştırılan yasalar, sade vatandaşı canından, hayatından bezdirip, nefret ettirir. Sonra istemeyerek o da yolunu bulup, yoldan çıkar. Toplum düzeni alt-üst olur. Yapanın yanında kâr, uyana cefa olur, acı olur. Kamu vicdanı yararlanır, bu uygulamalar sonunda. Babalar, mafyalar türer, etnik ve dinsel bölünmeler yaşanır. Alt-üst olan toplum düzenin de yaşamak için; Devlet örgütüne güvenmek yerine; bir gurubun üyesi, birilerinin adamı olmak tercih edilir. Demokratik, sosyal hukuk devletinde. “Nasıl bugünlere geldik?” Sorusunu sorar oldu herkes birbirine. Gelecekten kaygı duyup, yine bir kurtarıcı bekler olduk, hep birlikte. Oysa; güç bizde, azınlıkta olup kötü niyetli olanı biz büyüttük ejderha gibi, nemelazımcılıkla. Oysa; “Namuslular, namussuzlardan daha güçlü ve cesur olmalı bu memlekette.” Bir devlet adamımızın dediği gibi.