İbrahim Halil Okuyan
21 Nisan 2006
Çocuklar… Zavallı çocuklar… Harplerin, darplerin, terörün, sefaletin mazlûmu, zalimlerin oyuncağı zavallı çocuklar.. Yüzyıllardır devam eden harplerde hiç günahları olmadığı halde cezayı çocuklar, yaşlı kadınlar çekiyor. ıki ayrı Milletin serbest bırakıldıkları zaman biribirilerini kucaklayacak çocukları savaşı çıkaranları ateşi altında yananlar, ezilenler oluyor. Terörde de sonuç hemen hemen aynı. Kötü niyetliler yaptıkları eylemlerde çocukları öne sürüp onların zarar görmesini, kendi amaçlarına uygun zarar vermesini sağlamağa çalışıyorlar. Böylece kendi nefislerinin rahatı için istikbalde huzura barışa, insanlığa hizmet verecek nesilleri fikren ve bedenen öldürüyorlar. Yazık değil mi çocuklara?… Çocukların serencamı savaşla, terörle de bitmiyor. Bakıyorsunuz bir çete veya menfaatinin zirvesinde yaşayan bir şahıs bir veya birkaç zavallı çocuğu nasılsa zorla veya kandırarak elde ediyor. Onlara “Kapkaç” yaptırıyor, dilendiriyor, uyuşturucularında kobay gibi kullanarak onları alıştırıyor, satışlar yaptırıyor. Hasılı çocuklar bunların elinde bir oyuncak haline geliyor, insafsızca sömürülüyor öldürülüyor. Elbette bu çocuklar bizim. Ama bu zihniyetler bizim değil. Onları kötülerin, kötülüklerin elinden kurtarmak için hepsine sahip çıkmağa mecburuz. Çünkü onlar bizim geleceğimiz, yarınlarımızın teminatı, sahibi, kurtuluşu… Bunun farkında olan kuruluşlarımız Allah razı olsun riskleri ortadan kaldırmak için çalışıyorlar. Çocuklarımıza kol kanat geriyorlar. Onların sokaklardan kurtulup faydalı işlerde kümeleşmeleri için çaba sarf’ediyorlar. Belli işlerde eğitilmeleri, açılan spor sahalarında futbol, basketbol gibi hobilerle uğraşmaları, onları kötülüklerden alıkoyuyor. Emniyet Teşkilâtımız yıllardır takdire şayan çalışmalar içinde. Belediyemizin yaptığı parklarda oyun ve oyuncak alanlarına da yer vermesi her mahallede parkları bayram yerine çevirdi. Bugün onları gereksiz yerlerde değil, hep buralarda görüyoruz. ıleride açılacak spor alanları da çocuklara ayrı imkânlar sağlayacak, buralardan belki Türkiye’de isimleri söylenecek değerer ortaya çıkacaktır. Bir de kütüphaneleri canlandırabilsek, okul önlerindeki kötülükleri, çocukları iyice eğiterek kavgadan, uyuşturucudan uzaklaştırabilsek şüphesiz yarınki nesiller daha çok güvencede olacaklar. Doğrusu hepimize çok iş düşüyor. Bugün bir dünyanın her tarafından 23 Nisan şenliğimize gelen katılan mutlu çocukları düşünüyoruz. Bir de Irak, Afganistan, Filistin savaş cehennemlerindeki çocukların halini. Eritre’de Somali’de Afrika’nın muhtelif Ülkelerinde açlıktan ölen çocukları ve onların beslenemediği için çocuklara süt veremez hale gelmiş göğüslerini, kurumuş süt çeşmelerini… Dünyaya refah vermesi mümkünken bunu yapmayan , aksine huzursuzluğu her tarafa yaymak isteyen imansız, yüreksiz devletlere kahr’etmemek mümkün mü? Garipler niçin 23 Nisan şenliklerine katılan ülkelerin çocukları gibi olamasınlar? Işıl ışıl gözler niçin hep sönük kalsın? Boşalmış, açlıktan sızlayan mideler, sayılır hale gelmiş kaburgalar bütün insanlık için ayıp değil mi?