Mehmet Göncü
15 Şubat 2016
Kıymetli
okuyucularım, bildiğiniz gibi kıskançlık tüm canlıların yaşam olgusunu
sürdürebilmesi için gerekli olan ‘İçgüdüsel’ davranışlardan biridir.
İnsan
da iç güdülerinden soyut değildir. Ancak Ademoğlu şuurlanmaya başladıktan
sonra, yani düşündüğünün farkına varıp ona yorum getirmeye başladıktan sonra
medeni olma yoluna girmiştir.
Medenileşmede
ise kişiler ve toplumlar, aldıkları çok boyutlu eğitimlerinin oranına göre
ancak içgüdülerinin etkisinden kurtulabilmişlerdir.
Hal
böyle iken günümüzde insanlık, en yüksek seviyede bile, henüz yüzde yirmi
seviyelerinde uygarlaşabilmiştir.
Bu
hususu öğrendiğimde gerçekten çok
üzülmüştüm.
Sevgili
okuyucularım, şimdi kendi kendime soruyorum; eğer insanlık aleminin tümü istenilen
düzeyde uygarlaşabilselerdi , başta dünya gelir dağılımındaki bu adaletsizlik
olmak üzere küresel ısınma, mülteci akınları gibi daha sayamayacağım bir çok
olumsuzluklar meydana gelir miydi?
Hiç
kuşku yok ki gelmezdi.
Bu
tabloya rağmen gönül temennim odur ki; insanlık alemi bir gün istenilen düzeyde
uygarlaşır ve böylelikle de bütün dünyadaki canlılar mutlu olurlar.
Aziz
okuyucularım, yazımın konu başlığında belirttiğim kıskanılmayan zenginlik ise
tevazudur. Tevazu sahibi bir kimse, bilmediğinin ve öğrenmeye mecbur olduğunun
farkında olan kimsedir.
İşte
bu kimse yaşam olgusundaki çok boyutlu eğitimi arar ve bulur.
Sonuçta
da istenilen düzeyde uygarlaşmış olur.
O
uygar oldukça kendisi ile birlikte insanlık alemi de mutlu olmaya başlar.
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; engin gönüllü dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın
sağlıcakla.