Mehmet Göncü
22 Haziran 2016
Kıymetli okuyucularım, bugünkü
yazımın konu başlığında belirttiğim ‘Kirşan Peştamal’ sözünün öyküsünü rahmetli
amcam Mehmet Nuri’den dinlemiştim.
Öykü şöyle;
Vakti zamanında Mahallenin birinde
ikamet eden varlıklı bir ailenin hanımı akşam kocasına, “Senden bir isteğim
var. Bana hamamda örtünmem için bir kirşan peştamal al” der.
Kirşan peştamal içinde sarı simle
işlenmiş çizgileri bulunan, öbür sade peştamallardan biraz daha süslü bir
havludur.
Eşinin bu isteğini duyan evin
erkeği bu isteğe hiçbir yanıt vermez. Kadın da bir daha tekrarlamaz. Aradan
dört-beş ay geçer, kadın bu sefer kocasına tekrar isteğini hatırlatır ve
ilaveten şunları söyler: “Senin bana almadığın Kirşan peştamalı bu gün hamamda
gördüm. Mahallemizin en yoksul ailesinin hanımı üzerine örtünmüştü. O aile gün
bulup, gün yiyen fakir bir ailedir. Onlar bu peştamalı alabilmişlerse, sen de
bana al” der. Bu istek ve talep karşısında evin erkeği yine herhangi bir cevap
vermez. Evin hanımı da ısrar etmez, susar.
Ancak ertesi gün evin erkeği gidip
o komşusunu bulur ve gayet kibar bir ifadeyle eşimden duydum: “Sen hanımına bir
kirşan peştamal almışsın. Allah bin tane daha almayı sana nasip etsin, takdir
senin ve kıymetli eşinindir ama benim senden bir istirhamım var. Eğer mümkünse
sayın eşin o peştamalı yalnız evinde örtünsün. Umumun istifadesine açık
kadınlar hamamında kullanmasın. Çünkü onu gören kadınların ister istemez
kıskançlık duyguları kabarıp, akşam kocalarını rahatsız ederler. Ekonomik
durumu iyi olan var, kötü olan var. İnsanların ekonomik güçlerini zorlayarak,
borca girmelerine ve çok hayati bir konu olmamasına rağmen gereksiz yere
harcama ve dolayısıyla israf etmelerine sebep olma” der ve sorar: “Kaça aldın o
peştamalı? Bir madeni liraya karşılık
adama 100 madeni lira verir ve ilaveten takdir sana ve eşine aittir. Benden
söylemesi’ der.
Sevgili okuyucularım, rahmetli
amcam, abartılı ve gereksiz tüketimden kaçınmamız için bu öyküyü anlatmıştı.
Gerçekten abartılı, gereksiz ve
sırf gösteriş için yapılan çok boyutlu tüketim, gezegenimizi olumsuz etkiliyor.
Örneğin; günümüz dünyasında tüm
üretilenin bir buçuk katını tüketiyoruz. Bu nereye kadar devam edebilir.
Keza; dünyamızın bir milyon yılda
ürettiği fosil yakıtları insanoğulları bir yılda tüketiyor.
Sonuç; işte yavaş yavaş kendini
göstermeye başlayan küresel ısınma ve iklim değişiklikleri..
Aziz okuyucularım, gelecek
nesillerimizi, çocuklarımızı, torunlarımızı düşünüyorsak lütfen gereksiz,
abartılı ve israf boyutuna varan tüketimden kaçınalım.
Bu konuda ünlü filozof Diyajenin
dediği gibi; ‘TEKAMÜL ETMİŞ İNSAN, İHTİYACINI AZA İNDİRMİŞ OLAN KİMSEDİR’ sözünü de iyi düşünüp iyi yorumlayalım’
Hey gidi günler hey. Rahmetli amcam
iyi ki bu günleri görmedi. Borç batağına düşmüş, evine lüzumsuz harcamalar
yüzünden haciz gelmiş ve Urfa’yı terk etmiş kimseleri duyup gördükçe, hep aklıma
rahmetli amcam ve ibret alınacak bu yaşanmış olay gelir.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda;
lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın
sağlıcakla…