Av. İzzet Doğan
21 Temmuz 2021
Türkiye Cumhuriyeti eski Devlet, Millî Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, her zaman Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Örneğin 2019 yılında Mekke’de toplanan 14. İslâm İşbirliği Teşkilâtı (İİT) Zirvesi’nin açıklanan sonuç bildirgesinde üye ülkelerden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile “dayanışma içerisinde” olmalarının istenmesi üzerine konuşan Türk
“İSLAM İŞ BİRLİĞİ TEŞKİLATI, KKTC’Yİ TANIMALIDIR” diyerek başlayan açıklamasına şöyle devam etmişti;
“KKTC’nin Türkiye dışında başka devletlerce de tanınması zamanı çoktan gelmiştir. Bu açıdan şimdiye değin adada tek devlet olarak Rumların elinde kalan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımayı sürdüren İİT ülkelerinin KKTC’yi tanımaları büyük önem taşımaktadır. KKTC ile asıl dayanışma böyle olur”
“İİT Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nde üye ülkelere yapılan KKTC ile dayanışma çağrısı, İslam ülkeleri iş birliği örgütünün KKTC konusundaki sessizliğine son vermesi bakımından olumlu bir adımdır ama yetersizdir.
Asıl sorun, 15 Kasım 1983 günü Kuzey Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi’nin Birleşmiş Milletler Antlaşması’yla da tanınan milletlerin kendi kaderini belirleme hakkını kullanarak ilan ettiği KKTC’nin kuruluşundan bu yana geçen 36 yıl içinde Türkiye dışında bir ülke tarafından tanınmamasından kaynaklanmaktadır. Uluslararası hukuk açısından haksız olan bu durum, KKTC’nin siyasî ve ekonomik bakımdan tecrit edilmesine, uluslararası ilişkilerde yalnızlaştırılmasına yol açmakta; Rum tarafına Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında uluslararası ilişkilerde ve kuruluşlarda avantaj, adaya kalıcı barışın gelmesini engelleyici bir tutumu sürdürmek olanağını vermektedir. Kalıcı barışa ancak uluslararası hukuk açısından eşit taraflar arasında yürütülecek müzakerelerle ulaşılabilir. Adada iki eşit devlet ilkesine dayalı federal veya konfederal bir çözüm de ancak bu yoldan gerçekleşebilir.
Artık KKTC’nin Türkiye dışında başka devletlerce de tanınması zamanı çoktan gelmiştir. Bu açıdan şimdiye değin Ada’da tek devlet olarak Rumların elinde kalan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımayı sürdüren İİT ülkelerinin KKTC’yi tanımaları büyük önem taşımaktadır. KKTC ile asıl dayanışma böyle olur. Bunu sağlamak için Türkiye’nin elindeki bütün olanakları kullanması gerekir.”
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula van der Leyen’inCumhurbaşkanıRecep Tayyip Erdoğan’ın 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yapacağı bir günlük ziyaret konusunda Avrupa Birliğinin çok duyarlı olduğunu ve Kıbrıs’ta iki devletli bir çözümü kabul etmeyeceklerini bildirmesi üzerine de Prof. Dr. Hikmet Sami Türk bir açıklama yaptı yaptı:
“Avrupa Komisyonu Başkanı’nın konuşması, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak AB üyesi oldukları; buna karşılık Türkiye’nin hâlâ AB üyeliğine kabul edilmediği, KKTC’nin Türkiye dışında başka hiçbir devlet tarafından tanınmadığı dengesiz bir siyasi ortamda Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin görüşleri doğrultusunda yapılmış bir açıklamadır. Slovenya, 1919-1991 yılları arasında 72 yıl boyunca Yugoslavya’yı oluşturan federe cumhuriyetlerden biri idi. 1991’de bağımsızlığını ilan etmiş, 1992’de Avrupa Topluluğu tarafından bağımsız devlet olarak tanınmış ve BM’ye üye olarak kabul edilmiştir. Slovenya’yı, Hırvatistan, Sırbistan, Bosna-Hersek ve Kosova izlemiştir.
KKTC ise onlardan önce 1983’te bağımsız devlet olarak kurulmuştur. Başlangıç ise, federal bir Kıbrıs Cumhuriyeti içinde yer almak üzere 1975’te kurulan ‘Kıbrıs Türk Federe Devleti’dir. Ne yazık ki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve arka plandaki Yunanistan, Kıbrıs’ta eşitlik temelinde iki kesimli, iki toplumlu bir devlet; bu konudaki girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine eşit egemen iki devlet çözümü konusunda uzlaşmaz bir tutum içinde olmuşlardır.
Bugün Türkiye’nin yapması gereken, KKTC’nin dost devletlerce, bu arada aramızda akrabalık bağları bulunan devletlerce tanınmasını sağlamak için her türlü diplomatik çabayı göstermektir.
Türkiye’nin AB’ye vereceği en uygun yanıt da KKTC’nin tanınmasını sağlamaya yönelik diplomatik çabalarını yoğunlaştırmaktır.”
Yugoslavya’yı oluşturan federe devletlerin çok kısa bir süre sonra Avrupa Topluluğu tarafından bağımsız devlet olarak kabul edilip topluluğa üye olarak kabul edilmeleri karşısında KKTC’ nin tanınmasına engel olmak istemenin hiçbir mantığı yoktur ve böylesi bir tutum adil değildir.
Dileğimiz ve umudumuz Kıbrıs’ı da kucaklayan” bir millet üç devlet “söyleminin bir an önce yaşama geçmesi.