İbrahim Halil Okuyan
29 Eylül 2006
Daha Kıbrıs konusu gündemde değilken, 40 küsûr yıl önce Türkiye Avrupa Ortak Pazarına (bugünkü Avrupa Birliği) ortak olmak için müracaat etti. Nasıl bir “Kızılelma” ymış ki, bugüne kadar hâlâ ortak olamadık, Avrupa Birliğine giremedik. Bazı Bilge kişilerimiz ve siyasette pişmiş adamlarımız; “Avrupa bizi oyalıyor, AB’ye almazlar” diyorlar ama bugünkü iktidar adeta bu sözün aksini ispatlamak, bir AB üyesi olmak için 40 yılın hırsı ile çalışıyor mutlaka bu “Birlik”te yer almak için var gücüyle uğraşıyor. 24 Avrupa Ülkesi söz birliği etmişcesine engeller ortaya koyuyor, “ucu açık” kapalı meseleler getiriyor, fakat Hükûmet ceht’etmiş ya hepsini aşıyoruz. AB’nin inadı ise eski inat.. şimdi de Kıbrıs’tan yana yumuşak karnımıza vuruyorlar. Güney Kıbrıs’ta yerleşik Rum kesimini bütün olumsuzuklarına rağmen aralarına soktukları yetmiyormuş gibi, onların lehine Türkiye’den tavizler koparmaya çalışıyorlar. Referandumda “Hayır” onlardan çıktı cezayı “Evet” diyen KKTC çekiyor. Söz verdikleri halde izolasyonları kaldırmıyorlar, bizi nimetlerden tecrit ediyorlar. Ama siyaseten tanımadığımız Rum kesimini tanımamızı, onlara da bir Fransa, bir ıngiltere, bir Almanya, Yunanistan, Belçika, Danimarka gibi yani aramızda hiçbir sorun olmayan bir AB ülkesi gibi limanlarımızı, havaalanlarımızı açmamızı istiyorlar. Bizim Hükûmet ve özellikle Başbakanımız; “Kıbrıstaki (KKTC) izolasyonlar kaldırılmadan havaalanlarımızı, limanlarımızı açamayız..” demektedir. Aylardır bu istek ve bu cevap tekrarlanıyor. Gerekirse “AB’den vazgeçeriz ama Kıbrıs’tan vazgeçmeyiz” deniliyor. Ama onlar yüzsüz ve pişkin. Sözlerinde durmadıkları, Rumları açıkça kayırarak AB’ye aldıkları halde hiçbirşey olmamış gibi hâlâ yeni tavizler peşindeler. Hükûmetin tavrı açık olduğu halde maalesef KKTC’deki çeşitli siyasi oyunlar ve içimizdeki anlayışsızlıklar Hükûmetini elini zayıflatıyor. Bunlar olmazsa elbette daha iyi olacak. Kıbrıs, öteden beri bizim milli politikamız ve Türkiye’nin prestiji. AB istediğimizde eski ama AB’yi teşkil eden 24 hıristiyan Ülkenin hinliği konuyu Kıbrısla birleştirdi, rezillik tutumuna devam ediyor. Biz Hükûmetin Kıbrıs’ı feda edeceğine inanmıyoruz. AB’ye girme isteği de çok arzulu olmakla beraber bunun Kıbrıs’ın önüne geçeceğini sanmıyoruz. Fakat 2007 seçimleri ne getirir, ne götürür onu da bilmiyoruz. Tek parti iktidarı devam eder mi, koalisyonlar mı olur, meçhul. Dış politikadaki geldiğimiz noktalar nereye varır, kazancımıza, kaybımıza nereden devam edilir bilemiyoruz. Dileğimiz, hiçbir şekilde Kıbrıs’tan taviz verilmemesinin sabitleşmesi ve 2010 yılına kadar AB’ye girilememesi halinde de bu sevdadan vazgeçilip Ankara’daki AB reformlarının şimdiye kadar olduğu gibi bizim için, Millet için yapılmağa devam edilmesidir. Mevlâ görelim n’eyler, n’eylerse güzel eyler…