Mahmut Çepoğlu
9 Temmuz 2007
Bazı kelimeler var ki hep merak etmişiz. O kelimenin manasını öğrenmek bir türlü nasip olmamış. Nedenine gelince? Bir konu hakkında yeterince araştırma ve inceleme olmazsa ve gerçekler ilmin ışığında söylenmediği, yazılmadığı müddetçe o kelime hakkında yeterince bilgiye sahip olmamız mümkün değildir.
Her kelimeye resmi ideoloji penceresinden bakıldığı zaman gerçekler gün ışığının balçıkla sıvama uğraşı verilmiş olur. Bu da mümkün olmadığına göre doğruları söylemek elbet yazarın, gazetecinin, araştırmacının görevidir. Bazıları mızrağı çuvala sığdırmak istiyorlarsa da sığdıramadıkları aşikâr. Bilime faydalı olmaları yerine zarar verdiklerinin farkında değildirler.
ışte bu kelimelerden biri şirin bir ilçemiz olan Hilvan ismidir. Geniş araştırmalar sonucu bulduğum sözlü ve yazılı belge ve kaynaklara dayanarak “Hilvan” isminin nereden geldiğini yorumlamaya çalışalım.
Hilvan ; iki kelimeden meydana gelmektedir. Hilvan. Bu iki kelimede Ermenicedir. Hil şirin, güzel anlamında. “van” da yurt, yer, vatan anlamı taşımaktadır. Dolaysıyla Hilvan, güzel yurt, şirin yer anlamlarını ifade etmektedir. Bu kelimenin elbette başka anlamları da var. Arapça helevan denince çiğdem ifade edilmiş olur. Kürtçede helevan kelimenin anlamı ise “onların tarafı” anlamındadır. Taraf tutmak ya da onlardan yana olmanın ifadesidir. .
Hilvan’nın ilk ismini “Curnereş” olarak bilmemize rağmen, ondan önce de çeşitli isimlerle anıldığı kimi araştırmacılar ifade etmektedir. Zamanla “Curnereş” kelimesinin Türkçe karşılığı Karacurun olarak değiştirilmiş. Bu karacurunun da bir efsanesi var. Büyük bir yağmur ve ardından gelen sel felaketi sonrası, kuru derenin taşması sonucu bir rivayete göre yaklaşık 200-250 kg ağırlığında siyah bazalt taşından yapılmış bir curunu beraberinde getirdiği söylenir.
Diğer bir rivayete göre de, yağan yağmurların taşkın olmasından sonra beraberinde götürdüğü toprakların altında bu curunun çıktığı söylenmektedir. Bir dere yatağında kurulu bulunan Hilvan’ın öncesinin de bir dere yatığında olması daha önce burada yaşam belirtileri bulunmasından dolayı daha mantıklı gelmektedir. Bu olayın hikmetinden dolayı insanlar buraya curundan dolayı “curnereş” demiş.
Halk arasında ve resmi taba arasında Curnereş olarak bilinen bu köy sonraları Karacurun olarak değiştirilerek Siverek mutasarrıflığına bağlı Hoşin ( esas ismi Horşin’dir) nahiyesine bağlanmıştır. Çok güzel sulak bir belde olan bu ovaya, Hilvan ismini ise birkaç km. doğusunda olan Hilvan köyünden almıştır. Hoşin uzun yıllar kilisenin bulunduğu ve Ermenilerin yaşadığı bir beldeydi. Bu nedenle onların bu mıntıkaya Hilvan demesi normaldir.
1926 Temmuzunda mutasarrıflıktan ilçeye dönüşmüş. Karacurun’dan 5 km. uzaklıkta olan ve adı Hilvan olan tarihi kalıntıların bulunduğu yerin ismi ilçeye verilmesi ona tarihi bir kimlik yüklemektedir. Aslında Hilvan bölgenin tamamının ismidir. Curnereş, (Karacurun) ise sadece insanların o dönemde yaşadığı yerin adıydı.
Hilvan’ın hemen yakınında bulunan, kazılar sonucu elde edilen bilgiler ışığında Nevala Çori de insanlık tarihinin kalıntılarına rastlanmıştır. Bu kalıntılarda buğdayının bulunması, burada ilk toprak ekiminin yapıldığının ifadesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ehlileştirilen hayvanlar avcılık ve göçebe hayattan yerleşik hayata geçildiği bilgi ve belgelerle kanıtlanmakta. Burada birçok medeniyetin gelip çeşitli uygarlıklara meydan olduğu anlaşılmaktadır.
Hilvan çevresinde kazı çalışmaları yapıldığı takdirde tarihi bir çok gerçekle yüzleşeceğimizden eminim. Hilvan çevresinde ki şehir harabeleri, burç yıkıntıları, hamam kalıntıları sur kalıntıları, hoşin ve çevresinde bulunan biçimli, şekillerde yapılmış medeni eşyalar, dikit ve sarkıtlar höyükler ve buluntular hepsi yaşamın ve uygarlığın ifadesidir.
Hilvan çevresinde elde edilen çanak çömlek parçaları, heykel parçacıkları toplanarak Urfa müzesine teslim edilmiştir. Ancak her yağmur yağdığında Hüyüklerde çeşitli sikkeler çanak çömlek parçaları, kandiller bulunmaktadır.