Mehmet Göncü
24 Aralık 2008
Efendim, bizim yaştakiler hatırlarlar. Urfa’da Köprübaşı’ndan güneye doğru ilerleyen ve Haşimiye meydanında da çok hareketlenen bir tek cadde vardı. Vali Fuat bey caddesi ise sakin bir sokak görünümündeydi.
Bu caddelerde ise kaldırımlar ancak iki kişinin yan yana geçebileceği genişlikteydi. Ve o kaldırımlar nüfus azlığı nedeniyle o günün şartlarında yeterli geliyordu.
Ancak, Urfa’ya ve ovalara su geldikten sonra şehir çok hızlı bir şekilde büyüdü. Bu gün için, Şanlıurfa’ya gündüz bir 1 milyona yakın kişi geliyor. Bu gelenler alış-veriş yapıyor, turistik faaliyetler içinde bulunuyor. Çarşı-pazarı şenlendiriyorlar. Şehir özellikle gündüzleri çok kalabalıklaşıyor.
Bu sosyolojik aktivite tüm toplum tarafından çok olumlu bir şekilde değerlendirilmelidir. Ayrıca bu gelişimin beraberinde getireceği sorunlara da başta yöneticiler olmak üzere, kentte yaşayan herkesin hazırlıklı olması ve sorunların çözümü noktasında da kentte yaşamanın bedeli olan uygarlaşma sürecine de adaptasyon için katkıda bulunmalıdırlar.
Yazımın başında belirttiğim gibi bu güzergâhtaki kaldırımların genişletilmesine hatırladığım kadarı ile ilk defa Belediye Başkanlarımızdan Uğur Esat Akgöl zamanında başlandı. O zaman Haşimiye meydanından Ulu camiye kadar caddenin batısındaki dükkânları yıktırıp çok geniş bulvar şeklinde bir kaldırım ve cadde inşa etmişti. O zaman bazı kimseler burada cirit mi oynatacak, bu kadar geniş bir kaldırım olur mu diye sözde muhalefet yapıyorlardı. Ancak Esat Bey haklıydı, bu gün bu kaldırımlara insanlar sığmıyor.
Her zaman geçerli ve doğru olan bir şey vardır; Bir kentin, her konumundaki ve özellikle Belediye hizmetlerinde görev alan yöneticiler, vizyon sahibi ve ileriyi gören kimseler olmalıdırlar.
Bu tür yöneticiler bir kentte vazife alıp hizmet üretmişlerse, o kentin tarihinin hatıra defterine isimlerini sildirmeyecek şekilde yazdırırlar. Vali Fuat bey gibi, Mutasarrıf Şehit Nusret bey gibi, Kadri Eroğan (Babo) gibi isimleri unutmak mümkün değil.
Bakın Ahmet Bahçivan’ın Arıtma Tesisini ve bu projenin Urfa’ya getirdiği faydaları anlatmaya gerek var mı?
Ve hele Sayın Fakıbaba ve ekibinin 4,5 yılda yaptıkları hiç unutulacak gibi değil. Bütün şehrin sokakları parke taşlarla döşendi. Şehir çamurdan arındı, Katı Atık tesisleri ile şehir pislikten, yer altı suları da kirlenmekten kurtuldu.
Şehrin bir caddesi değil, bütün caddelerinin kaldırımları genişletildi. Her mahalleye park ve dinlenme alanları yaptırıldı. Yeni Hal ve Şire Pazarı yapıldı. Yeni Hayvan Pazarı entegre olarak inşa edildi. Kesimhane, Besicilik, Meracılık aynı kompleks içinde binlerce dönüm hazineye ait atıl alanlar yararlı hale getirildi. Otogar’ın yeri şehircilik alanında uzman kişilerin çok boyutlu incelemesi sonucu, yeni yerinde yapımına başlanıldı. Şehir kavşakları refüjler ve göbekler çeşit çeşit çiçeklerle süslendi. 4 yıl içerisinde yüz binlerce ağaç kent dokusuna uygun bir şekilde ve türlerden seçilerek müsait alanlara dikildi.
Saymaya kalksam bu dönemde yapılan güzellikleri, sayfalar ve bu mütevazi köşem elvermez. Yazımın konu başlığı olan “Kaldırımlara insan sığmıyor” gerçeğinden hareketle, yakın bir gelecekte ülkemizin 4’üncü veya 5’inci kenti olma yolunda hızla ilerleyen bu şehre; ben şahsen uzağı gören, çalışkan ve yenilikçi bir kadronun iş başında kalması ve hizmetin sürekliliğini sağlaması için destek olmalıyız ve elimizi vicdanımıza koyup, o sese kulak verip dualarımızı ve olumlu akıl sinerjimizi bu noktaya teksif etmeliyiz diye düşünüyorum.
Ben ; çocuklarım, torunlarım ve çok sevdiğim Urfam ve Urfalı kardeşlerim için bu şekilde düşünüyor ve davranmaya çalışıyorum.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…