İbrahim Halil Okuyan
12 Mart 2007
ıstiklâl Savaşı başarı ile sonuçlandırıldıktan sonra yeni Devlet kurulmuş bir “Milli Marş” yazılması ihtiyacı doğmuştu. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir yarışma açtı. 6 ay süreli olan bu yarışmaya 724 şiir katılmıştı. Bunların içerisinden 6 tanesi seçilerek Meclis Matbaasında bastırılıp milletvekillerinin bilgisine sunuldu. Ancak, seçilen şiirler de kimseyi tatmin etmemişti ve o yıllarda lirizm ağırlıklı şiirleriyle tanınan Mehmet Akif Bey’in yazdığı bir şiiri de katılanlar arasında yoktu. Dönemin Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Hamdullah Suphi Bey durumu Mehmet Akif Bey’e ilettiğinde Mehmet Akif Beyin bunun bir yarışma olduğu için katılmadığını, konulan para ödülünü de almak istemediğini anladılar ve bu şartları ortadan kaldırarak Onun da bir şiir yazmasını sağladılar. şiir, bugünkü ıstiklâl Marşımız olup 10 kıtası ile TBMM de okunup ayakta alkışlandı ve bütün milletvekillerinin oylarıyla 12 Mart 1921 tarihinde Milli Marşımızın güftesi olarak kabul edildi ve daha sonra bestelenip “ıstiklâl Marşımız” olarak benimsendi. ıstiklâl Marşımız Türk’lüğün mayası ile yoğrulmuş tam bir mamaset belagat abidesidir. Onun için yazıldığı günlerin heyecanından hiçbirşey kayb’etmemiştir. Bugün 7 den 70’e bütün vatandaşlarımızı heyecanlandırmakta derinden okunduğu zaman Millet gözyaşlarına, duygularına engel olamamaktadır. Emsalsiz bir eserdir.724 şiir incelendiğinde bu durum daha iyi anlaşılmaktadır. ıstiklâl Marşının Yazarı Mehmet Akif Ersoy hasta yatağında iken bir ziyaretçisi kendisine; “ıstiklâl Marşı yeniden yazılsa acaba daha iyi olmaz mı?” diye sorunca Mehmet Akif, hasta yatağından doğrularak; “Allah bu Millete yeniden bir ıstiklâl Marşı yazdırmasın, buna mecbur etmesin!..” demiştir. Evet bu dileğe gönülden katılmamak mümkün mü? Allah Milletimize de diğer esir Milletlere de acısın. ıstiklâl ve hür yaşamaktan bizleri mahrum etmesin. Hürriyet içinde yaşadığımız için bunun kıymetini yeterince anlamıyoruz. Çevremizi bir tetkik edelim ve nasıl bir nimet içinde bulunduğumuzu anlamağa çalışalım, yeter.