İbrahim Halil Okuyan
3 Mart 2008
Toplumumuzun tedavisi zor olan yaralarından birisidir işsizlik. Elin kolun tutuyorken, kafan çalışıyorken işsiz kalmak ne hazin bir tecelli. Bugün Üniversite mezunlarından, ayaküstü çalışanlara kadar toplumumuzda işsiz kalmış binlerce insanımız var. Türkiye’nin her tarafı işsiz insan dolu. Ama oran olarak Güneydoğu ve özellikle Urfamız işsiz insanla dolup taşıyor. Bunlara iş bulunması için mutlaka bir çaba gösteriliyor ama bu yaraya çare bulunamıyor. Bulunan çareler sürekli olamıyor. Tatmin edici bir hal alamıyor.
Devlet Planlama Teşkilatı’ndan (DPT) bir ekip gelmiş, Valilikten izinli olarak çalışıyor. Memleketteki işsizliği masaya yatırmış, araştırıyorlar. Bugüne kadar bir şey bulunamadı, bundan sonra bulunması da meçhul. Çünkü işsizlik bizim alın yazımız olmuş gibi. En büyük umudumuz olan GAP bir kısım toprak sahiplerini sevindirdi ama işsizlik yine devam etmekte. ışi bulanın da şu anda GAP’dan dolayı kimseye bir faydası olmuyor. ışi yakalayan doymalı ki, gayriye faydası dokunsun. Bugüne kadar ne yazık ki, kimsenin bir istifadesi olmadı. Yine Millet iş aramakta, bulursa çalışmaktadır. Ama nerede, nasıl? Yine her sabah iş arayanlar Urfa’nın belli bölgelerinde toplanarak, kendilerini işe götürecek hayırlı bir el aramaktadırlar. Umutları genelde boşa çıkıyor. Kimse yarınından emin değil.
2007 yılında yapılan son nüfus sayımına göre halkımız nüfusunun yüzde 30’u 30 yaşın altında bulunan genç nüfus. ışsizlik oranı ise yüzde 18,46.. Bunların büyük çoğunluğu iş arayanlar sınıfında. Memlekette iş alanları aktif biçimde açık olmadıkça iş arayanlar bulamayacaklar, çalışma imkânından mahrum kalacaklardır. Oysa fabrika ve üretici durumdaki iş yerleri işçi arar durumda olsa elbetteki buraya müracaat edenler olacak ve işe girenlerin sayısı artacaktır.
Bugün Urfa’da iş alanları azalmış artmamıştır. GAP’ın verdiği umut bu alanda henüz varlığını gösterememiştir. ıstihdama ihtiyaç vardır. Bugün ış-Kur’a kayıtlı 8.178 insan iş beklemektedir. Bunların iş bulması, çalışması bir zaruret halindedir. ış alanlarının da bir an önce açılıp devreye girmesi şart olmuştur. Çünkü; halkımızın bu konuda işe yarayacak, faydalı olacak bir katkısı bulunmamaktadır. “Ne olursa Devletten olur” düşüncesi geçerliliğini korumaktadır. Vatandaşın yeni bir güç olacağı düşünülmektedir. GAP bölgesine özel bir önem veren hükümetimizin yeni iş alanları açması bir zaruret halini almıştır. Vatandaşlarımızın umudu bu istihdam kapılarının açılmasıdır. Aksi durumda işsizlik daha da artacak ve çalışması gereken insanlarımız iş yokluğundan yakınmaya devam edeceklerdir.
ış, halkımız için bugün bir “Emek Kapısıdır” bu kapı açık tutulmadıkça ne yapılsa boştur. Bu kapıyı açık tutmak zorundayız.