Mahmut Çepoğlu
8 Ağustos 2007
Bazı işler, meslekler ürettikleri malını tanıtır, kaliteyi konuşturur, hatta standartlara uygunluğunu bir etiketle belirtir. Malı satar karşılığını alır. Lakin otobüs firmalarının toplu taşımacılıkla uğraşanlarının hizmetlerinden başka yapacakları bir şey yoktur.. Onların kalitesi onların verdiği hizmettir. Bir elbisenin, bir beyaz eşyanın, bir otomobilin, hatta bindiğimiz otobüsün kalite kontrolü test edilerek, belli evrelerden sonra insanların hizmetine sunulur. Otobüsle yolculuk ise apayrı bir hizmettir. Test edilecek olan makine ve maldan önce insan gelir.
Ben otobüs işletmeciliğini insan haklarından sayarım. Çünkü insanlar, insanlara hizmet ederken en güzel biçimde, nazikâne, memnun edici hizmet vermek ve saygılı olmak zorundadır. Bu da insan haklarının bir parçasıdır. Sadece taşımacılık bir insanı bir yerden bir yere ulaştırmak olsaydı, bunu herhangi bir vasıta ile yapmak mümkündür.
Daha önceleri bu tür taşımacılık örnekleri çok yaşanmıştır. Örneğin insan sırtında taşınmak, Fayton, at arabası ile yolculuk, nehirlerde sal ve keleklerle karşıdan karşıya geçirmek, mutlaka insanlar bir şeylerle bir yerden bir yere ulaşırlardı. Kamyonlara tıka basa dolup menzillerine ulaşmak isteyen nice insanlar gördük. Hala kırsal alanlara güvenliksiz bir şekilde insan taşımacılığı devam etmektedir.
Önemli olan insanları bir yerlere ulaştırırken onlara en güzel şekilde hizmet etmek yağmurdan, güneşten korumak, yeme içme ihtiyaçlarını en iyi ve en ucuz şekilde gidermek için yardımcı olmak, onlara güler yüz, tatlı dil göstermek, tecrübeli kaptanlar ve insanlık adına onları onure etmek, can güvenliklerini sağlamaktır. Bunların yanında kaptanların temiz ve bakımlı tıraşlarından ayakkabı boyalarına kadar gereken titizliği göstermeleri gerektiği gibi, otobüsün içinin temizliği bagaj alımındaki hal ve davranışları, seyahat esnasında müşterilere ilgisi müşteriler tarafından test edilir.
Yolculuktan sonra bu kez yolcu indiği yerde otobüs firmasının şehir içi ulaşım servisi olup olmadığı konuşulur ve sorulur. Bu kez ikinci bir hizmet kalite testi meydana çıkmış olur. Çünkü insanlarımız artık var olan paraları ile en rahat bir şekilde yaşamak istiyorlar. Otobüs firmalarında bu arada en iyi hizmet vermeyi görev edinmelerinin gerekliliği ortaya çıkmaktadır. ınsanların ihtiyaçları nasıl sınırsız ise otobüs firmaları hizmette sınır koymaları düşünülemez. “bence hizmet” düşüncesinin yaygınlaştırılması gerekmektedir.
Benim çok az otobüs yolculuğum var, ama bir kez de olsa yola çıktığım zaman otobüs firmalarının yazıhanelerinden orada çalışana kadar gözlerim. O yolcu çekiştirmelerini, pazarlık usulü bilet kesmelerine tahammül edemiyorum. Yolcu kapmak için kavgaların eksik olmadığı, kötü alışkanlıkların yaygın olduğu bir yer olarak görülen otogarların, bu gün temiz giyimli simsarlar ve firma elemanları ile donatılması sevindiricidir. Bilet konusuna gelince; pazarlık etmediğim için kendimi aldatılmış hissederim. Onun için tek fiyat iyi bir hizmet, bir güvenirliliktir. Keşke bu haksız rekabetler olmasaydı. Haksız rekabetler büyük balığın küçük balığı yutması gibidir.
At arabası, minibüs kamyonu sıralarken, eskimiş otobüslerinde unutmamak gerekir. Her çıkan yeni otobüsün hizmete girmesi, hizmetin yenilenmesi kalitenin artması demektir. Dolaysıyla insanlığa hizmet kadar güzel bir şey yoktur. Onun için insanlara değer verildikçe o firmanın kalite ve kontrolü artmış olur. Peki, burada yolculara söylenecek bir şey yok mudur? Elbet vardır. Kullandığımız her alanın, eğitim ve kültürünü almamız, yaşamına kendimizi uydurmamız şarttır.
Sizlere bu kadar yazıdan sonra düşüncüleri yazmaya devam edeyim. Daha otobüs firmalarımız çağı yakalayamamışlardır. Çağın gerisinde hizmet verdiklerini kabul etmeleri ve kendilerini yenilemeleri gerekmektedir. Kendilerini ne kadar yenilese de yenilesinler Benim; esas arzu ettiğim, karayolları ile seyahatin değil, demir yolu ile seyahatin geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Ülkeyi keşke bir baştan bir başa demir ağı ile döşeye bilselerdi. ınsanları toplu taşıma araçlarına özendirip ülkenin gereksinimi olan demir yolu ağının geliştirilmesi sevindirici olurdu. Her otobüs firmaları da her gün çıkan yeni bir otobüs modelini alma mecburiyetinde kalmazlardı. Dahası insanlar kapitalist sistemin kölesi olmazlardı. Ulaşım sisteminin insanlara ekonomik olarak faydalı, hızlı ve güvenli bir şekilde olması, trafik kazası korkusu olmadan yaşama imkânına kavuşabilseydik.
Bu yazım otobüs firmaları için ne gibi bir ders olur bilmiyorum ama her il dışına gittiğimizde, başka illerin otogarlarındaki otobüslerin dakikliği yolcularına ilgisi, doğrusu çoğu insanı imrendirmektedir. Kaptanlara selam yola devam.