Ömer Elçi
11 Aralık 2006
Sayın Sabri Dişli “Feodalite” şiiri ile ilgili eleştirilerimi kendi köşesinden değerlendirmiş… Bir: Efendiliğim A kategorisinde değildir, çünkü kendimi efendi görmem… ıki : Sayın Dişli ile sohbetimiz süresince“çok öfkelendim” demediğimi; “feodalite” başlığı altında köylüye bazı dizelerde(bölümlerde)hakaret edildiğini; kamuoyu beni köylü görmese de, köylüler adına üzüntü duyduğumu özellikle vurguladım… Üç: Hedef göstermek ne demek? Neye istinaden kullanılıyor? “ Hedef haline getirip teşhir etme” cümlesini gazetedeki yazıda okumuş oldum. Ama “eleştirirsen meşhur edersin” cümlesini sohbet esnasında sayın Dişli’den defalarca duydum. .. Dört: şiirin bir çok yönüyle feodaliteyi eleştirdiğini ama, bazı dizelerin ağır hakaretler içerdiğini,“Puştluk köylülerin poşusu altında” ile de tüm köylüleri, köy kökenlileri günde ve gelecekli yüzyıllarda psikolojik baskılar altına almaya kimsenin hakkı olmadığını söyledim… Beş: Dünyanın neresinde olursa olsun insanların ırk, dil, din,cinsiyet,engellilik,fiziksel görünümlülük,fakirlik konumlarıyla aşağılanmayacağını, hümanistliği savunduğumu ve savunacağımı söyledim. Davranışlarımı, sohbetlerimi ve yıllardaki yazılarımı takip edenler bilir… Altı: “Yıllardır ki feodalite karşıtlığımı herkes bilir” dedim.”Feodalite’nin kentsel yaşamda da kent kökenlilerce de uygulandığını; kırsalda ve kentlerde söz konusu yanlışlıkların eğitimle ve yasalardaki düzenlemelerle çözümlenebilir” dedim… Yedi: Dolmuşa bindirilmek? Sekiz:Kurtların önüne atmak veya Cellatlık? Dokuz: ısteyen babasına sahip çıkabilir? Üzerime almadığım kavramlar. Sayın Çardak dolmuşa bindirildiğimi mi? Cellatlığa soyunduğumu mu? Feodaliteye sahip çıktığımı mı sanmış? Sanmış ise yanılmış… şahsımı ve okuyucularını bu yönde aydınlatırsa ve eğitimime katkıda bulunursa üstadıma minnettar kalırım… On: “Dost” veya “dostum” kelimesini kolay kullanmam. Yaşamım şu anına gelene kadar da karmaşık kişiliğimle uyguladığım “dostluk” sınavını halen yapıyorum. Kimileri sınavın ilk basamaklarında elendi, kimileri basamakların ortasında, kimisi ise son basamaklarda … Dostluğu irdeleyenlerin, dostluk yolunda yürümek isteyenlerin bazıları halen sözlüde… Dostluk güvenmektir… Dostluk sırları paylaşmaktır… Karşılıksız yardımdır… Dostluk, özden içten sevgidir, saygıdır.(birkaç olguyu aldım sadece) Dostluk sözel değildir ve “dost” kelimesi söz olsun, gönül hoş olsun diye de kullanılmaz … şanlıurfa basınında kalemiyle ufuk oluşturan sayın Dişli Bey gelişim, değişim güzellikler oluşturmuştur. Bundan sonraki yaşam süresincede bir çok güzelliklere imza atacağına ve bizleri bilgilendireceğine, eğiteceğine, yönlendireceğine inanıyorum… *** şanlıurfa’nın toplumsal yaşamdaki artılarıyla, eksilerini gözlemlemeye ve paylaşmaya çalışıyorum. Bunu ne oranda ve ne kadar gerçekçilikle irdelediğim, kişi veya kurumlara diyet borcumun olup olmadığını çevrem ve okuyucular bilir… Türkiye sevgisi sözel olmamalıdır… şanlıurfa sevgisi sözel olmamalıdır… ınsan, doğa sevgisi sözel olmamalıdır… Güne ve geleceğe karşı sorumluluk sözel olmamalıdır… Dişli Beyler kişiliğimi A kategorisine koymuşsa da bence yanılmış. Kişiliğimi illaki harf vermek gerekirse alfabenin en son harfini vermek en doğrusu… Ben kendimi bilirim çünkü alfabenin son harfiyim… Sözlerle,yazılarla insanların kendilerini, çevrelerini kısa süreli kandırabileceğini;ama Allah’ın her insanın iç dünyasını, ıslamiyet’i yaşadığını mı?, kullandığını mı? çok iyi bildiğini bilirim…