Bülent Okutan
18 Şubat 2008
Harran Üniversitesi yeni Rektörü ile üzerinde ki ölü toprağını attı bana göre. Neredeyse beş yıldır yaprak kımıldamayan bu bilim yuvasında bir hareketlilik başladı.
Üniversitenin kuruluş yıllarında yeni bir bölüm, dal, fakülte açılması için hepimiz çırpınırdık hatırlarsanız. Kente gelen devlet büyüklerine dilekçeler verilir, yerel gazetelerimiz de Açık Mektup’lar yer alırdı. Yalvara yakına, dilenerek ilim, bilim isterdik. Ne ilginçtir ki bu talepler hep Üniversite dışındakilerden gelen yoğun isteklerdi. ıçerdekiler çatılarını kurmakla meşgul-du, ya da geleceklerini teminat altına alma amaçlı örgütlenmeleriyle.
Prosedür normal işledi, tabiri caizse, üst makamlar namus belasına, Üniversite’ye ihtiyaçlarını sundular. Uzun vadeye yansıyan gecikmelerle yeni bölümler, fakültelere kavuştuk.
Çok yazdım. Övdüm, eleştirdim, yargılandım. Hatta bu yolda galiptir mağlup hesabı mahkum da oldum. Ama bir misyonun devamıydım. Babam rahmetli Nuri Okutan sağlığında bu üniversitenin kurulması için az arşınlamamıştı Ankara yollarını. Dönemin 302 Mercedes, Man otobüslerinde heyetlerle gitmiş ve gelmişlerdi başkente, defalarca. şükür kuruluşunu gördü o vefakârlar.
Ne yazık ki o bebek prematüre doğdu. Eksik çoktu, uzun yıllar yönetenlerde, o eksiği giderecek idealizm olmadı. Yokuş aşağı gitti bir şeyler, vitesi boşa atılmış bir otomobil rahatlığında.
Ve vites dişlilere yeni geçti. Hani o trafik ikazların da olduğu gibi.
Neydi o ?
‘Çıktığınız vitesle inin’ uyarısı yani.
Araç vitese geçti artık bugün .
Nasıl mı?
Yeni Rektör ıbrahim Halil Mutlu ile.
Mutlu göreve gelir gelmez bırakın normali, bizim o mübarek otomatik vitese bile geçti. Ardı ardına Eğitim, Güzel Sanatlar Fakülteleri, dört yıllık Beden Eğitimi bölümü ile Akçakale Meslek Yüksek Okulları gençlerimize kazandırıldı.
Fizik Profesörü Mutlu, bir başka icraatı ise kendi bilim alanında sergiledi. Üniversitede bulunan bilgisayarlar şu anda Rektörün çabaları ile güneş ışığından sağlanan enerji ile çalışıyor biliyor musunuz?
Bir süredir uzak durduğum fakat sonrasında Mutlu’nun gelişi ile izlemeye yeniden başladığım Üniversite’de bu hemşerimizin çabaları ile onun gerçekleştirdiklerinin yanı sıra özlemlerini de takip etmeye başladım.
Peki Mutlu, mutlu mu?
Elbette ki hayır.
Çünkü ödenek yok,
Osmanbey kampüsünde iş karınca hızıyla sürüyor.
Çünkü başka illerin aksine Urfalı iş adamları doğup, büyüyüp ekmeğini yedikleri bu kentin bilim yuvasına destekten çok uzaklar. Vs. vs. vs.
Mutlu’nun bir başka endişesi ise, benim de korkum. şu an altı bin öğrencinin ve yarın belki de on bin öğrencinin kat edeceği karayolunun yetersizliği. Yani Mardin yolu. Eski ismi ile E-90. Yeni ismini bilmiyorum. Bildiğim bu yoldan günde yedi bin ağır tonajlı aracın geçtiği. Ve o devasa makinelerin karşısından gelen, için de gencecik fidanlarımızı bilime taşıyan toplu taşıma araçlarının olması.
Umarız onlar kafa kafaya gelmeden, yetkililer kafa kafaya verip de bu yolu gereken standartlara kavuştururlar.
Üniversiteyi ve Mutlu’yu mercek altına almayı sürdüreceğim, bu kente gönül veren biri olarak. Eminim sizlere aktaracağım izlenimler çoğunlukla olumlu olacak. Ama temennim yeni Rektörümüzün örümcek kafalılarla değil de, genç, dinç kadrolarla aydınlığa, güzel yarınlara yürümesi.
Biz Mutlu’yuz, Üniversite Mutlu, Urfalılar Mutlu.
Çünkü o bir bilim adamı, çünkü o bir Urfalı ve o ıbrahim Halil bereketinin olduğu topraklarda bir ıbrahim Halil MUTLU…