İbrahim Halil Okuyan
17 Nisan 2015
Meteoroloji,
atmosferdeki olayları, değişiklikleri inceleyip hava durumunu sunan bir bilim
dalı olarak gelişmiştir.
Yüzde 90 ları aşan, 100 lere yaklaşan derecede bugün
doğru tahminler yapılabilmektedir.
İnsanlar
da ona göre hazırlıklarını yapmakta sabah olunca işine çıkmaktadır.
Hava
durumunun bilinmesi en sade insandan, iş sahibi her insana derece derece
oldukça lâzım olan bir şey.
Onun için günümüzde radyolar, televizyonlar
yayınlarına başlarken ilk hava durumunu vererek başlıyorlar.
Gazeteler
sayfalarında buna yer ayırıyorlar.
İşine giden işçi, memur, okuluna giden
öğrenci, pazar’a alışverişe çıkacak ev kadını da genelde bu bilgileri edinerek
yola çıkıyor.
Tabii,
meteoroloji biliminin bugünkü mütekâmil haline ulaşması, bütün ilim dallarında
olduğu gibi kolay olmamıştır.
Dünyanın düzlüğünden yuvarlaklığı gerçeğine
geçebilmek, buna inanabilmek için kaç yüzyıl geçmesi gerekmiştir.
Bir düşünür
müsünüz?
Aşağı yukarı her gelişmede bu veya buna yakın zamanlar gerekmiş,
insanoğlunun bir nimete kavuşması kolay olmamıştır.
Bundan 15-20 yıl öncesine
kadar radyo veya televizyonlarda hava raporunu sunanlarla dalga geçilir,
söyledikleri karikatürize edilir, “Bugün hava açık ve güneşli olacak” diyenin
eline bir şemsiye tutuşturularak, bu tahminin altında da “yağmur yağacağı” ima
edilmek istenirdi.
Bugün bu veya benzeri birşey göremiyoruz.
Çünkü, tahminler
büyük ölçüde bilim ve tekniğe, dolayısıyla en isabetli tahmine dayanıyor.
Bununla beraber sunucu da saygı görüyor. Hele bu zamanda verilecek yağmur
müjdesi çiftçilerimizi çok sevindirecek.
İnsanlar
tabii oldum olasıya hava durumları ile ilgilenmişler, elde bununla ilgili bir
ilim olmadığı için yılların tecrübelerine dayanarak yaklaşık tahminlerde
bulunmuşlardır. Bilhassa denizcilerin ve çiftçilerin tahminleri az-çok bir
fikir vermiş, insanlar adeta bunlarla avunmuşlardır. Gökyüzüne bakarak, tabii
olayları mânâlandırarak, hayvan ve bitki hareketlerini de takibe alarak yapılan
bu tahminler bugün artık bir folklor malzemesi olarak elimizdedir. H.Salih
Zengin’in derlediklerinden bir demet sunmamızı ister misiniz?..
“Tavşanın
tüyü sık olursa kış sert olur.
-Baharda
leylekleri kuzeyde görürseniz, yağmur yağmasını bekleyin.
-Kara
yılan ıslık çalınca yağmur vardır.
-Kümesteki
kazlar güneyden kuzeye doğru yürürse yağmur yağar.
-Kırlangıçlar
yüksekten uçarsa hava iyi, alçaktan uçarsa yağmur yağar.
-Örümcek
ağını sabah yaparsa hava açık olur.
-Mantar
çoksa kar çok yağar.
-Turnalar
yüksekten ve ağır uçarsa, sonbahar güzel geçecek demektir.
-Arılar
sabah kovanlarından geç çıkarsa, hava kötü olur.
-Yazın
sis olursa havalar güzel geçer.
-Ayva
çok olursa kar da çok olur.
-Balıklar
fırtınadan önce suyun üzerine sıçrar.
-Sülükler
sudan çıkıp, bitkilerin altına saklanırsa çok geçmeden fırtına patlar.
-Turna
balığı ırmağın dibinde kımıldamadan durursa, ya rüzgar çıkar ya da yağmur
yağar.
-Ormanın
aşağılarına inen fil, yağmuru ve güneşi haber verir.
-Kurbağa
vıraklarsa yağmur gelir.
-Yalanan
kedi yağmurun habercisidir.
-Fare
yamaçta delik açıyorsa sel olur.
-Koyunlar
fırtınadan önce başlarını, birbirine çarpar.
-İneğiniz
duvarı yalıyorsa sevinin, hava açacaktır.
-Tükürüğünüz
suyun üstünde yüzüyorsa hava güzel,batarsa yağmurludur.
-Kar
kasım ayında yağarsa, nisana kadar yerden kalkmaz.
-Ormanda
mantar yoksa kar yağmaz.
-Güneş
batarken gri renkli ise ertesi gün yağmur yağar.
-Dişi
eşek kulağını sallarsa yağmura hazırlıklı olun.
-Horoz
öttükten sonra su içiyorsa yağmur yakındır.”