Deniz Güney
25 Mart 2010
Bir zamanlar savaşın eşiğinden döndüğümüz Suriye ile ilişkilerimiz şimdilerde olumlu bir ivme kazanırken bir sorun var ki ikili görüşmelerde Türkiye’nin her defasın da karşısına çıkıyor. Sorunun merkezi ise Urfa… Yazının sonunda söylemem gerekir ama ben hemen başta söyleyeyim; Harran Ovasının çoraklaşan arazilerinden drenaj kanalları aracılığı ile akıp Suriye’ye giden tuzlu su komşumuzla aramızı geriyor.
Geçtiğimiz günlerde Atatürk Barajının suyu sulama kanaları aracılığı ile Ovaya verilmeye başladı. Verilmeye başlandı ama ortadaki cenazeyi kaldıran yok. Aslında cenazenin üzerine su bırakıyoruz Neden mi? Harran Ovasında şuan 50 bin hektar alanda çoraklaşma yani tuzlanma oluşmuş. Taban suyu yükseldikçe yükseliyor. Kısas Beldesi tehlike çanlarının çaldığı yörelerden yalnızca birisi. Bir gün gelir Kısas boşaltılırsa hiç şaşırmam.
Eğer bu tuzluluk böyle giderse Harran Ovası 2015 yılına kadar iflas eder ve ovada hiçbir şey kalmaz. Benimkisi yalnızca bir öngörü. İnşallah bu böyle olmaz.
Şimdi filmi başa alıyorum; hatırlarsanız bir zamanlar Fırat’ın suyu yüzünden iki ülke arasında kriz yaşanıyordu.
Suriye üstten alamadığı suyu Urfa sınırlarına yakın özelikle Ceylanpınar ve Suruç ilçeleri paralelindeki yerlere sondaj kuyusu vurarak alttan almaya başlamıştı.
Harran Ovasına su gelmesiyle birlikte yöre çiftçisinin vahşi sulamasından kaynaklanan ve tarlalarımızdan fazladan giden suların drenaj kanallarına dökülüp oradan da Suriye topraklarına ulaşmasıyla Fırat’ın suyundan faydalanan Suriye yaklaşık 30 bin dönüm arazisini bu yolla suluyordu.
Ancak şimdilerde bu böyle değil. Neden mi ? Çünkü, Harran Ovasında vahşi sulamadan kaynaklanan çoraklaşmadan Suriye de etkilemeye başladı. Vahşi sulama sonucu çorak arazilerden giden suyun yine drenaj kanallarıyla Suriye topraklarına ulaşması komşumuzu da rahatsız etmeye başladı. Tuzlu suyun Suriye’ye akması komşu ülke Suriye’nin arazilerini de tehdit ediyor. Hükümet bir taraftan vizeyi kaldırıp ticari ilişkileri en üst seviyeye ulaştırırken diğer taraftan da ikili görüşmelerde Harran ovasının çorak arazilerinden Suriye’ye akıp giden suyumuzdan komşumuzun rahatsız olmasına bir çözüm bulamıyor. Suriye hükümeti ikili görüşmelerin her seferinde hükümetin temsilcilerine çorak arazilerimizden giden suyun bir an önce ülkelerine akıtılmamasını istiyor. Suriye bu sorunu hem de yüksek sesle dillendirmeye çalışıyorlar. Devlet Suriye ile ikili bir protokole oturduğunda bile Suriye Harran Ovasının çoraklaşan arazilerinden gelen tuzlu suyu hatırlatıyor. Yani anlayacağınız Suriye ile iyi ilişkiler kurulduğu kadar aleni olmasa da ciddi bir su krizi yaşanıyor.
Dönüp baktığımda Türkiye ile Suriye arasında vizenin kalkmasıyla başlayan ikili ilişkiler de canım memleketim Urfa önemli mesafeler almaya çalışıyor. Arap yazarları Urfa’da buluşturan Vali Nuri Okutan, daha sonra Urfalı 1000 civarında çocuğu Suriyeli ailelerin evinde konuk ettirmeye çalıştı. Suriyeli çocukları da Urfa’daki ailelerin evinde ağırlatmaya çalışıyor. Urfalı Nabi’yi birlikte anma programları hazırlayan Vali Okutan acaba Suriye’nin Harran Ovasının çorak arazilerinden akıp giden çorak suların Suriye’yi tehdit etmesi konusunda bir çalışma yapıyor mu? Medyatik olmaktan uzak olan bu sorun için acil çözüm üretmek gerektiğini düşünüyorum. Bu çözüm hem Harran Ovasına hem de Suriye ile ilişkilerim adına önemli bir çözüm olacaktır.