Konuk Yazar
12 Ağustos 2016
omurgalı olmalı bu hayatta…
Şöyle kendine bir
bakmalı sonra akşam yatağına girdiğinde “Acaba bu ben miyim?” Diyebilmeli,
Sonra gözlerini kapatıp “Evet, bu benim, benim kimliğim, şahsiyetim ve benim
için değerli olan her şey için bugün çaba harcadım ve onları korumakta,
kollamakta başarılı oldum” diyebilmeli.
Diyorsa sıkıntı
yaratacak herhangi bir durum yok, yatıp uyuyabilir huzur içinde.
Ama ya
diyemiyorsa;
Ya bugün belim ne
kadar ağırmış diyorsa, Gözlerini kapattığında yaptıkları aklına geliyorsa,
Kimisinin hakkına tecavüz ettiyse, Söz verip yerine getirmediyse, Hak etmediği
halde bazılarına övgüler düzdüyse, Yapmaması gereken şeyleri sırf “göze geçmek”
için doğru olmadığını bile bile yaptıysa, Ya da hayatında ki acabaları göz ardı
edip makam, mevki için sosyal bir statü kazanmak için ona göre yapılması
imkânsız gibi görünen çirkin şeyleri yaptıysa, O zaman uyumalı mı o insan?
Veya huzurlu
uyuyabilir mi?
Eğer bu kişi her
şeye rağmen uyuyorsa o zaman bu sanatı iyi yapıyor demektir. Yani “Yalakalık”
onun için kötü bir şey değil, onun için günlük hayatın bir parçasıdır. Yapılan,
ona bir sanatmış gibi gelir.
Yalakalık diğer bir
deyişle dalkavukluk günümüzde çok kullanılan ama kimsenin kendine
yakıştırmadığı, yapsa dahi kendince kabullenilmeyen bir davranış türüdür.
İnsanlar yaptıkları bu davranışı gayet normal karşılarlar. Çünkü onlara
yaptıkları doğru gelir.
ABD’de ki Brown Üniversitesinde
yapılan bir araştırma geçenlerde Neuroscience dergisinde yayınlandı. Yapılan
araştırmanın sonuçları çok çarpıcı, araştırmaya göre insanlar doğuştan yalaka
doğuyorlarmış, Bazı insanlar yalakalık geniyle doğuyor yani araştırmaya göre.
Beynin bir yanı söyleneni yaptırıyor, diğer yanı tecrübelere dayalı hareket
ettiriyor. Darp32 adlı geni taşıyanlar sadece söylenenleri yapmaya endeksli,
sadece beynin bu kısmını kullanıyorlarmış.
Araştırmalara konu
olan “Yalakalık” öyle basite indirgenecek bir kavramda değil aslında. O gözü
sürekli aç olan “Mide” organına iki lokma daha fazla girsin diye öne arkaya
eğilip, sağa sola yalpalanmamalı adam. Dikkat ettiyseniz cümlenin sonu “ADAM”
la bitti,yani adam olan zaten bunu yapmamalı. Gerçek adam “Alkışsız”,”Pohpohsuz” yaşamayı bilmeli.
İnsan “ADAM” olmalı yani.
Bahsettiğimiz
“ADAM” profilini günlük hayatta bulmak o kadar çok zorlaştı ki, eğer kişi
herhangi birisinden bir çıkarı olduğunu düşünüyorsa bu kişilere karşı bu sanatı
hiç çekinmeden kullanıyorlar. Lakin kişilik erozyonu yaşadıklarının farkında
değiller. Kendi çıkarları için insanlara kazık atmada üstlerine yok.
Artık o kadar
bencilleşmiş ki, insanlar iki kuruş daha fazla kazanmak için her şeyi göze
alabilir hale gelmişler. Bu da onların çok kişi tanımasına rağmen
yalnızlaşmasına sebep oluyor. Böylece hayat onlar için çekilmez hale
gelebiliyor. Aileleriyle bir araya gelememek veya bir şey konuşup,
paylaşamamak, kendini küçük görmek, yalakalık yaptığı kişilerin onları bir
müddet sonra tanımayınca yaşadığı psikolojik travma gibi “Yalakalık
Hastalığının” yan etkileri vardır. Bunları aşmaları kolay değildir.