Hacı Abdulkadir Ülgen
18 Haziran 2007
Seçim atmosferine girdiğimiz şu günlerde laftan çok icraat beklemek pek gerçekçi olmasa da yinede beklentilerden uzak kalmamak gerek. Son birkaç aydır halkın gündemi basın ve medya yoluyla ne kadar politize edilmiş, siyasi söylemlerle doldurulmuş olsa da genelde içimizde ağırlıklı olarak geçim derdi ve kalkınma konusu ağır basmaktadır. Siyasi konular kadar bölgesel konuları da gündemde tutmak ayrıca bölgesel sinerji yaratmak adına gündem oluşturmanın da gerektiğini düşünüyorum.
Tabii ki demokratik hakkımızı kullanarak seçimde bizi temsil edecek vekilleri seçeceğiz ve onlardan hizmet bekleyeceğiz. Fakat olay sadece Ankara da Meclis’te ya da iktidarın iki dudağı arasında değildir. Kalkınma olayı halka yıllarca sadece hükümetlerin başarısı ya da başarısızlığı olarak sunulmuş ve gerek iktidarlar gerekse muhalefetler bu durumdan nemalanmayı ihmal etmemişlerdir.
ıktidarların bölgemizin kalkınmasına ve gelişmesi katkıda bulunması kadar önemli olan halkı bu sürece müdahil ederek gerçek kalkınmayı sağlamak ve zaten sınırlı olan kaynakların düzgün kullanılmasını sağlamaktır.
Bu amaçla merkezi yönetimin desteğini arkasını alan ama sivil idareyi de içinde barındıran ciddi bir birlik yapısı oluşturulmalı ve halkla bütünleşerek tarımdan, sanayiye, turizmden, spora varıncaya her konuda birlikte kalkınmayı sağlayacak oluşumun içine girilmelidir.
Aslında var olan GAP idaresi ve yakın zamanda hayata geçen Güneydoğu ve Doğu Anadolu Kültürel Miras ve Turizm Kalkınma Birliği benzer bir hedefi amaçlamaktadır. Fakat GAP idaresinin Başbakanlığa bağlı oluşu, diğer birliğinde kültürel miras ve turizmi hedeflemesi kastettiğim birlikten daha az bir kapsam içermektedir.
Oysa atanmışların, seçilmişlerin ve sivil toplum kuruluşlarının aktif rol aldığı halkla daha bütünleşmiş, kapsamı kalkınmanın her dalını ele alan ve de sadece Güneydoğu Anadolu bölgesinin 9 ilini (Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, şanlıurfa, Siirt, şırnak) kapsayan bir birlik kurulması daha yararlı ve yapıcı olacaktır.
Kapsama alanında yalnızca güneydoğu illeri olması bu tür bir oluşumun ne temsil gücünü, ne de başarı şansını azaltır. Sözünü ettiğim 9 il, 7 milyonu aşkın nüfusa hitap etmekte ve mecliste 54 vekille temsil edilmektedir. Bu güç düşünüldüğünde ortaya çıkacak projelere Ankara’nın desteğini almanın çok zor olmayacağı ve finansman sıkıntısının da aşılabileceği bir gerçektir.
Böyle bir oluşum gerçekleşebileceği yahut gerçekleşirse siyasetten uzak durup sadece amaca dönük işleyebileceği bilinmez. Fakat bölgeye kısa, orta ve uzun vadede çok yararlar getireceği kesindir.
Sadece böyle bir birliği kurmak ve 9 ilden aktif katılımı sağlamak yetmez. şeffaf, halkla iç içe, profesyonel çalışan, proje üreten ve üretilen projeleri hayata geçiren, devamlılığı olan, ilkeleri, kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri ortaya koyan ve en önemlisi birlikten gerçekten gücün doğduğunu ve bu gücün amaca yönelik kullanıldığında nasıl başarılara ulaştığını icraatlarıyla ispat eden bir yapının oluşturulması gerekmektedir.
Gönül arzu eder ki böyle bir oluşumun ilk adımlarını Sayın Valimiz, Belediye Başkanımız atsın. ıl il dolaşıp diğerlerini de bu tür bir oluşumun gerekliliğine ikna etsin. Öncü biz olalım ama liderlik kaygımız olmasın. Bireysel kalkınmayla çok uzun mesafeler alınamayacağı gerçeği ele alındığında birliğin önemi bir kez daha anlaşılmaktadır.
Bölgemizi adeta kaderi haline gelmiş olan geri kalmışlıktan, yoksulluktan kurtaracak adımları en kısa zamanda atmalıyız. Cumhuriyetimizin 100. yılında kalkınmış ve refah düzeyi yüksek bir Türkiye’nin kamburu değil lokomotiflerinden biri Güneydoğu Anadolu Bölgesi olmalıdır.
Ben aslında bu bölgenin her ferdinin arzu ettiği, hedeflediği yaşam koşullarının oluşması için gerekli olduğuna inandığım yollardan birini yazdım..
Dilerim bu tür fikirlerin sadece hayal olmadığını idrak edip, kalkınma için her türlü birlikteliği, gereken projeleri üretip hayata geçirmeyi başarırız. Bu memleket yıllar sonra bile minnetle anacağı yöneticiler, idareciler istiyor. Hayallerimizi gerçekleştirmekten korkmadığımız refah günlere kavuşmak ümidiyle…