Reşat Kızılateş
29 Şubat 2008
Deyim yerindeyse Ortadoğu gözyaşı denizinde yüzüyor. Doğu Akdeniz’den Afganistan’a kadar olan coğrafyada kendimizi bildik bileli hep çatışma var, hep gözyaşı var…
Büyük Coğrafi Keşiflerden bu yana Kuzey Afrika’nın Doğu Akdeniz’e sınırı olan yerler ve Ortadoğu, hep üzerinde kavga edilen, bir türlü huzurun gelmediği coğrafya oldu.
Buralardaki halkların yüzü bir türlü gülmedi. Bir türlü bu topraklara barış gelmedi.
Birileri birilerini yok etme mücadelesinden başka bir şey düşünmedi. Bu coğrafyada yaşayan halklar hep baskıcı ve dışardan yönlendirilen totaliter rejimlerle yönetildi. Demokrasi ile tanışma fırsatı verilmedi yıllarca.
Egemen kültürler alt kültürlerin yaşamasına, yaşatılmasına çoğu zaman tahammül edemedi…
Buralar yeraltı zenginliklerinin yanında, birer geçiş noktası olması nedeniyle de hep gündemde kaldı. Petrollerin dışında, Suveyş Kanalı, Uzak Doğu’ya ulaşmada hala ciddi bir öneme sahip… Buradan Hint Okyanusunda Çin gibi ülkelerin önünü kesmek daha kolay!
Diğer taraftan ısrail’e rahat bir nefes aldırmak için etrafında bulunan ve ileride tehlike yaratacak ülkelerin ve siyasal yapılanmaların pasifize edilmesi gerekiyor..!
Tarih atlaslarına baktığımızda Ortadoğu ülkeleri ile Afrika’nın Kuzeyinin cetvelle masa başında çizildiği hemen dikkat çeker. Stratejik konumda olan Afrika’nın Güney Ucundaki ülkeler de benzer durumdadır…
Dünya haritası tek kalemden çıkmış gibidir…
O kalemin sahipleri bellidir aslında… O kalemin sahipleri ileride bu bölgelere tekrar dönebilmek için bunu bilinçli bir şekilde yapmışlardır. Öyle bir çizmişler ki aynı etniseden gelen insanların arasına çizdikleri sınırlarla onları karşı karşıya getirmişlerdir. Bu çizgi öyle yapaydır ki bazen bir aile bile ortadan ikiye ayrılmış, yarısı bir ülkede, yarısı diğer ülkede kalmıştır…
Ne Osmanlı Devleti ne de büyük bir Arap Devleti ile devam etmek işlerine gelmedi. Öyle bir formül bulunacaktı ki ileride buralara tekrar gelmek kolay olacaktı. Belki buradaki bazı ülkeler kendilerini davet edecekti…
Afrika Siyasi Haritasına baktığınızda da bu tabloyu rahatlıkla görebilirsiniz… Sonra bir de Avrupa ve Amerika ile karşılaştırın. Orada keskin sınırlara rastlayamazsınız… Orta ve Güney Amerika’da Venezuela, Kolombiya, Ekvador, Nikaragua, Honduras, Brezilya gibi ülkelere bir bakın! Bir de Kuzey Afrika’daki Mısır, Libya, Cezayir, Güney Afrika’daki Namibia, Angola, Zambiya ile Ön Asya’daki Irak, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan gibi ülkelere bakın!..
Buralar, herkesçe bilinen bu güçlerin yedek lastiği durumundaydı.
Irak’ın işgaliyle bu yedek lastiklerden birini kullanma gereği ortaya çıktı!
Peki neden şimdi gerek duyuldu?
Çok sebebi var! Her sebebi bir tez konusu olabilir! Çünkü çok karmaşık sebepler yumağı var!
ılk akla gelen neden Amerikan Ekonomisinin içinde bulunduğu girdap ve küresel sermayenin aç gözlülüğü…
Olayın hızlanmasına yol açan bir etken de Sovyetler Birliği ve onun askeri gücünü
barındıran Varşova Paktı’nın yıkılması olsa gerek. Varşova Paktı olsaydı Büyük bir ihtimalle Amerika bugünkü gibi cirit atamazdı. Terazinin bir tarafında olan ağırlık kalktı! Bozulan denge Somali’de, Balkanlarda, Orta Asya’da ve Orta Doğu’da yıkım ve gözyaşı olarak etkisini gösterdi…
Tarih buna benzer bir çok olayla doludur. Bir çok Saddam ve Bush gelip geçmiş! ışte Hitler’in tarihteki yeri ortada!
Baskı, sindirme, öldürme, bombalama ile hareket edenler tarihe birer kara leke olarak düşmüştür. Kısa sürede unutulup gitmiştir.
Tarih tekerrür etmez ama gücünü şiddetten alanların sonu hep aynı olmuştur…
Ortadoğu’daki bu kaos da bir gün bitecek! Umarım daha büyük felaketler yaşanmadan, daha fazla gözyaşı dökülmeden en kısa zamanda buradaki ateş söner!..
Tarih göstermiştir ki gözyaşı denizinde yüzülmez…Nice Saddam ve Bush’lar bu denizde boğulmuşlardır!..