Cihat Kürkçüoğlu
4 Haziran 2010
12.000 yıllık geçmişi ile uygarlığın başladığı yer olarak kabul edilen ve “Tarihin Sıfır Noktası” olarak adlandırılan Göbeklitepe‘de 2010 yılı kazılarının ilk etabı Alman Arkeolojisi Enstitüsü desteğinde, Arkeolog Prof.Dr.Klaus Schmidt Başkanlığında Nisan-Mayıs aylarında yapıldı. Her yıl olduğu gibi bu yılki kazılarda da sürpriz buluntular insanlık tarihine kazandırıldı.
Bu yılki kazılarda Ekip Üyesi ve Kazı Başkan Yardımcısı olarak görev aldım. Heykel ve taş kabartma sanatı alanında dünyanın en eski örneklerini barındıran Göbeklitepe’de Arkeologlar ve çeşitli bilim dallarından uzmanlar yanında bir Sanat Tarihçisi’nin de bulunmasının kazıya önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.
Nisan-Mayıs ayları boyunca Cuma günleri hariç, haftanın her günü sabah 06’da başladığımız kazılar saat 14’e kadar devam etmiş, buna paralel olarak kazı evinde müzelik ve etütlük değerdeki buluntuların temizlik ve envanter çalışmaları yapılmıştır.
Bu yılki kazılar D yapısı olarak bilinen yuvarlak planlı tapınakta ve sit alanının kuzey doğusundaki açmalarda sürdürülmüştür.
D yapısının ortasında yer alan ve 5,5 metreye varan boylarıyla Göbeklitepe’deki dikili taşların en uzunu olan iki dikilitaş, Almanya’dan gelen uzman ekip tarafından teknik bir biçimde yatık vaziyetten kurtarılıp dikleştirilerek özgün konumuna getirilmiştir. Böylece bu iki dikili taşın dayalı olduğu dolgu toprağının kazılmasına olanak sağlanmıştır.
Bu kampanyada ayrıca, A ve B yapılarının üzerini örten çelik çatılar; oturdukları açma profillerinin hem aşınmış olması, hem de bu profillerin sonbahar kampanyasında kazılabilmesi amacıyla kaldırılmıştır. Böylece kazı alanındaki A B C D yapılarının bir bütün olarak izleyiciye algılatılması da sağlanmıştır.
Bu arada, kazı alanının tamamını örtecek bir çatı sistemi projesinin Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından hazırlanmakta olduğunu, bu projenin Şanlıurfa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun onayı alındıktan sonra önümüzdeki sezonda uygulanmaya konulacağını da belirtmek isterim.
Burada, 16 yıldan bu yana büyük bir özveri ile Göbeklitepe kazılarını aksatmadan yürüten, binlerce metreküp hafriyat yapan, dünyanın en ünlü dergilerinde ve çeşitli ülkelerin televizyonlarında yaptığı yayınlarla bu ören yerini dünyaya tanıtan, tüm ziyaretçilere sıcak ilgisini esirgemeyerek açıklamalarda bulunan, elindeki bilgi ve fotoğrafları paylaşmayı seven Kazı Başkanı sayın Prof.Dr.Klaus Schmidt’e ve kendisine büyük destek veren saygıdeğer eşi Arkeolog bayan Çiğdem Köksal Schmidt’e teşekkür ediyorum.
İlkbahar kampanyasındaki kazı süresince, Göbeklitepe’yi binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiğine bizzat şahit oldum. Ancak; fazlasıyla tanıtımı yapılan, dünyada hemen herkesin haberdar olduğu bu ören yerinde turizme yönelik alt yapı çalışmalarının yetersiz olmaktan öte, hiç olmayışını belirtmeyi de bir görev sayıyorum.
Göbeklitepe’yi görmek üzere dünyanın dört bir yanından büyük bir merakla gelen ziyaretçilerin konaklayıp dinlenebilecekleri, tuvalet ihtiyaçlarını giderebilecekleri kafe-restoran, otopark gibi tesislerin, kitap ve hatıra eşya satan ünitelerin olmayışı, bilgi alabilecekleri bir tanıtma merkezinin bulunmayışı büyük sıkıntılara neden olmaktadır.
Bu durum sadece Göbeklitepe için söz konusu değil. Harran – Bazda Mağaraları – Han el-Ba’rür Kervansarayı – Şuaybşehri ve Soğmatar’ın yer aldığı en önemli turizm güzergahımızdaki tüm merkezlerde de aynı eksikliklerimiz yıllardır var.
Alt yapı oluşturulmadan yapılan tanıtımın yarardan çok zarar getireceğini hep söylüyorum. Memnun ayrılan turistin 1000 turist gönderebileceği, memnun olmayan bir turistin ise 1000 turistin gelmesini engelleyebileceği gerçeğini artık anlamalıyız.
Turist sayısının çokluğuna bakıp aldanmayalım. Para harcatamadığımız turistin Urfa’ya ne yararı olur ? Göbeklitepe başta olmak üzere tüm ören yerlerimize (Harran hariç) giriş ücretsiz. Anlayacağınız turizmi bedavaya sunuyoruz. Turizmin, turiste para harcatma sektörü olduğunun hala farkında değiliz.
Sadece Göbeklitepe’yi ziyaret eden binlerce kişiden milyonlarca lira ka-zanabilmek mümkün iken, bunu düşünmeyip “Urfalılar, arslandır, kaplandır, misafirperverdir” deyip işi turistleri evlerimizde ağırlamaya kadar vardırıyoruz. Üstüne üstlük biz para harcıyoruz.
Elbette İbrahim Peygamberden gelen konukseverliğimiz tartışma götürmez.
Elbette turistlere konukseverliğimizi göstermeliyiz. Ancak turizmin de ekonomik bir sektör olduğunu unutmamalıyız. Turistin ülkesinden yola çıkıp binlerce kilometreyi para harcamak için aştığının bilincinde olmalıyız.
Her geçen gün binlerce lira kazanmak varken bunun bilincinde olmayıp, hareketsiz davranmak veya ağır davranmak ne kadar doğru ?
Göbeklitepe’yi mutlaka paralı ziyarete açmalı ve turiste para harcatmalıyız. Turizmden Urfa’nın yoksul ekonomisine katkı sağlamalıyız. Bunun için de; önümüzdeki Eylül-Ekim aylarında sonbahar kazı kampanyası başlayana kadar acilen Göbeklitepe’de kafe-restoran-hediyelik eşya, otopark ünitelerini ve tanıtma merkezini hızla faaliyete sokmak zorundayız.
Arkasından Harran-Soğmatar turizm yolu için aynı çalışmaları gerçekleştirmeliyiz.
Aksi takdirde, turistlere içecekleri bir şişe soğuk suyu sağlayamayan, tuvalet ihtiyacını dahi gideremeyen ve turizmden gerekli parayı kazanamayan Şanlıurfa’nın bir turizm şehri olup olmadığı tartışma götürür. Hep keseden yemiş oluruz.
Eğri oturup doğru konuşalım. Yukarıda da söyledim. 16 yıldan bu yana Göbeklitepe kazılarını yürüten Prof.Dr.Klaus Schmidt, gerek kazının bilimsel bir biçimde aksamadan düzenli olarak yürütülmesi ve gerekse yayınlarla tanıtılması açısından üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir.
Şimdi sıra bizdedir.
Sayın Valimiz Nuri Okutan’ın bilgilerine sunulur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan haberin tüm hakları URFAHIZMET.COM’a aittir. Kaynak gösterilse dahi haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın