
Remzi Mızrah
3 Nisan 2008
Son dönemlerde kütüphanelerin gelecekte nasıl kurumlar olacağı, personelin özellikleri, verilen hizmetlerin niteliği tartışma konusu olmuştur. Bu tartışmanın temelini 19. yüzyılla birlikte kütüphane materyallerinde görülen değişiklerin oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzyıla gelinmesiyle o zaman değin kütüphanelerde başat(dominant) materyal olan kitapların yanında kitap dışı materyal olarak tanımlanan film, slâyt, plak, mikrofilm v.b materyallerde görülmeye başlanır. Kütüphaneden okuma yazma bilmeyen ya da çeşitli bedensel engelleri olan insanları yararlandırma çabası teknolojinin bu nimetlerini kütüphane ortamına taşımış, bu materyaller konuşan kütüphane, müzik kütüphanesi gibi yeni kütüphane tiplerinin oluşmasını sağlamıştır.
Tam anlamıyla olmasa da kütüphanelerin köklü değişiminin ilk sinyallerini veren bu materyal çeşitliliği geleceğin kütüphanesine doğru evrimleşen, kütüphane ve kütüphanecilik hizmetleri anlayışını gelenekselden ayıran ilk adım olarak almak yanlış olmayacaktır. Bu ilk adım bir yenilik olsa bile enformasyon teknolojisinin kütüphanelerde etkin olduğu, bina personel ve hizmetlerin yapısında ve işlevinde temel değişikliklerin meydana geldiği dönem II. Dünya savaşından sonra ortaya çıkan bilgi patlaması ve buna koşut olarak artan yayın sayısıyla birlikte bilgisayar ve uzak iletişim araçlarındaki hızlı gelişme dönemidir. Bu dönem geleceğin kütüphanelerinin temelini atmıştır.
Kütüphanelerde 1960’lı yıllardan itibaren kullanım alanı bulan bilgisayarlar 1970’lerde kullanıcı erişimli çevrimiçi bilgisayar kataloglarının(OPAC) yaygınlaşmasıyla gelişmiştir. Amerikan kongre kütüphanesinin katkılarıyla gerçekleşen “Makine ile okunabilir katalog” (MARC) projesi ise bir dönüm noktası olmuştur. Bir on yıl sonra 1980’li yıllarda mikrobilgisayarların ortaya çıkması ayrıca gelişen Multimedya teknolojisi, CD-ROM’lar ve Bilgi Ağları kütüphanelerin yapısı ve işlevlerinde köklü değişikliklere gidişin önünü açmıştır.
Bilginin kaydedildiği ortam olan kâğıdın her on yılda bir katlanarak artması, kütüphanelerde denetim zorluğu ve yer sorununu ortaya çıkarmıştır. Bu tür problemler gelişen “Enformasyon teknolojisi”nin kütüphaneleri etkilemesini kaçınılmaz kılmıştır. Gelişen teknolojik imkânlarla bilgi kâğıt ortamından elektronik ortama taşınmaya başlamıştır. ışte tüm bu gelişmeler kütüphaneler hakkında çeşitli düşüncelerin varsayımların ortaya atılmasına sebep olmuştur.
Kâğıdın önemini kaybettiği dolayısıyla da kütüphanelerde basılı kaynakların gittikçe azalacağı, elektronik kütüphanelerin geleneksel kütüphaneleri ortadan kaldıracağı nihayetinde tamamen siber uzay(Cyberspace) denilen bilgi ortamında kullanıcıların çeşitli donanımlar üç boyutlu gözlükler aracılığıyla sanal kütüphanelerde bilgiye erişeceği şeklinde fikirler üretilmiştir. Aynı zamanda basılı kaynakların tamamen ortadan kalkmayacağı geleneksel kütüphanelerin farklı bir işlevle de olsa varlığını devam ettireceği bunun yanında yeni tür kütüphanelerinde oluşturulacağını belirten çeşitli görüşlerde vardır. Bu bilgiler ışığında gelecekteki kütüphaneler imgesini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkün olacaktır.
GELENEKSEL KÜTÜPHANELER
Kâğıda basılmış, kağıt ortamındaki(kitap, dergi, ansiklopedi) bilgiyi kullanıcı kütüphaneci ilişkisi içinde yararlanmaya sunan, kütüphanedeki hizmetin ağırlık noktasını temelde kaynakların korunmasının oluşturduğu pasif bilgi deposu görünümündeki yerlerdir. Teknolojik gelişmeyle birlikte bilgilerin daha çok elektronik ortamda üretilmesi ve yararlandırılması sonucu bu tür kütüphanelerde koleksiyon artışı olmayacaktır. Nicelik olarak artmayan koleksiyon güncelliğini yitirecek, yeni bilginin dermede yer almaması sonucu bu kurumlar işlevsel olmaktan çıkacaktır. Yani günümüzde geleneksel kütüphane hizmeti veren bu kurumlar gelecekte belli merkezlerde koruma altına alınan “milli” veya “bölgesel” müzeler haline gelecektir. ınsanlar arkeoloji müzesi gezer gibi antika olmuş kitapları ansiklopedileri görmeye gidecektir.
OTOMATıK KÜTÜPHANELER
Geleneksel kütüphaneden farkı; basılı kaynakların yanında bilgini çeşitli ortamlarda depolandığı CD-ROM ve veri tabanlarının kullanılmasıdır. Bu tür kütüphanelerde erişim, süreli yayın takibi, kataloglama ödünç verme gibi rutin işlemlerin hızlandırılması için bilgisayar ortamından yararlanılmıştır.. yani kağıt üzerindeki bilgi ekrandaki bilgiye dönüşmekten ileriye gidememiştir.(eğeli,1995;295) kullanıcı kütüphaneci ilişkisi devam etmektedir. Üyelik sistemi devam etmektedir.
Otomatik kütüphane sistemleri arama işlemini kolaylaştırıp bilgiye erişimi hızlandırmıştır ama bilgisayarla verilen hizmetin kütüphane içi hizmetlerde yoğunlaşması ve etkisinin kütüphane ile sınırlı olması verilen hizmetin özünde bir değişiklik oluşturmamıştır.. Kaynaklarda bir çeşitlilik göze çarpmaktadır ama eski kütüphane anlayışı ve organizasyonu yeni olanaklarla devam ediyordur.
GELECEğıN KÜTÜPHANELERı
Kütüphane hizmetlerinin, insan gücü kaynaklarının ve topyekün olarak kütüphane kurumunun yapısını değiştirecek olan bu kütüphane türü diğer bir deyişle yeni kuşak bilgi merkezleri kütüphanecilik literatüründe ‘Elektronik Kütüphane’ ‘Dijital Kütüphane’ ve daha gelişmiş bir şekli ifade eden ‘Sanal Kütüphane’ olarak yer almaktadır. Bilginin giderek daha çok elektronik ortamda var olması sonucu ortaya çıkan elektronik kütüphane; herkesin evinden ya da işyerinden gerekli olan yazılım ve donanımlar aracılığıyla kolayca erişebileceği ulusal ve uluslar arası bilgi kaynaklarının elektronik kopyalarını içeren ya da bu kaynaklara erişim olanağı sağlayan kütüphane olarak tanımlamaktadır. Gelecekte hizmet verecek olan bu kütüphaneler siber uzay adı verilen bilgi ortamında oluşacaktır. Kitap, dergi okuma salonu gibi fiziksel öğeleri olmayan, dağınık durumdaki kullanıcılara elektronik kanaldan bilgi sağlayan böylece kullanıcının kütüphaneyi ziyaret etme zorunluluğunu ortadan kaldıran bir kütüphane çeşididir. Internet üzerindeki çeşitli web sayfaları ve sunucular aracılığıyla bilgiler tam metin olarak elde edilebilecektir. Bu kütüphanede duvarlar, merdivenler raflar olmayacaktır ama 3 boyutlu görüntülerin görülmesini sağlayan özel gözlükler yardımıyla bilgisayarın içindeki kütüphanede rafların arasındaymışçasına dolaşmak mümkün olacaktır.
Bu tür kütüphanelerde kullanıcı-kütüphaneci şeklinde yüz yüze bir ilişki yoktur. Bilgiye erişim, bilgi ağları aracılığıyla olduğu için hızlıdır ve zaman sınırlaması ortadan kalkmıştır. Kullanıcı istediği zaman (gece, gündüz, tatil günleri) istediği kadar kütüphaneden yararlanabilir. Kaynakların yıpranması, kitap kaybı, rafta yerleştirme sorunu gibi problemler yaşanmayacaktır. Bir kullanıcı dünyanın neresinde olursa olsun bir bilgi kaynağına erişebilmekte, kullanmakta ve gerektiği takdirde kopyasını kendi bilgisayarına aktarabilecektir.