Cüneyt Gökçe
27 Temmuz 2007
Her mesleğin toplumsal bir işlevi olduğu bilinen bir gerçektir; ancak gazetecilik mesleğinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Adeta, toplumun gözü, kulağı ve dili mesabesinde; toplum adına sorgulayıcı ve murakabe edici bir fonksiyon icra eden gazetecilerin değerinin iyi bilinmesi gerekir. Bu yüzden, hizmetlerini rahat icra edecekleri ortam ve şartların oluşturulması yapılması gereken ödevlerin başında gelir.
Gazetecisi olmayan bir toplumun, içerisinde bulunacağı vahim durumu tasavvur etmek bile son derece zordur. Hiçbir iletişimin sağlanmadığı, herhangi bir icraatın kamuyla paylaşılmadığı ve hiçbir faaliyetin tenkit edilmediği bir toplumun, yöneticilerinin, halka rağmen takınacakları despotça uygulamaları düşünmek bile mümkün değildir.
Elbette ki, her mesleğin çürük elmaları olabileceği gibi; güzelim gazetecilik mesleğinin de defolu ürünleri olabilir. Bu güzel mesleği kötü emel ve arzularına alet etmek isteyen bedhahlar çıkabilir. Onlar, bizim konumuz dışında yer alan istisnalardır.
Asıl meslek erbabı ise, toplum bireyleri adına sıkıntıya giren; bazen de hayatını tehlikeye atan kahramanlardır.
Toplumun doğru bilgilendirilmesi, ihtiyaç duyulan konularda araştırmalar yapılarak halkın aydınlatılması, cemiyetin yanlışlardan arındırılması küçümsenmeyecek büyüklükte önemli bir görevdir. ışte bu görevi kahraman gazeteciler yerine getirir.
Ayrıca gazeteci, toplumsal huzuru sağlama ve temel doğruların halka arz etme konusunda da önemli görevler icra eder. Moral bozucu veya toplumu ümitsizliğe sevk edici olumsuzlukların ya da olumsuz örneklerin gündemde tutulması fayda yerine zarar getireceğini bilen bilinçli gazeteci, yara yapmadan tedavi etme yöntemini esas alır ve mesleğinin gereğini yerine getirir.
Genelin kabul etmediği veya hoş karşılamadığı bir takım uç davranışları yazıp yaymakla toplum ve bireylerin rahatsız edilmesi, kabul edilebilir bir husus değildir. Bu bakımdan gazeteci, bu noktada da olumlu fonksiyon icra ederek kendi çapında bir görev sergiler.
Demokrasi ve insan hakları herkese lazım olan evrensel değerlerdir. Bu değerlerin korunup işletilmesine katkıda bulunmak, sağlıklı vicdan ve sağduyu sahibi herkesin görevidir. Çünkü bu evrensel değerlerin tekel altına alınması doğru olmadığı gibi; gözden çıkarılması da düşünülemez. ışte gazeteci, bu anlayışı yayma ve yaygınlaştırma adına önemli hizmetlerde bulunur.
Barış ve huzur ortamını ortadan kaldırmaya çalışmanın geçerli bir gerekçesi olmadığı gibi, farklılıklara karşı tahammülsüzlüğün açıklamasını yapmak da mümkün değildir. Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmek ve ona değer vermek ana ilkedir. Öyle ya, hiç kimsenin kendi rengini, ırkını, dilini belirleme gibi bir fonksiyonu yoktur ki o özelliğiyle kınansın ya da suçlansın. Bu yüzden, her renge, dile, ırka ve coğrafyaya saygı gösterme zorunluluğu vardır. Ayrıca, toplumda farklı din ve milletlere mensup insanların varlığı bir vakıadır. Hepsi de aynı gök kubbeyi paylaşmakta ve aynı havayı teneffüs etmektedir. Asıl olan barış içerisinde bunların beraberliğini sağlayabilmektir. Bilinçli gazeteci bu davanın bayraktarlığını yapar ve bu anlayışın gönüllü tanıtıcılığını üstlenir.
Beraber yaşamak durumunda olan aynı toplumun fertleri; inananı, inanmayanı, şu rengi ya da bu rengi taşıyanı ile topyekûn, birbirini kabullenmek ve karşılıklı anlayış içerisinde yaşamak zorundadır. Yani, uzlaşı ve hoşgörüden uzak ilişkiler toplumda düşmanlık tohumlarının yeşermesine neden olur. Toplumsal uzlaşıyı sağlayan kişi ve kurumların başında gazeteci ve gazetecilik gelir.
Gazeteci, farklılıkları düşmanca ifadelerle işlemez; toplumsal gerginliklere sebebiyet vermez ve kişilerin özel hayatının gizliliğine saygı gösterir. Çünkü o da bilmektedir ki, yaşama hakkına sahip olan insanların elbette özel hayatları olacaktır. Mahrem olan bu hayattaki sırların ifşasına çalışılması kişisel hukuka tecavüz anlamını taşır. Başka bir deyimle, hiçbir maslahata dayanmayan ve keyfililikten kaynaklanan gizli hayatları araştırma merakı affedilebilecek bir nokta değildir.
Gazeteci, eleştiri yaparken, kişi ve kuruluşları aşağılayıcı ifadeler kullanmaz. Lekeleme, saptırma, iftira, söylenti, dedikodu ve dayanaksız suçlamalardan kesinlikle uzak durur çözümü barış, demokrasi ve hukuk ortamında arar ve bunu savunmak.
Barış ve huzur dolu günler dileğiyle…