İbrahim Halil Okuyan
6 Eylül 2007
50’li yıllarda başarılı bir Devlet Su ışleri Genel Müdürü olan Sayın Süleyman Demirel daha sonraki yıllarda Cumhurbaşkanı da olmuştur. Yurdun her tarafını öteden beri dolaşır. Bu arada Bölgemizi de sık sık ziyaret eder. Başta Atatürk Barajı olmak üzere GAP’ı inceler; görüşlerini, incelemelerini bildirir.
Sayın Demirel devamlı söylediği gibi yine “GAP’a hız verilmeli” demiş. Doğrusunu isterseniz en sade vatandaştan Cumhurbaşkanlarına kadar herkes aynı şeyi söylüyor. Demirel’in ilk Başbakanlık yıllarından beri devam eden GAP, çeşitli iktidarlar gördü. Proje ile yakından ilgilenenler, ödeneği bollaştıranlar oldu. Hiç yokmuş gibi davrananlar oldu. ış uzadıkça uzadı.
Oysa yapılan iş kendini kısa zamanda amorti edecek, masraflarını çıkaracak bir işti. Uygulamaya girmiş ilk adımlarında bile bunu görmek mümkün. Elektrik ve başta pamuk olmak üzere istihsal edilen zirai ürünler çok bereketlidir. Bunun defalarca katlanışı ile elde edilecek bolluğu düşünün; Türkiye bayram eder.
Ama bu hakikatler ayan beyan ortada iken hâlâ hepimiz “GAP’a hız verilmeli” diyoruz. Temennilerde bulunuyoruz. Dünyanın en uzun su tünelinden “By pass”la elde ettiğimiz su Harran Ovası’nı yeşil denize çevirirse, işin bitirilmesiyle kimbilir neler doğar.. Ancak biz, mavi deniz olarak vasıflandırılan Baraj gölünde spor faaliyetlerini ön plana almayı tercih ediyoruz.
Devlet idaresi elbetteki çok ciddi bir iştir. Her şeyin hesabı-kitabı olmalı ve buna uyulmalıdır. ıktidar değişti, bakan değişti diye iş aksamamalıdır. Devletin devamlılığı unutulmamalıdır. ışin bir adım ilerlemesini sağlayacak masrafların musluğunu sonuna kadar açarken, israfın, lüksün musluğunu kapatmalı, hatta bazılarının açabileceği endişesini taşıyarak kör tıpa ile tıkamalıdır. Biz nedense bunun aksini yapıyor, ters muslukları kullanıyoruz. Daha Seyhan Barajının açılışında yapılan israfı gören Alman ıktisat Bakanı Erhard, “Siz bununla bir Baraj daha yapardınız” demişti.
Keban Barajı da aynı şamata ile açıldı. Atatürk Barajı’nın kısmî açılışlarında da israf musluklarını bol bol kullanıyoruz. Yalnız barajlar mı? Fabrika, yol, okul, liman, havaalanı gibi her şeyin açılışlarında metodumuz aynı. Bu tüketimlerle kayıplarımızı arttırıyor, üretime yönelik hedeflerimizde alabildiğine gecikiyoruz. Hele işin içine suiistimaller de girince halk olarak üzülüyor, hayıflanıyor, kahroluyoruz. Allah (c.c.) encamımızı hayra tebdil eyleye..
Bir hastalığımız da işi bir yerde toplamamız lâzımken dağıttıkça dağıtıyoruz. Özelleştirme gibi ciddi bir iş için tek Bakanlık yeterdi. Ama biz bunu sekiz bakanlık arasında bölüştürdük. Haydi babayiğit ol da koordineyi sağla, özelleştirmeyi yap. Tabii yüzümüze gözümüze bulaştırdık. şimdi Doğu bloku ülkeleri de bizi geçti diye yakınıyoruz.
Avrupalı, Asyalı, Afrikalı bütün ülkeler her şeyden evvel Devletin ciddi bir iktidar ile yönetilebileceğini kavradılar. her şeyi de ona göre yaptılar, yapıyorlar.
Hatırlıyorum, uzun yıllar önce Mısır, Nil Nehri üzerinde Assuan Barajı’nı yapmağa niyetlendi. Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır bu iş için bir Bakanlık oluşturdu. Baraj zamanında bitti ve üretime geçti.
Bizde baraj ağırlıklı projeler GAP, DAP, KOP sürünmekle meşgül. En ileride olanı gene GAP. Yurdun ve Dünyanın her tarafından ziyaretçileri var. Herkes yapılanları takdir ve hayranlık içinde seyrediyor. Ama ne yazık ki, bu gidişle tam kapasiteli çalışmayı, entegre tesislerin oluşumunu, ürünlerin Yurda ve Dünyaya dağılışını torunlarımız, belki de onların çocukları görecek.
Sabr’eden derviş muradına erermiş. Ama neden sonra…
Milletvekillerimiz yeni, hükümet yeni, Cumhurbaşkanımız yeni, inşallah GAP da yeniliklerle bitirilme aşamasına gelir.