K. Eren Akalın
16 Aralık 2008
Telefonun ucunda Urfa Mirasını Koruma Derneği Genel Sekreteri, kıymetli ağabeyim Sabri Dişli vardı. ‘ Antep’e bir dava açalım, bu fıstık meselesinden. Çikolata reklamlarında Antep Fıstığı dediler mi çok zoruma gidiyor. Hele bir araştır dernek olarak ne yapabiliriz ?
Birkaç gün sonrada ‘Fıstığımızı İç Ettiler’ yazısıyla konuyu okurlarıyla paylaştı.
İş başa düşmüştü tabii , oturup konuyu kurcaladım.
* * *
Sevgili Sabri Abi; öncelikle, bir kez daha gördüm ki, bu şehir adamı fıtık eder.
18 Eylül 1997’de G.Antep Ticaret Odası, ‘Antep Fıstığı’ diye tescil almak için Türk Patent Enstitüsüne başvurmuş ve yapılan incelemeler neticesinde, 22 Nisan 2000 tarihinde Enstitü Antep Fıstığını tescil etmiş.
Yani başvurunun ardından yaklaşık 3 sene sonra patent verilmiş ve görünen o ki, ‘koskaca’ Urfa’dan bir gık dahi çıkmamış; ne Valilikten, ne Odalardan ne de başka bir kuruluştan. Dönemin belediyesini zaten saymıyorum, onlardan bir şey beklemek sanırım fazlasıyla saflık olur.
Üstelik Antep Fıstığının ‘Coğrafi Sınırlarında ‘ Urfayla birlikte, Adıyaman, Antalya, Aydın, Balıkesir, Batman, Çanakkale, Denizli, D.Bakır, Hakkari, Hatay, K.Maraş, Kilis, Manisa, Malatya, Mardin, Mersin, Muğla, Siirt, Şırnak ve Tunceli illeri de var. Yani sizin anlayacağınız bizim uyanık komşu, yeryüzünde başka fıstık bırakmamış.
Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnameye baktım. Bırakın tescil için geçen 3 senelik süreyi, çok daha vahimi; enstitünün tescil kararının ardından tam 6 ay enstitüye bu kararla ilgili itiraz süresi var.
Peki bu şehirden bu haksızlığa itiraz edecek bir babayiğit çıkmış mı?
Cevap vermeye gerek var mı? Sonuç ortada.
Bunları üzülerek yazdığımı en iyi bilenlerden birisin Sabri Abi, ama ne yapalım, bu şehrinde yazgısı bu maalesef.
Antep’in bu tescilinin ardından bizim dönemin ‘uyanık‘ belediyesi altta kalmamak için olsa gerek, isotu tescil etmek için başvurmuş Türk Patent Enstitüsüne.
Ettirmişte.
Hem de ne tescil!
Yapılan tescilde, Urfa İsotunun Coğrafi Sınırları sadece Urfa’dan ibaret, yani Urfa Şehir Merkezinin dışında yetişen biberler Urfa İsotu değil, Maraş İsotu.
Evet, maalesef vaziyet bu. Niye mi?
Niye olsun ki?! Zaten, o dönemin belediyesinin yapacağı iş ancak bu kadar olur. Aslında salt o yönetimi suçlamakta yersiz, zira o yönetimi/zihniyeti 2 kez üst üste belediye başkanı seçenler de, bir o kadar suçlu! Ama en iyisi eskiyle kavgayı bırakıp, fazla dağıtmadan, konumuza döneyim.
Urfa Belediyesinin isotu tescilinin ardından, Maraş Ticaret ve Sanayi Odası da Maraş İsotu için başvuruyor Türk Patent Enstitüsüne ve isotlarını tescilletiyorlar. Üstelik coğrafi sınırlarının içinde Urfa’nın bütün ilçeleri var. Yani, bugün Bozovada, Ceylanpınarda, Harranda, Birecikte ve tüm ilçelerimizde yetişen isot, resmi olarak Maraş İsotu.
Antep fıstık tescili için ülkede şehir bırakmıyor, bizim belediye 10 tane ilçemizi yazmaktan aciz. Tam bizlik bir iş, tam Urfa’ya göre bir iş.
İşte böyle Sabri Abi, söylediğin üzere fıstığımızı iç ettiler. Bu sayede anladık ki isotumuzu da heç etmişler ve bu şehri yönetenler bu şehre kim bilir daha neler ettiler ?!
Fıstık meselesinde ise, hukuki olarak, dernek açısından bir şey yapmamız mümkün görünmüyor ve işin içinde bir de zamanaşımı var ama yine de bir şeyler elde edebilme ihtimalimiz olabilir.
Bu yazı yayımlandığında bu konuların teferruatlarını sen biliyor olacaksın, varsa bu duyarsızlıkla ilgilenen, ya da günah çıkarmak isteyen bir kurum, sana ulaşıp, detaylarını senden öğrenebilir ve bari en azından derneğimiz URFAM K. D.’nin emekleri hiç olmaz böylece.