İbrahim Halil Okuyan
10 Eylül 2015
Etnisite; Genel
anlamda bir sosyal gurubun ırk, dil veya millî kimliğidir.
İnanç, bir
kişiye, bir şeye, Tanrı’ya, Herhangi bir öğretiye ya da görüşe duyulan
bağlılıktır.
İnanç kanıta
dayalı olmayabilir. Kelime sıklıkla güven ya da umut yerine de kullanılır.
Dinde inanç
genellikle bir Tanrı, doğa ya da evrenin yapısı hakkında öğretiler içerir.
Bir toplumda; Etnisite ve İnanç farklılıkları,
O toplumlar için aynı zamanda; “Fay Hatları” nı yani kırılgan yerlerini ifade
etmektedir.
Fay hatları;
Yerkabuğunu oluşturan kayaçlarının zıt yönlü sıkıştırma ya da gerilme
kuvvetlerinin etkisiyle kayaçların bir yüzey boyunca kırılması, Büyük toprak
kütlelerindeki kırılmalar sonucu oluşan iki parçanın Birbirinden izole olarak
bağımsız hareket edebilme özelliği kazanmasıdır.
Fay hattı yer altında, iki bloğu birbirinden
ayıran bir bölgedir.
Fay Hatlarını
takip ederek olası depremleri izlemek mümkündür.
Benzer şekilde;
Bir toplumda; “Etnisite ve İnanç farklılıkları” hassas konulardır,
Bunları toplumun
zenginliği olarak görmezsek, İçinde her zaman toplumda ayrışma riskini
barındırır.
Üzerinde
yaşadığımız topraklar; Toplumsal yaşamın başladığı topraklardır.
Etnisite ve
İnanç açısından da bir o kadar zengindir.
Etnisite ve
İnanç; bireyin kendi seçimi olan kavramlar değildir.
Cumhuriyetin
kurucuları; İşte bu iki kavram içinde gizli olan; Ayrışma, ötekileştirme
riskine karşı iki adet sigorta kurmuşlardır.
Etnisite için
sigorta; ”Ne Mutlu Türküm Diyene” ilkesidir.
Bu söz; Bu
topraklarda yaşayan, Burayı vatan bilen, Ataları bu topraklar için savaşan
şehit olan çocuklarını, Aynı bayrak altında toplanan tüm vatandaşları
kapsamaktadır.
Dünyanın her
yerinde ülkemiz insanı için; Osmanlı Döneminde dahi “Türkler” denilmektedir.
Türk kelimesi
kurucu unsuru ifade etmekte olan bir üst kimliktir.
İnanç için
sigorta; “Laiklik” ilkesidir.
Bu ilke ile bu
topraklarda yaşayan herkes, inanç özgürlüğü kazanmıştır.
Bu gün
yaşadıklarımızın sebebi; bu iki sigortanın zayıflatılmasıdır.
Bu gün için
yapılması gereken; Bu iki sigortanın yeniden, daha da güçlendirilmesidir.
7 Hazirandan
sonra artan terör olaylarının sebebinin; Kandil üzerinde, etkin olan yabancı
üst aklın; Kuzey Suriye’de kurmak istediği oluşumlara karşı olan Devletimizin
bu konuda ki direncini kırmak için, Bu iki sigortanın attırılması gayretleri
olduğunu düşünüyorum.
Bunda başarılı
olursa varacağımız nokta Sevr Şartlarına tekrar dönmektir.
Bu olayı;
7.Haziran seçimlerine bağlamak fazlaca sığ bir düşünce olmaktadır. Zaman birlik
beraberlik günüdür.
Devlete ve
silahlı kuvvetlerimize güven duyma günüdür. Var olan diğer toplumsal sorunları
ileriye ertelenme günüdür.
Gün “Söz konusu
olan vatansa gerisi teferruattır.” günüdür.
Şehitlerimizden
“Helallik” ancak bu şekilde alınabilir.
Saygılarımla..
İbrahim Halil
Okuyan (İnşaat Yüksek Mühendisi) – 10.Eylül.2012 Şanlıurfa