Mehmet Göncü
25 Kasım 2009
Birkaç aydır, dünya kamuoyunu meşgul eden, dolayısı ile Şanlıurfa’mızda da önem arzeden bir konu var.
Domuz gribi… Tıbbi açıklaması (H1N1) Virüsü…
Bilindiği gibi, dünya kurulduğundan beri bu tür mikroorganizmalar gezegenimizde mevcuttur.
Bu canlıların da kendilerine göre, bir görevleri mutlaka vardır. Çünkü, ulu yaratıcı sebepsiz yere hiçbir mahluku halk etmemiştir.
Ben şahsen, çok az olan genel bilgimle, bu tür mikroorganizmaları (Bakteriler, Virüsler, Mantarlar ve planktonlar) olarak sayabilirim. Ancak işin uzmanları bu belirttiklerime daha bir çok tür ekleyebilirler.
Yazımın başında belirttiğim gibi bu canlıların tabiatta bir çok önemli görevleri var. Var olmasına var ama konumuz bugün domuz gribinin insan sağlığını nasıl etkilediği ile ilgilidir.
Bilim adamlarının açıklamalarına göre, bu virüs hayvandan insana, insandan da başka bir insana geçen ve bulaştığı insanı da hasta eden bir virüs. Peki bu virüsle mücadele nasıl olacak?
Bilindiği gibi virüslerin (Bakterilerle mücadeledeki gibi, Antibiyotikleri yok. Yani anti virüsleri şimdilik mevcut değil. Virüslerle mücadele ancak vücudun savunma amaçlı olarak ürettiği (Antikorlarla) mümkün olabilmektedir. İşte aşı dediğimiz ilaç ya başka bir canlıda üretilmiş antikordur.
Mesela kuduz hastalığı da hayvandan hayvana ve hayvandan insana geçen bir virüstür. Ünlü bir bilim adamı olan (PASTÖR), geliştirdiği bir aşıyla insanlığı bu korkunç beladan kurtarmıştır. Gerçekten insanlık (PASTOR) gibi bilim adamlarına minnettardır.
Bundan tam kırk yıl önce ben de köpek tarafından ısırılmış ve kuduz aşısı ile sağlığıma kavuşmuştum.
O tarihlerde virüslerle ilgili bir çok kitap okumuştum.
Bu nedenle diyorum ki bu domuz gribi olayında da, en önce paniğe kapılmayalım. Ciğerlerimizi korumak için sigara içmeyelim. İçilen alanlardan uzak duralım.
Vücudumuzu güçlü kılmak için sağlıklı beslenelim. Ellerimizi sık sık ve çok iyi bir şekilde yıkayalım. Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğümüzün önerilerine göre hareket edelim. Ayrıca belirtilen yaş grupları ile kronik hastalığı olanların öncelikle aşı olmaları ilgililerce şayanı dikkat tavsiye edilmektedir. Ayrıca bazı virüslerin güneş ışığında yaşayamadığı gerçeğinden de yola çıkarak evlerimizi, bürolarımızı güneşlendirelim ve güneşli havalardan bedenen de istifade etme yollarını fırsat buldukça arayalım.
Ben şahsen bütün bu tedbirlerin yanı sıra, Sağlık Bakanlığının ve bu konudaki uzmanların önerileri doğrultusunda hareket edip, Doktor gözetiminde de aşı olacağım.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.