İbrahim Halil Okuyan
22 Aralık 2006
Bilânçolar, istatistikler ince rakamlarla herşeyi açıklıyor ama bugün size şu hergün yediğimiz, kazanmak için ömür boyu çalıştığımız halde zaman zaman bir savurganlıkla çöpe attığımız ekmeği duyarlılıkla ele alıp ana hatlarıyla anlatmağa çalışacağım.
Dünyanın yarısı aç. Afrika ülkeleri, ayrıca Hindistan, Afganistan gibi Asya’nın bazı kesimleri ve dünyanın her yerindeki öbek öbek insanlar günlerce bir parça ekmek bulamıyorlar. Gün oluyor bir torba un için bir dilim ekmek için canlarını veriyorlar, daha fenası namuslarını terk’ediyorlar. Dünya bu ahval içinde iken bizler ekmeği çöpe atıyoruz. Üretimin yarısı çöpe gidiyor. Yazık değil mi?
Allah (c.c.) kimseyi açlıkla terbiye etmesin. Birçok ülkeler gibi- Allah göstermesin – o hale düşersek öyle bir uslanırız, ekmeğe öyle bir salırılız ki, bizim gibi “âşık” bulunmaz. Ama düşünelim; elimizde, avucumuzda iken niçin bu kadar savuruyoruz?
“ınsanlığın ilk nimeti,
Kavimlerin hareketi,
Sofraların bereketi;
Ekmek çöpe atılır mı?..”
“Küflenmişti, bayatlanmıştı, zaten bir parça çıktı, bundan ne çıkar..” demeyiniz. Ekmek bu, hergün yiyoruz, ne kadar yiyeceğimiz belli. Bayatlatma, küflendirme insana yakışır mı?
“Parçalardan bütün olur,
Ekmek kaybı çetin olur,
ınsan öksüz, yetim olur;
Ekmek çöpe atılır mı?..”
Göçler, kıtlıklar, savaşlar birinci plânda ekmek yokluğundan çıkıyor. Gereğinden insanlar bir kıtadan başka kıtaya gidiyor.
“Dünyamızın yarısı aç,
Muhtaç sana, bana muhtaç,
Açlığa tek çare, ilâç
Ekmek çöpe atılır mı?…”
Rabbim vermiş; her hububattan ekmek yapılıyor. ınsan üretimin bolluğuna, iştihasının çokluğunu, sağlık durumuna göre bu nimetlerden istifade ediyor. Pişirilirken bazan kusurlar oluyorsa da bu nimetten değil, kendi hatalarımızdan kaynaklanıyor. ınşallah kontrollerle bunlar da giderilir.
“Buğday, arpa, mısır ekmek,
Gözyaşı, ter, nasır ekmek,
Bizdedir ah… Kusur ekmek;
Ekmek çöpe atılır mı?..”
Ekmek, tüketim için yapılır, evsafına bir halel gelmeden yenilmeli. Sokağa dökülecek, çöpe atılacak hale gelmemeli. Kutsallığı zengin fakir, büyük-küçük herkesçe bilinmeli.
“Bayat olur, taze olur,
Devran döner bize olur,
Başa, dize, göze olur;
Ekmek çöpe atılır mı?..”
“Ekmeği çöpe atma” fikrini kafamızdan silelim bir kere.. Ondan sonra insanlığı, yaşamayı, bereketi, zevki bulmak kolay olur. Geçim derdi ortadan kalkar, yuvalar daha sıcak olur.
“Elem verir, bitsin bu huy.
Uygarlığı yaşarken duy,
Öpüp öpüp başına koy;
Ekmek çöpe atılır mı?..”
Dûalara yetik ekmek,
Her yemeğe katık ekmek,
Olur mu hiç “âtık ekmek”
Ekmek çöpe atılır mı?…”
ılkokul birinci sınıftan beri beraber olduğumuz varlıklı ailelerden birinin çocuğu olan bir arkadaşım vardı. Halen de beraberiz. Lisedeki yıllarımızda bazan azığımızı alır, Karakoyun kenarına, Bamyasuyu’na pikniğe birkaç arkadaşla beraber giderdik.
Islatılmış yufka ev ekmeği katığımızın yanında devamlı bulunurdu. O en eski arkadaşım daima sofranın en ufak ekmeğini,kopmuşları toplar yer, bütünleri öbürlerini paylaşırdı.
Birgün kendisine “Ekmekleri ekseriya sen getiriyorsun ama nedense bütünlerden ziyade parçaları toplayıp yiyorsun. Bunun hikmeti ne?” diye sordum.
Cevabı ekmeğe saygının ve aile terbiyesinin, yokluk zamanlarının güzel bir örneği idi. Babası evde, ufak ekmekler sofrada kalıp ziyan olmasın diye öncelikle hep onları yermiş ve “Çocuklar, siz bu ekmğin nasıl güçlükle elde edildiğini, bulunmadığı yerde nelerin olduğunu bilseniz onları bana bile bırakmaz hep siz yersiniz. Tutumlu olmanın başı da bu gibi tercihleri yapmanızla olur” dermiş. Kendisi de babasının bu dediğinden hayatta çok yararlanmış.
“Rabbin hışm’ı yaman olur,
Zaman âhir zaman olur,
Servet-saman duman olur;
Ekmek çöpe atılır mı?…”
Bir araştırmada görülmüş ki; Türkiye’de kişi başına düşen yıllık ekmek tüketimi 128 Kg. imiş. Avrupa Ülkelerinde ortalama bunun yarısı. Ama onlar bizim et, süt, yumurta tüketimimizin iki mislini yiyorlarmış. Ne tuhaf değil mi? Oysa biz attığımız ekmekleri et, süt, peynir, yumurtaya tahvil edebilsek, yani tasarruf edebilsek en azından gıda tüketiminde ve beslenmede Avrupa Birliğine girmiş olacağız. Herhalde bu da az kazanç değildir.
Görülüyor ki; diğer gıdaların tüketiminin artması, karbonhidratlardan sonra protein, mineral ve vitaminlerin zenginliği de ekmek tasarrufu ile başlıyor. Beslenmemiz, sağlıklı bir hayat sürmemiz için, maddi ve manevi anlamda ekmeğimizin kıymetini bilelim, sistemli ve bilinçli tasarrufunu yapalım, hele çöpe atmayı hiç aklımızdan geçirmiyelim. Mukaddesliğine dinimiz gibi inanalım.
Not. “Ekmek Çöpe Atılır mı?..” şiirinden kıtalar “Bahar Taşıyan Kervanlar” isimli kitabımızdan alınmıştır. (S.27-29)