Halit Güllüoğlu
12 Ocak 2012
Gazetemiz dünkü sayısında Tarımla ilgili bir paneli detayıyla haber yapmıştı. Hem de konuşmacıların mesleki yorumlarıyla. Temel geçimi tarıma dayalı Şanlıurfamızın bu konulara eğilmesine vesile olmuştur. Her türlü gecikmelere rağmen panelin yarar sağlayacağı şüphesizdir. Ancak her düşünce her iddia ve her istek masalarda kaldıkça yarar sağlamayacağı da gerçektir. Çünkü önemli olan işin icraatıdır yani uygulanırlığıdır. Zaten insanların temel kusuru bu anlayışta saklıdır.
Gerçekleri tartışırken asla gocunma denilen duyguya kapılmamalıyız. Yoksa halkın zihnindeki pek çok sorunun cevapsız kalmasına sebep oluruz. Ancak bu paneldeki bir eksi,kliği işaret etmeden de geçemeyeceğim. Keşke toplantıda,tarlada bizzat çalışan ekip biçenler, sulayanlarda hazır edilmiş olsaydı.
Bunca güzelim verimli OVALARA sahip,Şanlıurfa nüfusunun çoğunluğunun tarımdan geçineni eğitimden yoksundur.
Bunun nedenini tartışmak acı bir gerçeğimizi unutmamak gerekir.
Geri kalmışlıkta da hep içerde ve dışarıda birilerini suçlamak ezeli adetimizdir.
Osmanlıyı kim yekti sorusunda “ dış ülkeler” cevabıyla karşılaştığımızda olduğu gibi. Ne acıdır ki ihmal ve kusurumuzu bir türlü kendimizde aramayız. Şanlıurfamızda da aynı düşünceyle şikayetlerimizi tekrarlar dururuz.
Bu tip düşünceler artık çağın gerisinde kalmıştır. Cumhuriyetten Demokrasiye geçişin sancılarını tamamlama aşamasındayız. Seçilmişlerimizi temsilcilerimizi ve bizzat kendimizi eleştirmek en doğrusudur.
Bakınız şimdi; Paneldeki konuşmacıların tümü seçilmiş kurum ve kurullardan gelmiştir. Beyanlarındaki iyi niyeti tartışacak değiliz. Çünkü samimi isteklere ne demeliyiz.
Bizim esas üstünde durmamız gereken Şanlıurfa KAMU OYUNUN bilinçlenmesidir. Kendi sosyal Siyasal mesleki ihtiyaçlarıyla ilgili meselelere seyirci kalınmasıdır. Bunu inkar etmeden halkın yararına yönelmektir.
Fanatik Urfalılık bu tenkit ve temennilere tahammül etmeyebilir.
Aklı selim sahibi hemşerilerimizin bu ayrıntıya dikkat edeceklerine şüphe yoktur. Bu nedenlerle bilgi sunmayı görev sayıyoruz.
Bakın bir başka gerçeğimize; sorunlarımız davalarımız hep masalarda kalmakla bir çok şeyden mahrum kalmaktayız. Tarımsal kaynaklarımızı iyi kullanarak eğitimli çiftçilikle neden entegre tesislerden mahrum kalalım.
Yani ürettiğimiz İsotu,domatesi Buğdayı arpayı ve hatta Pamukla mısırı derleyip başka illere gönderiyoruz. Buna hangi Urfalının gönlü razıdır.
Niçin sanayileşemiyoruz?
Neden burnumuzun dibinde bulunan her gün içinden geçtiğimiz Gaziantep’i örnek almayız?
İşte mesele baştan beri ifadeye çalıştığımız gibi meselelerin masada kalmayıp fiiliyata dökülmesi arzumuzdur.
Makarna,salça, konservecilik,büyük ve küçükbaş süt et hayvancılığı arpa ile mısırda yem üretim ham maddeleri İlimizde fazlasıyla mevcuttur.
Peki bu nimetlerin Tesislerine neden sahip olmasın Şanlıurfalı.
Panelin muhterem meslek temsilcileri yanında keşke eğitimsizliğinden bahsedilen çiftçilerimiz de bulunsaydı.
Tarımdaki Eğitim Çıtasını yükseltmesine az da olsa yardım sağlanmış olmaz mıydı?
Bizim amacımız, sadece “Dost Acı Söyler” ifadesinde dertleşmektir.