Ali H. Demir
12 Ekim 2010
Toplumu oluşturan bireylerin sahip olduğu nitelikler toplumun gelişmesine, ilerlemesine etki etmektedir. Günümüzde bireylerin sahip olacakları nitelikleri kazandıracak en önemli unsur eğitim olarak görülmektedir. Eğitim faaliyeti okullarda planlı, programlı, sistemli ve kontrollü olarak yapılmaktadır. Planlı, programlı, sistemli ve kontrollü olarak yapılan bu faaliyet eğitim sistemini yöneten kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülür. Dünyanın hemen her ülkesinde eğitim toplumsal bir görev olarak resmi kurum ve kuruluşların bilgisi ve kontrolü altında yapıldığı söylense de ülkemizdeki şekliyle katı merkeziyetçi bir yapının olmadığı görülmektedir. En azından gelişmiş ülkelerde eğitimin yapılanmasında tek tip merkezi bir yapılanmanın söz konusu olmadığı söylenebilir.
Ülkemizdeki eğitimin işleyişine dair yapıya bakıldığında bakanlık merkez teşkilatının önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Kurumların işleyişi, kurumlarda çalışan personele yönelik düzenlemeler, öğrencilere yönelik yapılacak eğitim öğretim faaliyetlerinin içeriğine yönelik çalışmalar tümüyle merkezdeki birimler tarafından yapılır. Eğitimden yararlanan bireylerin, eğitim hizmetinden yararlanan ailelerin okulun çalışma sistemi, personelin çalışma performansı, yapılacak eğitim öğretimin içeriği, niteliği konusunda söz hakkının olduğunu söylemek neredeyse imkansızdır.
Aileler, öğrenciler okulun maddi ihtiyaçlarının karşılanması konusunda bağış yapma dışında bir etkiye sahip değillerdir. Okulun yöneticileri milli eğitim bakanlığının yaptığı düzenlemelere göre belirlenir. Yöneticilerin çalışması yine merkezde yer alan birimler tarafından belirlenen denetim ve sicil sistemindeki düzenlemeler doğrultusunda kimseye sormaya gerek görülmeden hatta gizli bir şekilde değerlendirilir.
Yöneticilerin alacağı kararlar kurumun çevresinde yer alan hizmet alanların ihtiyaçları dikkate alınmadan yapılan mevzuat düzenlemeleri doğrultusunda belirlenir. Öğrencilere yönelik yapılacak eğitim öğretim faaliyetlerini yürütecek öğretmenler merkezden belirlenen ilke ve kurallar doğrultusunda belirlenip okullara gönderilir. Öğretmenin sınıfta yaptığı çalışmaların niteliği konusunda merkezi kararlarla belirlenmiş kriterler kullanılır. Belirlenen bu kriterlerin niteliği konusunda eğitim alanlara, eğitim hizmetinden yararlananlara hiçbir zaman bilgi verilmez. Niteliğe yönelik yapılan değerlendirmelerin sonuçları kimse ile paylaşılmaz. Dolayısıyla yapılan eğitimin niteliğine dair her hangi bir veri olmaksızın ülkemizde eğitim öğretim devam edip gider. Okulların niteliğine yönelik herkesle paylaşılan veriler yoktur. Personelin niteliğine yönelik bir veri yoktur. Tüm bu alanlar eğitim alan bireylere, ailelere kapalıdır. Bu kapalılığa karşın eğitime dair bir değerlendirme yapılamamaktadır. Okul ve kurumlarda tutulan istatistiki verilere bakılarak bir şeyler söylenebilir demek çok da doğru bir yaklaşım değildir. Zira gerek sene sonları hazırlanan sınıf geçme, devam takip, öğrenci başarısını değerlendirmeye yönelik çalışmalar gerekse e okul uygulamaları çerçevesinde elektronik ortamda tutulan veriler sayısal bir takım göstergeler olmaktan ileriye gidememektedir. Bu sayısal verileri okul, sınıf, öğrenci kalitesine yönelik bir veri olarak görmek gerçeği görmezden gelmek anlamına gelecektir. Zira bu veriler objektif, şeffaf, adil, bilimsel, güvenli bir sistemle toplanamamaktadır.
Bu nedenle ülkemizdeki eğitimin niteliğine dair, okullarda verilen eğitimin niteliğine dair bir şey söyleyebilmek zor görünmektedir. Merkezi düzenlemeler tüm kurumlarda birlik beraberliği sağlama açısından yararlı olabilir. Ancak kurumların gerçek durumlarını ortaya koymada çok yetersiz kalmaktadır. Merkezi kararlar, düzenlemeler yerine eğitim öğretimin yapıldığı yerler olan okullara daha yakından bakmayı sağlayacak, yapılan eğitim öğretim faaliyetlerinden yararlanan kişilerin değerlendirmelerine de yer verecek düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
Eğitimin niteliğine dair endişe duyan bir bakış açısının sınıf içi öğrenme öğretme faaliyetlerine odaklanması gerekmektedir. Sınıf içi uygulamalarda değişiklik yapılmaksızın sadece personel seçme sistemine yönelik, yönetici seçme sistemine yönelik, eğitimin süresine yönelik, okulların isimlerine yönelik, kullanılacak araç gerece veya fiziki ortama yönelik yapılacak yasal düzenlemeler eğitimin niteliğine hemen hiçbir katkı yapmayacaktır. Hangi kademe olursa olsun eğitimde nitelik öğrenci niteliklerine etki etme ile ortaya çıkabilir. Öğrenci nitelikleri ise sınıf ortamında yapılacak faaliyetlerle doğrudan ilgilidir. Bu faaliyetlerin yönetiminde etkin bir görev alan öğretmen, öğretici personelin başarısı büyük bir önem taşımaktadır. Öğretmen ve öğretici personelin başarısı ise dışarıdan, uzaktan yapılacak tek tip bir değerlendirme veya düzenleme ile yapılamayacaktır. 11.10.2010