Nejat Karagöz
22 Ekim 2015
Uzun
zamandır (2003 yılından beri) ilk ve orta öğretimde okutulan ders kitapları
devlet tarafından bastırılıp, öğrencilere parasız dağıtılmaktadır.
İyi
ve hayırlı bir hizmet, her halükarda milletin parasıyla yapılıyor olsa da emeği
geçenlere, düşünenlere ve yapanlara müeşekkiriz…
Gelgelelim
bundan önce ders kitaplarını basıp fahiş fiyatlarla satan, öğrenciyi de veliyi
de öğretmeni de hayatından bezdiren bu tüccar zihniyet, işin peşini
bırakmamakta kararlı gözüküyordu.
Ne
olursa olsun, onların bir eli vatandaşın cebinde olmalıydı. Sayıları 20 milyonu
bulan bu öğrenciler, bu gözü dönmüş tüccarlar taifesi için bulunmaz bir
pazardı. Ne yapıp edip o tatlı paracıkları kazanmaya devam etmeleri
gerekiyordu.
Düşündüler,
taşındılar;
Önce
öğretmenlerin işini kolaylaştıracak, daha açıkçası öğretmenlik mesleğini
dinamitleyecek bir formül geliştirdiler. Öğretmenler derslerin işlenmiş hazır
hale getirilmiş yayınların sağlayacağı kolaylıklara ikna edilince gerisi
gelecekti.
Bunun
üzerine İlkokul 1. Sınıftan başlayarak yardımcı/kaynak kitap adı altında
velilere dayatılan yayınlar üçer-beşer patlamaya başladı.
Hangi
yayınevi hangi öğretmeni ikna etmiş ise onun sınıfında kendi yayını satılır
hale geldi.
Geldi
gelmesine ama bu kaynak/yardımcı kitapların da fiyatları giderek dirhem dirhem
artmaya başladı.
Öğretmenler
toplantılarda velileri ikna etmekle işe başlar, zorunlu olmadığını ancak bu
yayınları almayan öğrencilerin alanlardan geri kalacağı tehdidini de ustaca
araya sokuşturarak görevini tamamlar. Ve hemen her veli bu toplantılardan
“İkna” olmuş olarak ayrılır. Sıra, 150-200 TL’yi bulan paraları ödemeye
gelmiştir.
Ödeyebilene
aşk olsun…
Öte
yandan Türkiye, yapılan bütün dünya çapındaki araştırmalarda eğitim
kalitesinde, eğitim yatırımlarında, eğitimin yaygınlığı ve eğitimden yararlanma
oranlarında 130. Sıraların altında gözüküyor… Ve 13 seneden beri tepemizdeki
iktidar, bu usulsüz ve ahlaksız çarkın ceplerimizi kemirmesine engel olamadığı
gibi eğitime her gün yeni bir balta vurmakla meşgul.
Vatandaşa
gelince; bu gibi memleket meselelerini dert etmeyenler, hayatı makarna kömürden
ibaret görenler için söylenebilecek bir şey yoktur. Ancak, çocuklarımızın
giderek çok daha fazla çalışmak zorunda oldukları halde cehaletlerinden zerre
kadar eksilmeyişinin temel nedeni işte bu okullardaki eğitimsizliktir. Çocuklar
adeta kitap hamalına dönüşmüştür de o kitapların içindekilerden habersizdirler.
Öğrencini
kalitesinin düşmesini, kalitesi düşen öğretmene ve eğitim sistemine borçlu
olduğumuzu ise tartışmaya bile gerek yoktur.