Ali H. Demir
27 Şubat 2007
şanlıurfa ilinde bulunan on ilçede eğitimin ortak problemleri dışında kendine özgü şartlardan kaynaklanan problemler var. Bu problemler konusunda araştırma çalışmalarının yapılması şart. Ancak bu konuda planlı bir çalışmanın yapılabildiğini söylemek zor. Eğitim konusunda çalışanların bu konudaki görüşlerine başvurulması gerekiyor. Ancak bu konuda oluşmuş bir gelenekten söz etmek de mümkün değil.
şanlıurfa ili alan olarak oldukça büyük illerden biri. Böylesine büyük bir ildeki yerleşim yerlerinin birbirinden uzak ve dağınık olması eğitimi olumsuz şekilde etkileyen önemli etmenlerden birisi. ılin coğrafi özelliklerine bakıldığında dağlık olan yerlerin çok yaygın olmadığını söyleyebiliriz. Fazla dağlık olmayan yerlerde eğitim konusunda problemlerin olmadığını tam tersine eğitim sorunlarının dağlık yörelerde yaygın bir biçimde görüldüğünü söyleyemeyiz. Genel olarak eğitim sorunları coğrafi yerlerden bağımsız bir durumda.
Dağınık yerleşim ve çarpık kentleşme de okullaşmanın önündeki önemli engellerden birisidir. Bu gün hala birleştirilmiş sınıflı eğitim uygulamasının geçerli olduğu ülkemizde tek sınıflı, tek öğretmenli okullarda eğitim yapılmaya çalışılmaktadır. Bu tür bir okullaşmanın sağlıklı bir eğitim uygulamasını getirebilmesi oldukça zor. Ülkemizdeki okul sayısı açısından yapılacak bir değerlendirmede şanlıurfa ilinin bin dört yüzün üstündeki kurum sayısıyla birinci sırada yer aldığını görürüz. Bu kurumların büyük çoğunluğu birleştirilmiş sınıflı okul durumundadır. Birleştirilmiş sınıflı okul uygulamasının en büyük nedenlerinden birisi ildeki dağınık yerleşimdir. Dağınık yerleşim yerlerinde yaşayan insanlara eğitim hizmetinin götürülebilmesi de önemli bir kamu görevi olarak devlete verilmiştir.
Yerleşimin dağınık olduğu yörelerde her yerleşim yerine okul yapılabilmesi mümkün olmadığı gibi, ekonomik de değildir. Bir köy ve bu köyün üç, dört, veya bazen daha fazla miktarda mezrası olduğunu düşünürsek köy ve köye bağlı mezralarda birer okulun yapılabilmesi mümkün değildir. Her birimde on- on beş bazen biraz daha fazla sayıda öğrenci olabiliyor. Bu durumda bu öğrencilerin hepsi için bir okul, öğretmen ve diğer araç gereç temin edilebilmesi mümkün olmamaktadır. Hepsinin ortasına bir okul yapılarak buraya gelmelerini sağlayabilirsiniz diye düşünüldüğünde ise iki- üç km. bazen daha az veya daha fazla mesafelerin olduğu durumlarda öğrencilerin gidip gelmesi, taşınması her mevsimde mümkün olmayabiliyor. Bu durumda öğrencilerin taşınması ayrı bir sorun oluyor. Köyler ve mezralar arasında varolan yolların da her zaman sağlıklı olduğunu görebilmek mümkün değil. Bu kadar dağınık yerleşimin olduğu yerde yol, su, elektrik, telefon vb. alt yapı hizmetlerinin de yeterince götürülebildiğini söylemek mümkün olmadığı durumlarda eğitim hizmetinin de buralara yeterince götürülebilmesi mümkün olamıyor. Bu gün dağınık yerleşim yerlerinde bulunanların taşımalı eğitimle merkez okullara taşınarak eğitime tabi tutulması ya da yatılı ilköğretim okullarında öğrencilerin eğitime tabi tutulması uygulaması yapılıyor. Bu tür uygulamalar ise devlete oldukça pahalıya mal olmaktadır. Taşımalı eğitim uygulamasında iklim şartlarının ve taşımada olması gereken alt yapının oluşturulmasında görülen olumsuzluklar daha başka sorunları da beraberinde getirmektedir. Taşımalı eğitim uygulaması yapılan yerleşim yerlerinde taşıma merkezlerine kız öğrencilerin okula gönderiliş oranlarının düşük olduğu ise bir gerçek. Taşımalı eğitim uygulamasını da kız öğrencilerin okullaştırılmasının önündeki engellerden biri olarak görebiliriz.
Zaman zaman öyle köylerle, yerleşim yerleriyle karşılaşılıyor ki merkeze kırk, elli, altmış km. ve bazen çok daha fazla uzaklıkta dağlık kesimlerde bulunan yerleşim yerleri. Böyle bir durumda nasıl sağlıklı bir eğitim hizmeti yapılabilir. Bu gibi yerlerde yaşayan insanların durumlarına, yaşayışlarına, yaşam standartlarına bakıldığında oldukça düşük düzeyde olduğu görülebilir. Böyle bir ortamda bulunan insanların neden daha iyi şartlarda yaşamak istemediklerini anlamak için onları ve içinde bulundukları şartları yeterince tanımak gerekiyor. Bu gibi yerlerde yaşayan insanlar hayvancılık yapmaları, akrabalarına yakın olmak istemeleri, kan davasından kaçmak istemeleri, kendilerine ait tarlalara sahip olmaları gibi nedenlerin sayıldığı görülebilir. –bu konularda da özel araştırmaların yapılması gerekiyor- Bu ve benzer nedenlerden dolayı insanlar bulundukları şartlar ne kadar kötü olursa olsun oradan ayrılmak istemiyorlar, bu durumda yaşayanları toplu bir yerleşim yerinde yaşamaya zorlayan yasal bir düzenleme de olmayınca herkes olduğu yerde kalıyor, böylesi bir durumda ise bir çok toplumsal hizmet gibi eğitim hizmeti de olumsuz etkileniyor.
Kent ortamında yaşasalar bile okula gitmede benzer sıkıntılar yaşanıyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri çarpık kentleşme olgusu. Çarpık kentleşme sonucu pek çok alt yapı sorunları kentte hayatı zorlaştırıyor. Bunun sonucunda aileler çocuklarını okula göndermekte zorlanıyorlar. Çarpık kentleşme sadece alt yapı sorunlarının, yetersizliklerinin yaşanmasına yol açmıyor. Çarpık kentleşme olgusunun yoğun yaşandığı yerlerde okul- aile ilişkileri de yeterince sağlıklı yürümüyor. Ailelerin adreslerini bulmak, ailelere ulaşmak, kimin nerede yaşadığını yeterince sağlıklı şekilde belirlemek oldukça zor oluyor. Çarpık kentleşmenin olduğu yerlerde merkezi yönetim unsurları işbirliği yapacağı yerel yönetim unsurlarıyla etkili bir iletişim kuramıyorlar. Böyle olunca özellikle muhtarlıklarla ilgili iş ve işlemler konusunda öğrencilerin takibi, belirlenmesi, okula devamı konularında büyük sorunlar yaşanıyor. Yoğun nüfusun yaşadığı mahallelerdeki okullarda öğrencilerin okula gelip gitmesi tamamen öğrencinin kendisine kalıyor. Okul idareleri öğrencilerin devamı- takibi konusunda yeterince çalışamıyorlar.
Bu durum köylerde kırsal kesimin ağırlıkta olduğu yörelerde daha belirgin. Aynı köyden birisinin muhtarlık görevini yürüttüğü bir köyde öğrencinin okula devam edip etmemesi öğrenci velisinin isteğine kalıyor. Devamsızlığın fazla olduğu yerlerde kanunlardaki yaptırımları uygulayabilmek oldukça zor. Böyle bir yerde okul çağına gelen öğrencileri okula kayıt etmek değil, okula gelip kayıt olmak isteyenlerin kayıtlarını yaparak okullaştırılması söz konusu. Yani gerçek anlamda okul çağındaki öğrencilerin tamamının okula alınması değil, gelen öğrencilerin okula alınıp kayıt edilmesi söz konusu. Kırsal kesimde okul yönetimlerinin en fazla karşılaştığı olay; öğrencinin okula kayıt olurken veya okulu bitirinceye kadar nüfus kağıdının olmaması. Okul yönetimleri ailelerden nüfus kağıdı istediği zaman ailelerin çocuğun nüfus kağıdını çıkarmadıkları, ailelerin resmi evlilik işleminin bile olmadığını görmek çok sıradan olaylar olarak yaşanmakta. Çok eşlilik uygulamasının yaygınlığı da bu sorunların büyümesine yol açmaktadır. Son yıllarda bu konularda büyük mesafeler kaydedilmiş de olsa halen sorunlar yaşanmaya devam etmektedir.
Yazının başından bu yana dile getirmeye çalıştığımız sorunları ana başlıklarıyla ele alacak olursak dağınık yerleşim, kırsal nüfus oranının fazlalığı, ulaşım imkanlarındaki yetersizlikler, çarpık kentleşme, düzensiz nüfus kayıtları gibi sorunlarla karşılaşırız. Bu ana başlıkların hiç birinin eğitimle doğrudan ilgili olmadığını çok rahat görebiliriz. Burada sıraladığımız hususlardan da anlaşılacağı gibi ilimizde eğitimle doğrudan ilgili olmayan sorunlar eğitimi büyük oranda olumsuz etkilemektedir. Bu sorunlar öylesine ağırlaşmış bir durumdadır ki eğitimle ilgili sorunların üzerine yoğunlaşmaya fırsat dahi bulunamamaktadır. Öncelikle bu temel sorunların kesin bir şekilde çözülmesi gerekir. Eğitimin niteliğine yönelik bir değerlendirme, çalışma yapılabilmesi buna bağlıdır. Bu sorunlar ise sadece eğitimcilerin çabasıyla çözülemeyecek kadar karmaşık, kapsamlı ve ağırdır.