Ali H. Demir
12 Temmuz 2012
Eğitim konusunda yapılan yasal değişiklikler sonrası yeni bir sistem kurulmaya çalışılıyor. Bu çalışmalardan olumsuz etkileneceğini düşünen kişiler tedirginlikle çalışmaların sonuçlanmasını bekliyor. Kanunun getirdiği çerçeve yavaş yavaş tamamlanıyor. Okul türlerinin belirlenmesi, kimin hangi okula gideceğinin belirlenmesi, kayıtların elektronik ortamda ilgili okullara aktarılması, seçmeli derslerin belirlenmesi gibi hususlar büyük oranda belirlendi. Okullar itibariyle derslerin içerikleri de Talim Terbiye Kurulu tarafından okullar açılıncaya kadar büyük ihtimalle belirlenmiş olacak. Yönetici ve öğretmen kadrolarının ilgili okullara göre dağıtılması da kısa bir sürede belirlenecektir. Okulların ilkokul, ortaokul veya imam-hatip ortaokulu olarak ayrılması sonrası öğretmen kadrosu eğitim öğretim yılı başlayıncaya kadar belirleneceği gibi yönetici kadrolarının oturması da birkaç yıla kadar oturacaktır. Bu anlamda özellikle öğretmenler için çok da önemli bir değişiklik olacağını beklememek gerekir. Daha önce görev yaptığı okulda veya bu okulun yakınındaki bir başka okulda görevlerine devam edeceklerdir. Yöneticiler açısından da fazla bir şey değişmeyecektir. Onlar da en fazla yakın çevredeki bir başka okulda görevlerine devam edeceklerdir.
Seçmeli ders uygulaması şimdiye kadar nasıl yapıldıysa özellikle isteğe göre değil büyük ihtimalle eldeki öğretmen kadrosunun durumuna göre okullar tarafından velilere sunulacak seçenekler arasından seçilecek/seçtirilecek! Derslerden seçilmesi söz konusu olacak gibi görünüyor. Bir başka deyişle seçmeli derslerle ilgili uygulamaları fazla büyütmemek gerekiyor. Zaman içinde su yolunu bulacaktır.
İlkokul/Ortaokul uygulamasının getireceği önemli farklılıklardan birisi öğrencinin aynı öğretmen veya öğretmenlere uzun süre bağlı kalmaması olabilir. Dört yıllık süre bir öğrencinin eğitim hayatı açısından fazla uzun olmayabilir. Bu yönüyle öğrenci olumlu veya olumsuz da olsa başladığı andan itibaren uzun süre aynı okul veya öğretmenle birebir yüzyüze bulunmayacaklar. Okul veya öğretmen değiştiren bir öğrencinin geçmişe dayalı öğrenme eksikliklerinin belirlenmesi, giderilmesi sürecinde dört yıllık süre fazla uzun olmadığı için belki daha az sorun yaşanabilir. Öğrenci kısa aralıklarla farklı okullar arası geçiş imkanı sağlayacak. Bu imkan öğrenci açısından olumlu bir yön olabilir. Kısa aralıklarla alan/kurum/okul değişikliği yapma imkanına sahip öğrenci geri dönmekte, değişiklik yapmakta fazla sorun yaşamayabilir.
Eğitim sistemi içinde kademelendirme konusunda yapılan değişiklikler konusunda aslında olumlu veya olumsuz çok fazla değerlendirme yapmaya gerek bulunmamaktadır. Kademelendirme eğitim sorunlarına önemli bir çözüm getirmeyeceği gibi var olan sorunlara yenilerini de en azından uzun vadede yenilerini eklemeyecektir.
Eğitim sisteminin kademelendirmesinden çok daha önemli sorunlarına yönelik çalışmalar yapılması gerekmektedir. Kademelendirme bu anlamda çok daha alt sıralarda yer alan çalışma alanlarından sadece birisi olarak ele alınabilirdi. Ancak özellikle 1997 yılında toplumsal barışı olumsuz etkileyen bir anlayışla yapılan değişikliğin ortaya çıkardığı gerilimin giderilmesine, en azından toplum içindeki bir grup insanlar açısından gerilimli bir durum oluşturan hususların ortadan kaldırılmasına yönelik olarak yapılması gereken bir düzenlemeydi. Bu düzenlemeyi eğitim sistemi için önemli bir reform gibi sunmak gerçek sorunların görülmesini de engelleyecektir.
Eğitim faaliyetine ara verilmesiyle birlikte toplum gündeminden düşen eğitim konusu okulların açılması ile birlikte yeniden kısa bir süreliğine de olsa gündeme gelecektir. Yeni kademelendirme sistemi ile birlikte bu öğretim yılının başındaki tartışmalar biraz daha güçlü, uzun süreli olabilir.
Eğitimde kalite sorunu, eğitimin ürünü olan öğrenci niteliklerinin istenen düzeye getirilmesi sorunu, okullar arasındaki nitelik farkının devam etmesi, merkezi bir anlayışla dizayn edilmiş olmasına rağmen bir türlü birlik oluşturulamayan eğitim sisteminin işleyişindeki devamlılık, her şeyin kağıt üzerinde kalması, eğitim sisteminin içinde herkesin mış gibi yapmaya devam etmesi, her zaman sözü edilmesine rağmen bir türlü hayata geçirilemeyen ve tozlu dosyalarda kalmaya mahkum stratejik yönetim anlayışı uygulamaları, adı dışında ne anlama geldiği bilinmeyen Toplam Kalite Yönetimi uygulamaları, niteliksiz, plansız personel eğitim faaliyetleri, katılımcılığa hiç önem vermeyen emir-komuta zinciri anlayışı ile işletilen hiyerarşik yapı, planlı ve programlı olması gerektiği halde kişisel uygulamalara terk edilmiş eğitim uygulamaları, uygulanmayan öğretim programları, örgüt ve kurumlar için hayati öneme haiz olduğu halde gereksizmiş gibi görüldüğü izlenimi veren yönetim ve denetim uygulamalarındaki sakatlıklar, sınav odaklı eğitim öğretim faaliyetleri ve daha bir çok konu eğitimle ilgili olarak varlığını hissettirmeye devam edecek gibi görünüyor.
Eğitimle ilgili bu temel sorunların çözümünde can alıcı öneme sahip olan unsur insan unsurudur. Özellikle eğitim sistemi içinde yetişmiş, sistemle ilgili vizyoner bakışa sahip, sorunlardan uygulama ve teorik düzeyde haberdar olan, her düzeydeki kurumsal uygulamaları yakından takip edebilen, sistemi bütüncül bir şekilde görebilen kişilerin görüş ve değerlendirmelerinin alınmasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Bu ise ancak sistemi çok iyi analiz edebilmekle mümkündür. Sistemin etkin bir şekilde analiz edilmesi sonrasında bu türdeki insan unsurunu her düzeyde bir araya getirmek, ekipler kurmak gerekiyor. Kurulan bu ekipler aracılığıyla sistemin sorunlarına çözümler geliştirilmesi gerekiyor. Özellikle il ve ilçe düzeyinde mevcut yönetim anlayışının üzerinde önemle durulması gerekiyor. İl ve İlçelerde yer alan milli eğitim müdürlüklerinin yönetim kadrolarında yer alan kişilerin çok iyi yetiştirilmesi gerekmektedir. Bakanlığın merkezi düzeyde geliştirdiği eğitim politikalarını, aldığı kararları okul bazında uygulanmasını etkin bir şekilde sağlamakla görevli temel birim il ve ilçe yönetimleridir. İl ve ilçe yönetimleri gerçekten eğitim konusunda vizyoner bir bakışa sahip olursa, her düzeydeki eğitim uygulamalarının felsefesini, ilke ve kurallarını, uygulamalarını çok iyi bilirse okul ve kurumlara, okul ve kurumlardaki personele etkin bir şekilde yol gösterici olabilir. Okul ve kurumlardaki uygulamaların amaçları konusunda onlara açıklamalarda bulunabilir. Mevcut haliyle bugün okul ve kurumlarda yönetici, öğretmen olan kişinin yarın tüm eğitim kurumlarına yönelik kararların alındığı bir merkeze hiçbir eğitim almaksızın oturtulması eğitim sorunlarının çözümüne katkı değil sorunlara ilave yapacaktır. Nitekim uygulamalar da bunu göstermektedir. Bazen küçük bir okulda veya ilçede birkaç yıl yöneticilik görevini yürüten kişinin büyük bir ilin başına eğitim yöneticisi olarak atanması, okulda sınıfta ders veren birisinin bir birimin başına yönetici olarak atanması gibi durumların eğitim sistemimiz içinde sıradan olduğunu bilmeyen yoktur sanırım.
Yönetici olarak atanan kişilerin ortak bir eğitimden geçmeksizin geldikleri makamlarda merkezin ortak dilini doğru bir şekilde anlayabilmelerini beklememek gerekiyor. Ortak bir anlayışın olmadığı yerde herkes rutin işleri, kağıt üzerinde tam zamanında yapmakla görevlerini de yapmış gibi düşünüyorlar. Bu durum herkesin mış gibi yapma davranışını benimsemesine yol açıyor.
Yönetim için var olan sakatlıklar yönetim açısından hayati öneme sahip olan denetim için de aynı. Denetim konusunda politikasızlığın getirdiği düzensizlik kurumlar, kişiler ve konumlar açısından da düzensizliği getiriyor. Denetim sistemindeki çok başlılık, çok seslilik, çok kaynaklılık, çok çeşitlilik büyük bir karmaşaya yol açıyor. Bu kadar karmaşanın içinden düzenli bir iş çıkabilmesi ise şansa kalıyor. Bazı kurumlar her yıl denetlenirken bazı kurumlar hiç denetlenmiyor. Denetleme sonuçlarıyla ilgili hiçbir şey yapılmıyor. Denetimin sağlıklı olup olmadığı hiç sorgulanmıyor. Denetim yönüyle de sistemimiz tam bir keşmekeş içinde.
Okul ve kurumlar her yıl bir şekilde işlevlerini yerine getiriyor. Ancak bu işlevin yerine getirilme düzeyine ilişkin bir değerlendirme etkin bir şekilde yapılmıyor. E Okul sistemi açısından veya MEBBİS sistemi açısından herhangi bir sorun yok gibi görünebilir. Ancak elektronik ortamda, kağıt üzerinde veya ekrana bakarak yapılacak değerlendirme ne kadar sağlıklı olabilir sorusu üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gerekiyor. Uygulamaların alandaki karşılıklarının görülmesi, kağıt üzerinde yapılan planlamanın alandaki şartlara göre bizzat görülmesi, değerlendirilmesi büyük bir öneme sahiptir. Kağıt üzerinde hazırlanan bir savaş planının cephe üzerindeki şartlara göre gerçekleşme düzeyinin de mutlaka karşılaştırılmasının gerekliliği gibi eğitime dair alınan sonuçların, elde edilen verilerin karşılıklarının alanda da gözlenmesine dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu anlamda e okul sonuçları eğitimin niteliğine dair kesinlikle sağlıklı sonuçlar vermeyecektir. Eğer tersi düşünülüyorsa karar mekanizmalarındaki kişilerin kendi kendilerini aldattıklarını şimdiden söylemek yanlış olmayacaktır.
Eğitimle ilgili yeni kademelendirmeyle birlikte eğitime dair temel sorunlar perde gerisinde kalmış olabilir. Geçici olarak dikkatler yeni düzenlemelere yönelmiş olabilir. Temel sorunlara, kök sorunlara çözüm bulunmadığı sürece ikinci planda kalan değişikliklerle uğraşmak zaman kaybından başka bir işe yaramayacaktır.
Soru, Görüş ve Eleştirileriniz için…..
Ali Hikmet DEMİR